MECELLE

User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: MECELLE

Post by mehmetemin »

beraatı zimmet kaidesi çok önemlidir .bu kural islam hukunda hep vardır ,batılıların deyimiyle insan hakları ile falan ortaya çıkmış değildir .gerçi mesele ceza hukuku hükmü değil ama .islamdada insanları suçları sübut [ispatlanıncaya] kadar suçsuz oldukları esastır,zaten kural şudur bir şeyi iddia eden iddiasını ispatlamak zorundadır .

sıfat-ı arızada asl olan ademdir maddesini açıklayalım. arıza bildiğimiz gibi mallarda eşyalarda meydana gelen bozukluktur. burada kastedilen sıfat ise niteliklerdir .insanların sıfatları doğuştandır .erkek ,kadın,kısa ,uzun vb.
ama eşyalarınki sonradandır ,arizide sonradan çıkan demektir.ademde yokluk demektir mesela federalizmin osmanlı türkçesi karşılığı adem-i merkeziyetçiliktir (merkezin yokluğu, yerelinvarlığı manasına gelir).

açıkladıktan sonra şu manaya gelir bir malda ,eşyada asıl olan yokluktur yani sonradan çıkan arızalar dikkate alınmaz.örnek olarak bir buzdolabı aldık ,alan kişi arızalı satan kimse ise sonradan oluştu diye ihtilafa (uyuşmazlığa) düşerse bu madde gereği satıcının ifadesi esas alınır. tabi bu madde teknolojinin daha gelişmediği dönemlerde yazıldığı için böyle bir arızanın teknik olarak önce veya sonra çıktığı anlaşılabilir belki bu nedenle örnek çok isabetli olmayabilir.maddenin özü birşeyde nitelikte değişme iddiası varsa kabul edilen önceki halidir demek istanmiş.
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: MECELLE

Post by asım »

ARIZÎ SIFATLARDA ASL OLAN ADEMDİR (EK ÖRNEKLER)

1- İslâmda :bir tarafın sermaye, diğer tarafın işletme olmak üzere oluşturduları emek-sermaye ortaklığı (mudarebe) vardır. Sermaye sahibine"rabbü'l-mâl", işletmeciye ise "mudarib" denir.

Mudarebenin şartları icab ve kabuldür. "Şu sermayeyi al, mudarebe yoluyla işlet, kârı aramızda şu şekilde paylaşırız" teklifini, mudâribin kabul etmesiyle akit oluşur.

Sermaye mudâribin elinde nakit para olarak bulundukça emânet sayılır. Mala yatırım yapılınca, mudarible sermaye sahibi (rabbul-mâl) arasında vekâlet ilişkisi doğar; kâr meydana gelince de, kâr üzerinde ortaklık söz konusu olur

Şayet müdarebe şirketinde bir kâr?ın oluşup oluşmadığı konusunda aralarında anlaşmazlık çıkar ise rabbü?l-mâl (sermaye sahibi) kâr elde edildiğini isbat etmesi gerekir. Çünkü asl olan kârın ademiyeti (kâr sağlanamamış olması)dır.

2- Vârisler, miras bırakanın sağlığında sattığı bir mal/mülk için ?bunu sattığı zaman şuuru yerinde değildi? iddiasında bulunarak, o malın/mülkün iadesi için dava açsalar; alıcı da ?hayır bunu sattığı zaman şuuru yerinde idi? dese aksini ispat etmek vârislere düşer. Çünkü asl olan aklının/şuurunun yerinde olmasıdır. Bunaklık, şuursuzluğa düşmek, delirmek gibi haller arızidir.
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: MECELLE

Post by mehmetemin »

Asım beyin yukardaki 2. örneği maddeyi anlamak açısından çok yerinde ve güzel bir örnek olmuş.

bir zamanda sabit olan şeyin hilafına delil olmadıkça bekasiyle hükmolunur.

bu madde ilede şu hüküm konmuştur. bir zamanda sabit olan yani duran bir hukuki ilişkinin hilafına yani aksine bir delil olmadıkça bekasıyla yani önceki halinin devamı ile hükmolunur.

