SONA KALAN

Seviyeli latife ve fıkralar...
Post Reply
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

SONA KALAN

Post by asım »

Henüz genç denilecek bir yaşta dünyadan ayrılmıştı. Çok uzun zamandır hayatta iken yaşadıklarından farklı bir hayat yaşıyordu. ?Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir? haberinin gerçekleşmesini bekliyordu.

Ve nihayet vakit gelmiş, kıyamet kopmuştu. ?Haksızlık edenlerin ne bir dostu, ne de (sözü) dinlenecek bir aracısı vardır.? diye bildirilen O gün gelmişti. Ölenler diriltilmişti. Artık ?ne mal fayda verir ne oğullar. Ancak Allah?a selim bir kalp ile varan başka? vaadi gerçekleşiyordu.

Mahşeri bir kalabalık vardı. Her yön insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; Kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Herkes kendi derdine düşmüş, dünyada iken kendilerine bildirilmiş ve kendilerinin de iman etmiş oldukları o dehşetli günü yaşıyorlardı. Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor, soğuk soğuk terler döküyordu.

Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı. Ama mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini düşünmemişti.

Hesap ve sorgu devam ediyordu. ?Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.? İlahi ikâzını henüz dünyada iken haber vermişti, uyarıcılar.

Ve sıra kendisine gelmişti. Başı önündeydi. Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden...." Şükürler olsun " dedi, kendi kendine ve devam etti; " Gözlerimi güzel bir ortamda dünyaya açtım, hep hizmet eden insanları gördüm. Babam sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını İslâm yolunda harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, hep bu yolda oldum. İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah'ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım. "Kirpiklerinden aşağı gözyaşları dökülürken, "Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum." diyordu. Ama bir yandan da "O'nun için ne yapsam az, Cennet'i kazanmama yetmez." diye de düşünüyordu. Tek sığınağı Allah'ın sonsuz rahmetiydi.

Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk terliyordu. Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Hiçbir şey eksik bırakılmaksızın hesabını görüyorlardı. Ne çok alacaklısı vardı. Önemsemediği, küçük gördüğü nice hareketleri/amelleri sebebiyle hesabı eksiye-artıya geçiyordu. ?O gün her nefis ne hayır işlemiş ne kötülük yapmışsa onları önüne konmuş vaziyette bulur. Defter de konulmuştur; artık o mücrimleri görürsün bulundukları haileden helecanlar(çırpıntılar) içinde titreşiyor ve diyorlardır: ?Eyvah bize! Bu defter ne acaib; ne küçük konmuş ne büyük, hepsini kaydetmiş!?? Ve bütün yaptıklarını hazır bulmuşlardır; Rabbin kimseye zulmetmez!? vaadi gerçekleşiyordu.

Nihayet hesabı tamamlandı. Netice: cehenneme atılması idi.

Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten dona kalmıştı." Olamaaaazzzz " diye bağırdı. "Ben nasıl Cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep Rabbimi anlattım." diyordu. Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli melekler sürüyerek alevleri yükselen Cehennem'e doğru götürmeye başladılar. Çırpınıyordu. Medet yok muydu? Bir yardım eden çıkmayacak mıydı?

Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü.. "Hizmetlerim... Oruçlarım.... Okuduğum Kur'anlar...... Hiçbiri beni kurtarmayacak mı?" diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu hiç sürüklemeye devam ettiler. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı.

Ve melekler cehennem çukuruna attılar. Daha yaklaşırken hissettiği sıcaklık, çukurun dibine düştükçe artıyordu. Artık ümitleri sönmüş, gözleri kurumuş ve sıcaklık gittikçe daha yakıcı bir hal almaya başlamıştı.

O an; ?Baldırların açılacağı (işlerin zorlaşacağı) ve kâfirlerin secdeye çağrılıp da gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir halde buna güç yetiremeyecekleri günü (Kıyamet gününü) düşün. Halbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar(ve buna yanaşmıyorlar)dı.? âyet-i kerîmesini hatırladı. Ve Allah'ın rasûlu (s.a.v.)?in sahabelere hitaben: ''Sizden birinizin evinin önünden bir nehir aksa ve günde beş kere yıkansa, bedeninde kir kalır mı?''diye sorduğunu sahabelerin de (r.a.) hayır kalmaz dediklerini ve Rasûlullah (s.a.v.)?in devamla: ''Beş vakit namaz da bunun gibidir. Beş vakit namaz kılanı da Allah günahlarından temizler'' buyurduğunu hatırladı.

Evet, ?namazlarım, namazlarım, namazlarım? diye haykırdı. ?Namazlarım beni kurtarmayacak mı??. Bir yandan düşüşü devam ediyor ve buna bağlı olarak ateşin sıcaklığını daha fazla hissediyordu. ?Namazlarım, namazlarım? diye bir umutla bağırırken; bir el onu tuttu. Düşmüyordu artık. Kendini tutana büyük bir minnettarlık ve merakla sordu :

-?Siz kimsiniz??

-?Ben senin namazlarınım? dedi, kendisini düşmekten kurtaran.

-?Ama, neden geç kaldınız. Çok korktum, az daha ateşlere düşüyordum? dedi.

-?EVET AMA, SEN DE BENİ HEP SON VAKİTE BIRAKIRDIN? diye cevapladı, namazları.
???

Yatağı sırılsıklamdı uyandığında.

Ve davetin sesini duydu: ?Haydi namaza, haydi kurtuluşa?. Bu sese kulak verdi genç adam.

Ebeveyni sabah ezanla birlikte (ilk vakitte) kalkıp abdest almasına; cami imamı O?nun herkesden önce gelmesine hayret ettiler.

Artık namazları "İLK VAKTİNDE" kılacak ve
namazını vaktinde kılmasına ve yaradılış gayesi olan kulluk vazifelerine engel olan şeyleri
?ARADAN ÇIKARTACAKTI? genç adam!
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
User avatar
rana125
Posts: 163
Joined: 23 Oct 2007, 20:05
Kan Grubu: A (-)

Re: SONA KALAN

Post by rana125 »

Çok güzeldi Asım kardeş. Allah razı olsun. Biz de kendimizi bu adamın yerine koyalım ve sona kalmasın namazlarımız. Cenab-ı Hak da vaktinde kılınan namazı severmiş. Allahu teala bizleri hocamızın yolundan ayırmasın. Hocamızın duasında olduğu gibi, sevdiği razı olduğu kul eylesin, cenneti ile cemali ile müşerref eylesin, iki cihanda muvaffak ve muzaffer eylesin.(Amin)
"Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra" Mevlana C. Rumi (ks)
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: SONA KALAN

Post by asım »

rana125 wrote:Çok güzeldi Asım kardeş. Allah razı olsun. Biz de kendimizi bu adamın yerine koyalım ve sona kalmasın namazlarımız. Cenab-ı Hak da vaktinde kılınan namazı severmiş. Allahu teala bizleri hocamızın yolundan ayırmasın. Hocamızın duasında olduğu gibi, sevdiği razı olduğu kul eylesin, cenneti ile cemali ile müşerref eylesin, iki cihanda muvaffak ve muzaffer eylesin.(Amin)
Âmin, âmin, âmin.
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
Post Reply

Return to “Latîfe ve Fıkra”