Hilafeti kim kaldırdı?-Ehli Sünnet'in sahabe telakkisi

Post Reply
User avatar
Halil Necati
Posts: 618
Joined: 02 Nov 2007, 19:54

Hilafeti kim kaldırdı?-Ehli Sünnet'in sahabe telakkisi

Post by Halil Necati »

Es-selâmu aleykum; aşağıya birbirinden farklı iki köşe yazısı eklemiş bulunuyorum, yazılar aslında birbirinden bağımsız değil, bu iki yazıdan çıkartılacak birçok dersler var.

Hilafeti kim kaldırdı?

Hayrettin Karaman

Hilafet "halife olmak" demektir, halîfenin İslam siyaset ilminde manası, "Hz. Peygamber (s.a.)'den sonra, ümmetin siyasi lideri, imamı, önderi olan, O'nun sünnetini (yolunu, usulünü) izleyen, ümmete veya onun temsilcisi olan danışma meclisine danışarak İslam devletini yöneten kimsedir.

Ehl-i sünnete göre Peygamberimiz (s.a.) kendisinden sonra kimin halife olacağını bildirmemiş, bunun seçimini ümmete bırakmıştır. İslam devlet yönetiminde "serbest seçim/bey'at ve yönetimde ehline danışma iki temel şarttır.

İlk dört halife (hulefâ-i râşidîn) farklı usullerde serbest seçimle tayin edilmiş, hiçbiri hayatında bir yakınını velîaht (kendinden sonraki halife) olarak tayin edip ona bey'at almamış ve ülkeyi ehli olan kimselere danışarak idare etmişlerdir.

Suriye valiliğinden azledileceğini anlayınca Hz. Ali'ye isyan eden Muâviye, Hz. Ali'nin şehadetinden sonra kendisine bey'at edilen Hz. Hasan'a, "Benim namıma hilafetten çekilir ve bana bey'at edersen ben hayatta olduğum sürece ülkeyi idare ederim, sonra oğlumu veya bir başkasını yerime bırakmam, veliaht tayin edip bey'at almam" demiş, Hz. Hasan bu şartla hilafeti bırakmış ve ona bey'at etmiştir. Fakat Muaviye sözünde durmamış, oğlu Yezid'i veliaht tayin etmiş ve daha kendisi hayatta iken onun adına (kendisinden sonra halife olması için) her hileye ve şiddete başvurarak halktan bey'at almıştır. Başka yerlerde bey'at işini hallettikten sonra Medine'ye gelmiş, yaptığı usulsüzlüğe muhalefet eden bazı genç sahabiler ile Peygamberimiz'in torunu Hz. Hüseyn'i bir odaya hapsettirmiş, başlarına silahlı nöbetçiler koymuş ve şöyle demiştir: "Ben şimdi halka sizin bana bey'at ettiğinizi söyleyeceğim, eğer aksine bir söz söylerseniz nöbetçiler kellelerinizi uçursunlar".

Muaviye öldükten sonra başa geçen Yezîd'in neler yaptığını ve Hz. Hüseyn'i Kerbelâ'da nasıl şehid ettirdiğini herkes biliyor.

Şimdi şu soruyu sormanın zamanı geldi:

İslam hilafetini kaldıran ve yerine istibdadı, saltanatı getiren kimdir?

Ehl-i sünnet kaynaklarında Muaviye ve yandaşlarının hilafeti saltanata (zalim ve cebbar hükümdarlığa/mülk adûda) çevirdikleri açıkça ifade edilmektedir. Bunların meşru halifeye haksız yere başkaldırdıkları ve böylece bâğî oldukları da yine aynı kaynaklarda yer almıştır.

Hz. Ali'ye bey'at etmeyen hatta isyan eden başka sahâbîler de vardır, ama bunlar sonradan pişman olmuşlar, tevbe etmişler ve hilafeti de yıkmamışlardır.

Asırlar boyunca bir daha, "Hz. Peygamber'in yolunu izleyen, seçimle işbaşına gelen ve gerektiğinde azil ile ayrılan ve ümmetin seçkin (ilimde ve ahlakta önde gelen) temsilcilerine danışarak ülkeyi yöneten kişi manasında halife ve bu manada hilafet" geri gelmemiştir.