örnek vermek gerekirse kişiler arasında kiracılık ilişkisi var ve kira kontratosu var 1 yıllık ve bu 1 yıllık zaman zarfında bir uyuşmazlık çıksa ,tarafların davasına bakan kişi kiracılık ilişkisi devam ediyor der çünkü kira süresi ne bitmiş nede kira sözleşmasinin feshini gösterir bir belge var.onun için hakim kira söleşmesinin devam ettiğinin ve durduğunun kararını verir.bu madde bir nevi tesbit davalarında işe yarar ,bir hukuki ilşkinin tesbiti istenirse önce aslına bakılır sonra ortadan kalktığına ilişkin delillere bakılır ,eğer böyle bir delil yoksa hala o hukuki ilişki devam ediyordur.[tabi şöyle bir yanlış anlaşılma olabilir burda kastımız yazılı kira sözleşmesi ,yazılı yapılmışsa sözle feshedilemez kişi ben kira sözleşmesini feshettim diyerek beyanını delil olarak ortaya koyamaz bir ilişki nasıl yapılmışsa öylede bozulması esastır, ]
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: MECELLE

Post by asım »

es-selamü aleyküm!
"mehmetemin" ağabey ile diğer hukukçu/ilâhiyatçı ağabeyler her halde iş/imtihan sarmalındalar. Bu başlık gündemde ve ön sıralarda olsun diye, haddim olmayarak yazıyorum.
Yüce Allah (c.c.) sözümüzü/yazımızı anlaşılır kılsın. Âmin.
Hata ve kusurlarımızın düzeltileceğine olan inancımızla ve haddimiz olmayarak :

?Bir emr-i hâdisin akreb-i evkatına izafeti asıldır.?

Emr : iş
Hâdis : sonradan olan (gerçekleşen)
Akreb : yakın
Evkat : vakitler
İzafet : bağlantı
Asıl : esas

Sonradan gerçekleşen bir işin vaktinin tesbitinde, o işle ilgili olayla ilişkilendirilmesi esastır.

Burada, bilinen bir olay vardır. Ancak ne zaman olduğu ile ilgili hüküm gerekmektedir. Yeni mi olmuştur, yoksa eskiden beri var mıdır gibi bir husus araştırılmamaktadır. Bu işin oluş/çıkış tarihi belirlenmek istenmektedir.
Bir kimse ölmeden önce bir ikrarda(*) bulunsa ve bu ikrarın ne zaman yapıldığı konusunda anlaşmazlık çıksa, eğer görüşler bir delille sabitlenemiyorsa, bu ikrarın (emr-i hâdisin) ölüme yakın (zamandaki ?maraz-ı mevt?-ölüm hastalığı) anında (akreb-i evkat?ta) olduğuna (izafeti) karar verilir (asıl kabul edilir).

(*) "ikrar":
sözlük anlamıyla;
kendine ait bir şeyi saklamayıp açıkça söylemek.
hukuk dilinde;
- bir kimsenin kendi aleyhine sonuçlar doğuracak bir durumun gerçeklere uygunluğunu kabul etmesi, açıklaması,
- bir kimsenin diğerinin kendisinde bir hakkı olduğunu haber vermesi.
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: MECELLE

Post by mehmetemin »

Asım ağabey kardeşimiz doğru tahmin etmiş şu aralar çalışmaya başladığım için fazla vakit ayıramıyorum internete inşaalah bu bölümü boş bırakmayacağız yarıda kalıp unutulursa yazık olur ,yavaş yavaş devam edeceğiz.
yeni maddeyi daha açıklyalım.

kelamda aslolan mana-yı hakikattır.

burada şu anlatılmak istenmiş ,söylenen sözün hakiki manasının esas alınacağını belirtmişler.Kişinin o sözü ile mecazi birşeyler kasdettiği veya kapalı anlamını kasdettiği sonucu çıkarılmaz,tabii duruma göre bakılır.

hakiki manasını veya türkeç derslerinde öğrendiğimiz temel anlam var işte kişinin o sözü temel anlamı olur,yan anlamlar başta esas alınmaz ,ama durum yan anlamının kasdedildiği sonucunu çıkarıyorsa ona bakılır.

misal ,klasik bir örnek veriliyor.kişinin miras olarak erkek evladıma şu evi bıraktım dese erkek evladı varsa o anlaşılır ama erkek evladı yoksa bundan erkek torununu kadettiği açıksa ona kalır bu miras.
veya bu arsaların bir kişi 5 kat imarı var diyerek satsa, orayı alan kimse ise araştırdığında aslında 4 kat ve bir çekme kata müsaade olduğunu anlasa .kişinin dediğinden 5 tam kat olduğu anlaşılmaktadır çünkü kişi çekme katı diğerleri gibi görüp 5 kat demiştir ve karşı taraf manayı hakikisinden normal tam 5 kat olduğuna güvenip satın almıştır. işte bu madde gereği arsayı satan sorumlu olur mesela .
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: MECELLE

