Sağıma baksam NESİBE, Soluma baksam NESİBE...

Hisse almak niyetiyle...

Moderator: VYZ

Post Reply
User avatar
rana125
Posts: 163
Joined: 23 Oct 2007, 20:05
Kan Grubu: A (-)

Sağıma baksam NESİBE, Soluma baksam NESİBE...

Post by rana125 »

Künyesi Ümmü Ümâre olan Hazret-i Nesibe (r.a.), bilhassa Uhud Gazvesi?nin en fedâkâr kahramanlarındandır. Uhud Savaşı?na katılışını ve orada başından geçenleri şöyle anlatır: ?-Bir kırbaya su doldurarak Uhud yolunu tuttum, Müslümanların durumunu görmek ve susuz yaralılara su dağıtmak istiyordum. O sırada Müslümanlar üstün durumdaydılar, fakat sonra kafirler üstünlüğü ele geçirmeye başlayınca Peygamberimiz (s.a.v.) ?in yanına koştum ve O?na saldıran kafirlerin karşısına dikildim.?
Nesibe (r.a.), Uhud denilen yerde kocası ve iki oğluyla birlikte, omuz omuza savaşarak Resul-i Ekrem (s.a.v)?i müdafaa edeceklerini, hiç bir zaman düşünmemişti. O sadece, savaş meydanındaki yaralılara su ulaştırmak için bir su kırbasını yüklenmişti ve yaralıların yaralarını bağlamak için yanında kumaştan hazırladığı bir miktar da band getirmişti. O gün, bu iki işten başka üçüncü bir iş de, yapacağını ummuyordu.

Omzuna aldığı darbe
Nesibe (r.a.), vaziyeti bu şekilde görünce, su kırbasını yere bıraktı ve eline de bir kılıç aldı. Kah kılıçtan faydalanıyordu, kah ok ve yaydan. Sonra kaçmakta olan bir adamın kalkanını aldı ve ondan faydalanmak istedi. Bir an düşman askerlerinden birinin ?Muhammed nerede? Muhammed nerede?? diye bağırdığını gördü. Nesibe (r.a.) hemen, oraya gitti ve ona, birkaç darbe indirdi. O adam, üstünde iki zırh giymiş olduğu için, Nesibe (r.a.)?nın vurduğu onca darbeler tesir etmedi. Buna karşılık adam Nesibe (r.a.)?nın savunmasız omzuna öyle bir darbe vurdu ki, tedavisi bir sene sürdü. Resul-i Ekrem (s.a.v), Nesibe (r.a.)?nın omzundan fışkıran kanları görünce Nesibe (r.a.)?nın oğullarından birine seslendi ve ?çabuk annenin yarasını sar? buyurdu. O da annesinin yarasını sardı. Nesibe (r.a.) tekrar, savaş meydanında, işiyle meşgul oldu.

Efendimiz O?nu merak etti
Müslümanlardan, bir çoğu, şehit oldu, bir çoğu da yaralandı. Nesibe (r.a.) pek çok yara almıştı, sağ kalmasına fazla ümit yoktu. Uhud vakıasından sonra, Resul-i Ekrem (s.a.v) düşmanın vaziyetinden emin olmak için, ara vermeden, Hamra ül-Esed?e hareket etmeleri için, emir verdi. Ordu safları hareket etti. Nesibe (r.a.) da aynı durumunda, hareket etmek istedi. Fakat ağır yaralar onun gitmesine izin vermedi. Resul-i Ekrem (s.a.v), Hamra ül-Esed?den dönünce kendi evine gitmeden önce, Nesibe (r.a.)?nın ne durumda olduğunu sormak için birini gönderdi. Onun sağ olduğu haberini verdiler. Resul-i Ekrem (s.a.v), bu haberden çok mutlu oldu ve sevindi. (Şerh-i İbni Ebi?l-Hadid,s. 3, Beyrut basımı, s. 568-570, Meğazi-i Vakidi?den nakil.)

