HİSSELİK KISSALAR

Forumda uygun kategori bulamadığınız yazılar...

Moderators: VYZ, Leyla Hanne

Post Reply
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

HİSSELİK KISSALAR

Post by asım »

Kur’ân-ı Kerîm’in Fussulit Sûresi 34-36.âyet-i kerîmelerinde :
“İyilik(ler) de eşit değildir, kötülük(ler) de. Sen (kötülüğü) en güzel olan (hareket)le sav. O zaman (görürsün ki) seninle kendisi arasında bir düşmanlık olan kimse, sanki yakın/candan bir dost (oluvermiş)tir.
Bu (kötülüğü iyilikle önleme özelliğine/davranışı)na ancak sabredenler kavuşturulur. Ayrıca, buna (sevaptan) büyük pay sahibi olandan başkası da kavuşturulmaz.
Eğer şeytandan bir fitne (ve vesvese) seni dürter ‘de iyi halden uzaklaştırır)sa hemen Allah’a sığın. Çünkü Allah, hakkıyla işiten (ve bilen)dir" buyurulmaktadır.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de :
“Yiğit dediğin, güreşte (dövüşte) rakibini yenen kimse değildir.
Asıl yiğit, kızdığı zaman öfkesini yenen kişidir” buyurmuştur.

Büyük mutasavvıf İbrahim b. Edhem hazretleri sahrada giderken bir askerle karşılaştı. Asker ona:
"Mâmur ve meskûn yerler nerede?" diye sordu.
İbrahim b. Edhem hazretleri ona mezarlığı işaret etti. Kendisi ile alay edildiğini zanneden asker, İbrahim’in başına şiddetle vurdu, sonra savuşup gitti. Askere:
"Dövdüğün zât, Allah dostlarından, Horasan zâhidi İbrahim b. Edhem’dir!.." denilince geri döndü. Özür diledi.
İbrahim b. Edhem (rh.a.) :
"Sen bana vurunca, ben Allah Teala’dan seni cennetine koyacak bir hayatı senin için diledim!" dedi.
Asker:
"Sana yaptığım onca şeye rağmen mi, niçin?" diye sordu.
İbrahim b. Edhem (rh.a.):
"Dövülmeye sabrettiğim için sevap ve ecir aldığım bana bildirilmişti. Onun için bu karşılaşmadan benim kârlı çıkmama rağmen senin zarar görmeni istemedim!.." dedi.

Atalarımız boşuna dememişler :

Kötülüğe/hamlığa karşı kötülük/hamlık her kişinin harcıdır,
Kötülüğe/hamlığa karşı iyilik/olgunluk ER KİŞİ’nin harcıdır.
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
User avatar
_Zişan_
Posts: 136
Joined: 09 Jul 2009, 17:37

Re: HİSSELİK KISSALAR

Post by _Zişan_ »

çok güzel gerçekten hisse alınacak bir kıssa.Allah razı olsun.
Hak kulundan intikàmın yine kul ile alır,
Bilmeyen ilm-i ledünnü onu kul yaptı sanır.
Cümle işler Hàlik'ındır, kul eliyle işlenir;
Hakk'ın emri olmaz ise, sanma bir çöp deprenir.
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: HİSSELİK KISSALAR

Post by asım »

Tanzimat yıllarında İç Anadolu'nun büyük şehirlerinin birinde Ulucami'de vaaz eden bir hoca her gün kürsüden vaazını verir ve sözü bitirince kürsüye elini şiddetle vurur ve "Çoban çaldı kavalı" der, kürsüden inermiş.
bu hal senelerce devam etmiş nihayet bir gün cemaatten birisi :
-Hocam! Senelerdir "Çoban çaldı kavalı" deyip duruyorsunuz. Fakat bunun ne demek olduğunu izah etmiyorsunuz. Biz de merak ediyoruz. İzah edermisiniz? demişler.
Hoca da bu taleb üzerine cemaati kırmayarak şöyle bir olay anlatmış :

"Biz vaktiyle medresede talebe idik. Bir arkadaşımla bir başka köye va'z için gidiyorduk.
Yolda bir su başında bir çoban bizi uzaktan görmüş ve sarığımızdan/kıyafetimizden bizim medrese mollası olduğumuzu tahmin etmiş. Biz su başına varıncaya kadar abdest alıp cemaatle namaz kılarız diye beklemeye başlamış.
Biz yanına varınca hemen bizi saygıyla karşıladı ve 'namazı birlikte kılalım' dedi. Biz de hazırlandık ve cemaatle namaz kıldık. Çoban bize azığında ne varsa ikram etti, beraber yedik. Nihayetinde çoban :
'Haydi herkes içinden bir niyet tutsun ve niyetlerimizin kabulü için beraberce dua edelim" dedi.
Herkes içinden bir niyet tuttu ve hep beraber dua ettik, dileklerimizin kabulünü istedik. Dua bitince çoban :
'Şimdi herkes, aklından geçirdiği (niyet ettiği) duasını söylesin' dedi.
Bunun üzerine arkadaşım dedi ki : 'Ben meşihat dairesine (fetva merkezine) üye olmak istedim, bunun tahakkuku için Allah'a yalvardım'.
Ben de dedim ki : 'Memleketimdeki Ulucamiye eskiden beri vaiz olmak isterdim, bunun tahakkuku için Allah'a yalvardım'.
En son çoban dedi ki :
'Ben de Allah'ın ve Peygamberinin razı olduğu bir kul olarak iman-ı kamil üzere ruhumu teslim edip cennete gitmekliğimi diledim, Rabbim'den'.

Aradan zaman geçti. Arkadaşım emeline nail olup fetva heyetine aza oldu. Ben de Ulucamiye vaiz oldum. Senelerdir burada va'z ediyorum. Bizim duamız kabul olduğuna göre çobanın duası da kabul olmuş görünüyor.
Biz dünyalık istedik, çoban ise ebedi kurtuluş istemiş, muhtemelen kurtulmuştur.
Bir çoban kadar basiretli olamadığım için hayıflanır dururum. Anladım ki, basiret ve izan olmayınca ilim yeterli değilmiş".
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
User avatar
Halil Necati
Posts: 618
Joined: 02 Nov 2007, 19:54

Re: HİSSELİK KISSALAR

Post by Halil Necati »

Hz. Ali'nin (r.a) ağabeyi Cafer B. Ebu Talib'in (r.a) oğlu Abdullah (r.a), sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti. Abdullah (r.a) burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü.

Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi. Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi. Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü.

Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi. Kalkıp, yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah (r.a) yaklaşıp sordu: "Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı?"

Köle sıkılarak cevap verdi: 'İşte bu üç parça ekmek.'

"O halde neden kendine hiç ayırmadın?"

'Baktım ki, hayvan çok aç. O halde bırakmak istemedim.'

"Peki sen ne yiyeceksin şimdi?"

'Oruç tutacağım.'

Bunun üzerine Abdullah b. Cafer (r.a) köleden sahibini, evinin nerede olduğunu sordu. Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle birlikte satın aldı. Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını söyledi ve ekledi: "Seni azad ediyorum. Bu hurmalığı da sana hediye ediyorum."

Cömertliğiyle meşhur Abdullah B. Cafer (r.a) kendisinden daha cömert birini tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, bu olayı anlatır ve; 'Ama o köpeğe topu topu üç parça ekmek vermiş; sense ona koskoca bir hurmalığı ve hürriyetini vermişsin' dediklerinde, şu karşılığı verirdi:

"Ama o elindeki her şeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını."
Post Reply

Return to “Diğer Konular”