Bir yaprak misali, Gül kokulu yollarına düşmüş yüreğim

Post Reply
User avatar
muhteremnur
Posts: 289
Joined: 19 Oct 2007, 03:48
Kan Grubu: B (+)
Contact:

Bir yaprak misali, Gül kokulu yollarına düşmüş yüreğim

Post by muhteremnur »

Ey Sevgili! En Sevgili! Aşkımın tahtına oturan, naz makamının efendisi... Dünya insanının Sana muhtaç anları, nisan sabahlarıydı. Senin olmadığın iklimlerin yağmurları bulanıktı. Ötelerden bir rahmet düşmüyor, gönül yamaçları baharı bilmiyordu. Kâinata teşrifinle gönüller, cennet yamaçlarının rengini aldı ve hayat çeşmesinin ufukları damla damla görünmeye başladı.

Ne büyük şerefti Seni bilmek... Seni bize bildiren Rabb?e şükürler olsun... Adını, konuşmaya başladığımız zaman öğrendik. İlk ezberlediğimiz, belki Senin ismindi... Gönül heybemde gözyaşlarım, yürek tezgâhımda işlenen sancılarım ve Senden dilendiğim şefaatin var dilimde. İçim, en derin yerinde sızlıyor. Öyle bir sızı ki sese versem, kim bilir deli divane derler. Varsın kimse duymasın hıçkırışımı... Bu hicranımı Sana ulaştırmak istiyorum ben...

Ey kendisine yollanan selamları işiten vefalı dost! Sana ümmet olmak için Seni sevmek yeterse eğer, işte ben seviyorum. Elbette seviyorum. Mutlaka seveceğim. Nasıl sevmem? Kalbimin bütün zincirleriyle nasıl bağlanmam sana? Kimler Seni ölesiye sevmedi ki Ya Resulallah? Hz. Bilâl?e kızgın kumlar üzerine dayanma gücü veren, Sana olan bağlılığı ve sevgisi değil miydi? Hz. Ebubekir?e, ?Anam babam Sana feda olsun Ya Resulallah!? dedirten bu sevgi değil miydi?.. Kendisini bıraktığını düşünüp Hz. Musab, Sana olan sevgisi yüzünden Cenab?ı Hakk tarafından şehadet mertebesiyle ödüllendirilmemiş miydi? Nasıl sevmem?
"Elbette seviyorum ve seveceğim. Bir ömür boyu.?





Esselâtü vesselâmü aleyke ya Resulullah! Esselâtü vesselâmü aleyke ya Habibullah! Esselâtü vesselâmü aleyke ya Seyyide?l-evvelîne ve?l-âhirin, veselâmün ale?l-mürselîn.


Ey sevgililer sevgilisi, Habibullah, Resûlullah,

Rahman?ın günahkâr, aciz, gafil, gözü yaşlı kulundan sana sunulan bir aciz namedir bu yazılan satırlar. Sana bir mektup yazmak; bir kâğıt parçasının üzerinde parçalanan yüreğimi sana sunarken senin sohbetine dahil olma arzusuyla yanmak! Sana hasret çekmeyi unutmuş, sana lâyıkıyla ümmet olamayan, günahlarıyla seni üzen, yaratılan her zerrenin senin aşkınla yandığını idrak edemeyen benim şu küçük namemi kabul edersen eğer, bir salâvat-ı şerifle sana sesleniyorum bu satırlardan... Affet ya Resullullah (asm)! Affet sultanım. Cüretimi bağışla.



Yokluğun acısıyla yanan gönüller ve ümmetinin en son halkaları olarak seni çok özledik ya Resûlullah (asm)! Ey Habîb-i Zîşan! Sen de bu âciz kulu bahtiyar et! Yüzünü görmeyi nasip et! Rüyalarda teselli bulan bu ümmetine şefaat eyle ey Sevgili?

Günahlarımın derdiyle, hasretinin yangınıyla, aşkının ateşiyle, sana ümmet olmanın sevinciyle arz ediyorum halimi... Sana gelmek var ölmeden önce. Senin şehrinde nârına yanıp kül olmak var. Sana geldikten sonra bir daha dönmemek var (inşallah). Yanında kalmak var. Ayak bastığın yerlerde olmak var, bastığın yer olmak var. Kıyamete kadar yanında olmak var. Toprağın altından dahi olsa, kokunu almak var ya Resulullah (asm)!

Bu âciz kul sana halini böyle arz etti. Sen, senin ümmetine lâyık olmadığı halde bu şekilde senden şefaat dileyen bu Resulullah âşığının nâmesini geri çevirme. Bu nâme mahşerde senden şefaat isterken dilimdeki Salavat-ı Şerif?in nişanı olsun. Rabbim senin şefaatinle günahlarımı affederse, seninle Cennette vuslata ermek arzusuyla yanıyor şu yüreğim.

Esselâtü vesselâmü aleyke ya Resulullah! Esselâtü vesselâmü aleyke ya Habibullah!

Esselâtü vesselâmü aleyke ya Seyyide?l-evveline ve?l-âhirin, veselâmün ale?l-mürselin.

ALINTIDIR
Post Reply

Return to “Peygember Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)”