Kaç Şeyden Vazgeçtiniz...

Edebiyat adına herşey...

Moderator: VYZ

Post Reply
User avatar
rana125
Posts: 163
Joined: 23 Oct 2007, 20:05
Kan Grubu: A (-)

Kaç Şeyden Vazgeçtiniz...

Post by rana125 »

Herkesin bir İsmail'i var

"Sevdiğiniz şeylerden yolunda harcayıncaya kadar cennete ve iyiliğin

en güzeline (birr) eremezsiniz..." (Al-i İmran 92)


Bu ayet nazil olunca, dinleyicilerden Ebu Talha (ra), dünyada en çok

sevdiği şeyini; "Birha" ismindeki hurma bahçesini, tasadduk etmiştir. Zeyd

bin Harise (ra) ise; "Seyl" ismindeki hızı ve hünerleriyle ünlü atını

bağışlamıştır.


Herkes, en çok sevdiğinden ve en çok sevdiği kadarıyla, kendisinden

ayırarak yaklaşmış Rabbine... Herkesin bir İsmail'i var...


Ayet; infak, tasadduk ve paylaşımı çağıran haliyle, bizleri iyiliğin en


güzeline yani "birr"e davet ediyor. Ama ne olursa olsun "sevdiğimiz

şeylerden ayrılmayı" dile getiriyor. Yani bilemiyorum, Ebu Talha'nın başka

bahçeleri de var mıydı? İçlerinde en sevdiği bahçesini mi ikram etmişti

sadaka olarak? Veya Zeyd b. Harise'nin atları içinde en çok tuttuğu belki

de arkadaş bildiği "Seyl"den başkası var mıydı?.. Bilmiyorum. Ama bildiğim

ismi ve künyesiyle hadis tarihine geçmiş bir bahçeden... İsmi, hünerleri ve

künyesiyle dini kaynaklarda zikredilen bir attan söz ediyoruz...

Sevmeselerdi zaten isim koymazlardı, sevmeselerdi zaten tasadduk

etmezlerdi... Anahtar kelime; sevmek... Sevdiğinizden koparak,

alıştığınızdan ayrılarak, kalbinizde yer etmişten vazgeçerek yapılan bir

yürüyüş bu...


Burada; şimdiye kadar çok sevip alıştığınız ve yaşama şekli olarak

benimsediğiniz bir şeyi değiştirmekten ve feragat etmekten söz ediyoruz.

Ömer Bin Abdülaziz, yoksullara ve çocuklara en çok şeker dağıtmayı

severmiş. Sebebini soranlara da; "Çünkü ben en çok şekeri severim"

dermiş.



Geniş manasıyla düşünecek olursak; sevdiğimiz, tutkuyla veya

vazgeçemediğimiz alışkanlıklarla bağlı olduğumuz "şey"lerden kopmanın

ruhumuzda sebep olduğu infilakların da "birr"e dair bir imkân olduğunu

fark edebiliriz... Bendeniz içimizde; "hidayet" ve "birr" kavramlarının

buluştuğunu düşünüyorum. Rabbinizden aniden geliveren ve kendinizi bir

kuş gibi hafif hissettiğiniz hidayet sevinci ile vazgeçtiğimiz ve başkalarına

bıraktıklarımız arasında mühim bir ilişki var... Sevdiğimiz halde

kaybettiğimiz, sevdiğimiz halde vazgeçtiğimiz, sevdiğimiz halde

bağışladığımız ve pay ettiğimiz hemen her şeyde, biraz daha
değişiyoruz...İç devrimin veya rabbani hidayetin, "sevdiklerimizden

vermekle" çok yakın bir ilişkisi var...

Başörtüsü yasakları yüzünden, çok sevdiği okulundan, mesleğinden veya

tutkuyla bağımlısı olduğu toplumsal statü veya yaşamından vazgeçmek

zorunda kalan kardeşlerim de bilsinler ki; "birr"e varmanın yolu, çok

sevdiğinden vermekten geçer,,,,


Tutkuyla sevip bağlandığımız şeyleri, bizim dışımızda gelişen sebeplerle

kaybediyorsak bu kaybediş bizi masum ve mazlum kılacaktır. Tutkuyla

sevip bağlandığımız şeylerden kendi rızamızla vazgeçtiğimizdeyse bu

kaybediş bizi, hem mazlum ve masum hem de şeref sahibi ilan edecektir.

Kimi atını, kimi şekerini, kimi ise bahçesini verdi...

Siz de gençliğinizi ve hayatınızı verdiniz. kabul etsin, ... Cenab-ı

Hakk "birr"e erenlerden eylesin?

Siz hayatınızda hiç sevdiğiniz bir şeyi kaybettiniz mi?

Severek bağlandığınız, kaç şeyden vazgeçtiniz?
"Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra" Mevlana C. Rumi (ks)
Post Reply

Return to “Edebiyat”