Post by mehmetemin »

tasrih mukabilinde delalete itibar yoktur.

tasrih ,açıkça söylemek , belirmek manasına gelir yani sarih( açık ,ayan beyan olan ) kelimesinden türetilmiş.zıttı zımni dir kapalı ,örtülü manasına gelir.

mukabili karşılığında demek bildiğiniz gibi ,delalet kelimesi yol gösterme ,işaret etme anlamı taşır .anlatılmak istenen açıkça belli olan birşey varsa ona delalet eden izlerin işaretlerin,emarelerin önemi kalmaz.

örnek olarak kişi kendi beyanıyla olayı kabul etmişse artık onun dediğinin doğru olduğuna dair yeni delillere gerek olmaz . tabii burdaki durum kişinin kendi aleyhine kabul ettiği ve ceza hukuku dışındaki olaylardır. mesela kişi evet sattığım bilgisayar arızalıydı derse artık o bilgisayarı inceletmeye lüzüm yoktur ,beyanıyla tasrih etmiştir durum açıktır.
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: MECELLE

Post by mehmetemin »

mevrid-i nass?da ictihada mesağ yoktur

mevrid, varid olmuş nasstan gelmiş olan hükümlerde demek, nass bildiğiniz gibi KURAN VE SÜNNET te bulunan hükümlerdir.bu hükümler üstüne içtihat olmaz .KURAN ve HADİS öyle işine geldiği gibi yorumlanamaz .burda şeriatın delilleri diye çocukluktan beri saydığımız kitap ,sünnet ,icma ,kıyası fukaha deriz .işte icma delili kuran ve hadisteki hükümleri sabitleştirmiş ,garantilemiş ,farklı yorumlara kapı açmayı kapatmıştır. burada kasdettiğimiz benzer konulardaki içtihatlar değil kesin hükümlerde statü değiştirecek durumlardır.kesin haram olan mekruha dönüşmez .bir ara bir ilahiyatçı çıkıp oda kurban kesmek farz demişti. delili neymiş kuranda ALLAH CC. kes diyormuş ve bu kesin emirmiş .yani önceki hiç bir alim görememişmi bunu ,vacip ve daha fazla alimde sünnet diye hüküm vermiş. kurbana tutup farz hükmü çıkarmak mümkün değildir ,hem diğer alimlerin içtihatları nass a dayanır hemde icma ile bu durum sabitlenmiştir.
User avatar
deniz
Posts: 449
Joined: 06 Dec 2007, 13:33
Kan Grubu: A (+)

Re: MECELLE

Post by deniz »

Sayın Hocam,

Mecelle kanunu olarak bildiğimiz günlük hayatta sık sık kullandığımız, "alması memnû olan şey'in vermesi memnûdur" mukabilince, bu hükmün " dinleme"faaliyetinde de geçerli olduğunu düşünmekteyiz. Bu konu da geniş bir açıklamaya muhtac olduğumu düşünüyorum .(Özellikle örneklemenizi istirhâm etmekteyim ,günümüz koşullarına göre)

teşekkür ederim.
...Eğer bir mü'minin kalbin kırdıysan,
Hâkk'a eylediğin secde değildir.
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: MECELLE

Post by mehmetemin »

arkadaşım tam olarak isteğini anlamadım ama şöyle bir bahsedelim eğer yeterli gelmezse yeniden değerlendirelim.

bilindiği gibi memnu ,men edilmiş ,yasaklanmış demek.

yani faiz almak haramsa ,faiz vermekte haramdır.

dinleme mevzusu demişsiniz ,dinlenilmesi men edilmiş şeyi dinlemeye hazır halegetirende sorumludur.

dinleme konusunda ,eğer müstehcen sözler içren bir şarkı ,türkü diyelim dinlemek caiz değil. bu şarkıyı ,türküyü yazan,söyleyen,ses kaydını yapan ,cd sini satan,dağıtan da sorumludur.çünkü yasak olan dinlemek olduğu gibi dinlenilmesini sağlamakta yasaktır.

dinlenilmesi hoş olayan şeyin konuşulmasıda yasaktır. eğer bunu diyorsanız.

yok telefon dinlenilmesi gibi bir durumu kasdediyorsanız o konuyu biraz daha açmanız gerekmekte.
User avatar
deniz
Posts: 449
Joined: 06 Dec 2007, 13:33
Kan Grubu: A (+)

Re: MECELLE

Post by deniz »

Açıklamalarınız için teşekkür ederim.