Bir hadise göre "kötü bir çığır açan, o çığırı takip edenlerin günahlarına, kötülüklerine de katılmış oluyor".

İşte bunun için sevmiyorum, ama yine de sövmüyorum.

İbret alınsın ve hak yerini bulsun diye -bir soru üzerine- bunları yazdım.

http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=258 ... tinKaraman
User avatar
Halil Necati
Posts: 618
Joined: 02 Nov 2007, 19:54

Re: Hilafeti kim kaldırdı?-Ehli Sünnet'in sahabe telakkisi

Post by Halil Necati »

Ehli Sünnet'in sahabe telakkisi

Ebubekir Sifil

Ehl-i Sünnet'in her konuda olduğu gibi Sahabe konusundaki tutumu da açık ve nettir. Bu konuda herhangi bir problem yok. Problem, şu veya bu kesimin/kimsenin Ehl-i Sünnet'in kabullerine aykırı düşen söz ve iddialarının halk üzerinde hemen şüphe ve tereddütlere yol açması, "bizim bu konudaki inancımız nasıl olmalıdır" türünden soru işaretlerine vücut vermesidir. Oysa normal olan, bu ümmetin avamının dahi itikadî konularda kale gibi sağlam/sarsılmaz bir bilinç ve teslimiyet durumunda olmasıdır.

Ehl-i Sünnet, Sahabe'nin tamamını "udul" kabul eder. Bunun anlamı -Usulcüler farklı mülahazalarda bulunmuş iseler de, hepsinin ortak noktası olarak tesbit edebileceğimiz gibi-, onların bize bu muazzez dini ve onun kaynaklarını naklederken yalan, hıyanet, desise, saptırma türünden herhangi bir tahrif ve tahrip faaliyeti içine girmemiş olması, güvenilirlik vasfına halel getirici nakisalardan uzak bulunmasıdır. Onlar tıpkı Kur'an'ı bize naklederken olduğu gibi, Sünnet'i naklederken de emin/güvenilirdirler.

Ehl-i Sünnet, derece ve fazilet bakımından Sahabe'nin hepsinin aynı olmadığını kabul eder. Onlar arasında İslam'a ilk girenler, hicret edenler, Ehl-i Bedir, Efendimiz (s.a.v)'in ev halkı, cennetle müjdelenenler... gibi diğerlerinden daha üstün olanlar vardır. İbn Sa'd Sahabe'yi 5 tabakaya, el-Hâkim en-Nîsâbûrî 12, Abdülkahir el-Bağdâdî ise 17 tabakaya ayırarak vermiştir.

Ehl-i Sünnet, Sahabe'nin masum ve hatadan masun olduğunu iddia etmez. Onlar da beşerdir; hata yapar, kusur işlerler. Sahabîlik faziletine sahip olmak ayrı, masum/günahsız-hatasız olmak ayrıdır. "Sohbet" şerefine nail olması Sahabe'yi günahsız kılmayacağı gibi, aralarından -nadiren de olsa- içki içmiş, zina etmiş... kimselerin çıkması da onları sıradan insanların seviyesine indirmez. Onları farklı kılan, "sohbet-i canan"a nailiyetleri, teslimiyet, fedakârlık ve feragatları, sabır ve gayretleri, en önemlisi de Kur'an ve Sünnet tarafından methedilmiş olmalarıdır.

Ehl-i Sünnet, Sahabe arasında cereyan eden üzücü olaylar hakkında dili tutmayı ve Kur'an'ın öğrettiği gibi, "Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş mü'min kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen Raûf'sun, Rahîm'sin!"1 demeyi esas alır.

Evet, Mu'âviye b. Ebî Süfyân (r.a) Sahabe'nin ileri gelenlerinden, Muhacirlerden veya Ensar'dan değildir. Sıffin savaşında karşısında yer aldığı Hz. Ali (r.a)'nin faziletine erişmesi ve onunla denk tutulması imkânsızdır; bunu iddia eden de yoktur.