Nesibe (r.a.)?nın makamı
Bu savaşta, İbn Kamiyye isminde bir müşrik Peygamber Efendimiz?e saldırmış ve onu mübârek başından yaralamıştı. Bunu gören Hazret-i Nesibe (r.a.), İbn Kamiyye?ye saldırmaya başladı. Hazret-i Nesibe (r.a.) bu savaşta on iki-on üç yerinden yara almıştı. Ama bunlardan en ağırı İbn Kamiyye?nin boynunda açtığı yaraydı. Resûlullah Efendimiz bu sefer Abdullah?a, annesinin yarasını sarmasını emredip: ?-Allah, ev halkınızı mübarek kılsın! Senin annenin makâmı filan ve filanların makamından hayırlıdır. , size rahmet etsin.? diye onlara duâ etti. Öyle ki bu yara bir sene tedaviden sonra ancak iyileşmişti.

Bu bana kâfidir
Bir gün Nesibe (r.a.) Hatun, Peygamber Efendimiz?e; ?-Ya Resûlullah! Allah'a dua et de cennette sana komşu olalım!? dedi. Bunun üzerine Allah'ın Habibi, ellerini yüce dergâha kaldırdı ve: ?-Allah?ım! Bunları, Cennette bana komşu ve arkadaş et!? diye dua etti. Bu duâdan sonra Ümmü Ümâre: ?-Bu bana kâfidir. Artık dünyada ne musibet gelirse gelsin! Hiç ehemmiyeti yok.? buyurdu. İşte O ve O?nun gibiler ?Asıl hayat ahiret hayatıdır!..? düşüncesiyle, her şeyini Allah ve Resûlü uğruna fedâ etmeye hazırdı.

Sağıma baksam Nesibe (r.a.)?
Peygamberimiz (s.a.v.)onun bu fedakârlıklarını anlatmak üzere: ?-Uhud günü sağıma baksam Nesîbe, soluma baksam Nesîbe, her tarafta onu görüyordum.? buyurmuşlardı. Hazret-i Nesibe (r.a.)?nin gazâlara olan iştiyakı, Peygamber (s.a.v.)?in vefatından sonra da devam etti. Nitekim Hazret-i Ebûbekir zamanında Yemâme?de Müseylemetü?l-Kezzab adında yalancı biri, peygamberliğini ilan etmişti. Bunun üzerine Mü?minlerin emîri ona elçiler gönderdi. Bu elçilerin içinde Ümmü Ümâre?nin oğlu Habîb de bulunuyordu. Müseyleme, Habib?i, kendisine gönderilmiş bir elçi olduğu halde işkence ederek öldürdü. Müslümanlar bu haberin Hazret-i Nesîbe?yi üzeceğini düşünerek, kendisine söylemeye çekindiler. Bir vesileyle bunu duyan Nesibe (r.a.) Hatun:

Elhamdülillah
?-Elhamdülillâh, ben de şehid anası oldum!? diye sevindi. Bundan sonra da Halid b. Velid ile birlikte Müseyleme?nin üzerine giden orduya katıldı. Yaşı altmışı geçtiği halde: ?-Müseyleme?nin ölümünü göreceğim!? diye yemin etti. Elinde kılıç, yanında öbür oğlu ile birlikte hücum etti ve neticede Müseyleme, Hazret-i Vahşî tarafından öldürüldü. Hazret-i Nesibe (r.a.) bu savaşta da bir çok yerinden yara aldığı ve kolunun birini kaybettiği halde; ?Ey Mücahidler vurun, Allah aşkına vurun.? diye seslenerek askerleri coşturuyordu. Ömrünü ve Allah Resûlü uğruna cihatlarla geçirmiş olan Hazret-i Nesîbe (r.a)?nın ne zaman vefat ettiği belli olamamakla birlikte, Medine?de vefât ettiği ve Bâkî Kabristanlığı?na defnedildiği bilinmektedir. Rabbimiz, bizlere de O?nun cesaret ve kahramanlık ruhundan hisseler nasip eyleyip, bu büyük dâvânın yüceltilmesinde hizmetkâr kılsın!? Âmin.
Last edited by VYZ on 16 Jan 2008, 12:42, edited 1 time in total.
Reason: Başlık tamamı ile büyük harftten oluşamaz!
"Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra" Mevlana C. Rumi (ks)
Post Reply

Return to “Kıssa ve Hisse”