Yazdığınız konuları büyük bir dikkat ile okumaktayız.
...Eğer bir mü'minin kalbin kırdıysan,
Hâkk'a eylediğin secde değildir.
User avatar
deniz
Posts: 449
Joined: 06 Dec 2007, 13:33
Kan Grubu: A (+)

Re: MECELLE

Post by deniz »

dinlenilmesi hoş olayan şeyin konuşulmasıda yasaktır.


Biraz açıklık getirilebilinir mi acaba?
...Eğer bir mü'minin kalbin kırdıysan,
Hâkk'a eylediğin secde değildir.
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: MECELLE

Post by mehmetemin »

dikkatsizliği sonucu cümleyi eksik yazmışımda siz açıklama getirmemişsizniz esas.

dinlenilmesi hoş olmayan demiştim.bu şarkı ,türkü olur. fıkra olur,sohbet olur.
gayri ahlaki,gayri islami,yalan ,iiftira,gıybet olur.
User avatar
deniz
Posts: 449
Joined: 06 Dec 2007, 13:33
Kan Grubu: A (+)

Re: MECELLE

Post by deniz »

Re: MECELLE
mehmetemin Dün, 19:18

dikkatsizliği sonucu cümleyi eksik yazmışımda siz açıklama getirmemişsizniz esas.
esselamü aleyküm ve rahmetullah,

Hocam ,

Bir üst başlıkta ifade ettiğim gibi yazıları ve yazılarınızı dikkat ile okumaktayız, derdimiz kimseyi düzeltmek yada eksik (veya) hatayı ayan etmek değildir, sizden aldığım cümleyi; belki farklı bir mânâ verilmiş olabilir de biz kavrayamamışızdır düşüncesiyle tekrar açıklama beklemişizdir. Genelde girdiğimiz imtihanlarada kelime mânâsı itibari ile değilde bir bütünlük ifade ederken anlam, kazanır bizde bu konuda hataya düşeriz.Aynı hataya düşmek istemedik.


Yine de verdiğiniz tüm bilgiler ve çalışmalarınız için teşekkür ederim.
...Eğer bir mü'minin kalbin kırdıysan,
Hâkk'a eylediğin secde değildir.
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: MECELLE

Post by mehmetemin »

yok sizi tenkid babında yazmadım o yazıyı acaba açıklamalardan tam olarak istifaede edebildinizmi,bu konularımı kasdetmiştiniz ,o konuda bir açıklama yapmayınca öyle söylemiştim.eğer yeterli olmuşsa ne ala
User avatar
deniz
Posts: 449
Joined: 06 Dec 2007, 13:33
Kan Grubu: A (+)

Re: MECELLE

Post by deniz »

a- Bir kuyumcuya (veya herhangi bir şahsa) altın takımızı götürsek ve yerine yeni bir takı almak istesek; verdiğimiz altın takının 10 gram gelmesine rağmen biz 9 gram yeni takı almış olsak bu her ne kadar bir alış-veriş gibi gözükse de bu mana yönünden faiz muamelesine girer ve caiz olmaz.


Yukarıda arz ettiğiniz madde sadece kıymetli -değeri ağır olan ticari eşyalar için haiz mi?
bu duruma benzer bir durum kılık- kıyafet alım ve değişiminde başımıza gelmekte, fakat bu durumun bu kadar ehem olduğunu bilimiyorduk,özellikle kılık-kıyafet aldığımızda değişme amacı ile gidiyoruz bazen istediğimz olmuyor , bize genelde başka bir eşya değişimi teklif ediliyor bizde kabul ediyoruz, sonradan değiştirerek aldığımız daha pahalı oluyor, (tercihen hak geçmesin diye)bazen de değişim yaptımız eşya ucuz oluyor bu konuda alırken genelde helallik istiyoruz, yine de "Faiz muamelesine girer,caiz olmaz" hükmündemidir?
...Eğer bir mü'minin kalbin kırdıysan,
Hâkk'a eylediğin secde değildir.
Post Reply

Return to “Fıkıh”