Ancak bütün bunlar, "sahabîlik" vasfını haiz olduğunda şüphe bulunmayan Mu'âviye (r.a) hakkında Şia'yı çağrıştıran tutumların sergilenmesine sessiz kalınabileceği anlamına elbette gelmez.

Ehl-i Sünnet ulema, Mu'âviye (r.a)'ın hak halife olan Hz. Ali (r.a)'a bey'at etmemekte ve onunla mukatelede haklı olmadığını söylemekten geri durmamıştır. Ancak onları başkalarından ayıran en önemli nokta, ona ya da Sahabe'den herhangi birisine karşı saygısızlık anlamına gelecek, onların manevi şahsiyetlerini rencide edecek tavırlardan uzak durma hassasiyetini daima gözetmiş olmalarıdır.

Tecrübeyle sabittir ki, Sahabe'den herhangi birine ilişme tavrı, ilişilen sahabî ile sınırlı kalmıyor, başkalarına da sirayet ediyor. Söz gelimi bir kimse Hz. Mu'âviye'yi davasında haksız, zalim, baği... olduğu gerekçesiyle hedef tahtasına oturttuğu zaman, onun safında yer alan sahabîleri de kaçınılmaz olarak aynı kategoriye sokacaktır. Bir sonraki adımda Hz. Ali (r.a) ile mücadelesinde onun yanında da karşısında da yer almayan, tarafsız kalmayı tercih eden -İbn Ömer (r.a) gibi- sahabîlere sıra gelecektir normal olarak. Tutarlılık bunu gerektirir. Zira onlar da işlediği zulme sessiz kalmış (!) olmakla Mu'âviye (r.a)'nin vebaline ortaklık etmiş olacaklardır. Bu silsile bu şekilde uzayıp gidecektir...

Bir sonraki yazıda Hz. Mu'âviye (r.a) hakkındaki hususi iddiaları mercek altına alalım.

1 59/el-Haşr, 10.

http://www.milligazete.com.tr/makale/eh ... 188706.htm
dergah
Posts: 318
Joined: 30 Nov 2007, 23:53
Kan Grubu: B (+)

Re: Hilafeti kim kaldırdı?-Ehli Sünnet'in sahabe telakkisi

Post by dergah »

Sa

Allah razı olsun...
mihrimah
Posts: 39
Joined: 29 Dec 2010, 22:36
Kan Grubu: A (-)

Re: Hilafeti kim kaldırdı?-Ehli Sünnet'in sahabe telakkisi

Post by mihrimah »

S.a.
Ashabım hakkında (sakının) onları benden sonra hedef tutmayın (onların aleyhine konuşmayın) Kim onları severse beni sevdiği için onları sever, kim onlara bu'z ederse bana bu'z ettiği için onlara bu'z eder. Kim onlara eziyet ederse muhakkak bana eziyet etmiştir, bana eziyet eden muhakkak Allah'a eziyet etmiştir Kim Allah ve Resülüne eziyet ederse so­rumlu tutulması (hesaba çekilmesi) umulur" Hadis-i Şerif

Bu konuda maalesef birçok kardeşimiz yanlış bir tutum içerisinde.Paylaşımınız çok faideli oldu,inşa'ALLAH bu vesileyle kardeşlerimiz İTAAT konusunun tam manasının kapsadığı mahali anlamış olurlar.Öyle ki,günahlara bulanmış halimizle biz kimiz ki,hangi cür'etle onlar hakkında tefrikaya yol açailecek sözler söyleyebiliyoruz.Sakınalım ki büyük bir çığır açıp topyekün EFENDİMİZ SAV yıldızlarım dediği ashabı hakkında şüpheye düşmekten ve düşürmekten.
User avatar
envarlı
Posts: 22
Joined: 09 Jan 2011, 05:09
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Hilafeti kim kaldırdı?-Ehli Sünnet'in sahabe telakkisi

Post by envarlı »

Güzel paylaşım. Allah razı olsun...
Post Reply

Return to “Köşe Yazıları”