Fatih önce kitapları fethetti sonra İstanbul’u...

Forumda uygun kategori bulamadığınız yazılar...

Moderators: VYZ, Leyla Hanne

Post Reply
maneviyat

Fatih önce kitapları fethetti sonra İstanbul’u...

Post by maneviyat »

Bizim nesil içerisinde Fetih Marşını bilmeyen yoktur. Fetih Marşını dinleyerek büyüdük. İstanbul’u nasıl fethettiğimizi, Fatih’in gemileri karadan nasıl yürüttüğünü, Ulubatlı Hasan’ın sancağı burçlara nasıl diktiğini anlattılar bizlere büyüklerimiz.

Tüm bunları büyük bir keyifle bize anlatan büyüklerimiz, nasıl bir ecdada ve nasıl bir tarihe sahip olduğumuzu bize öğrettiler. Kökünü bilmeyen köksüzlerden olmamızı istemedikleri için anlattılar bizlere bunları. Allah hepsinden razı olsun.

Bugün bizlerde sözlü veya yazılı olarak gençlere, tarihlerini ve medeniyetlerini unutmamaları gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Fatih Sultan Mehmed’in veya Yavuz Sultan Selim’in ne kadar büyük başarılara imza attıklarını gençlere anlatmamızın gerekliliğine inanıyorum. Ancak bir eksiğimiz var gibi geliyor bana.

Tarihin gelmiş geçmiş en büyük medeniyetini kurmuş bir milletin evlatları olmaktan elbette bende gurur duyuyorum. Büyük medeniyetleri kurmuş toplumların tarihlerini incelediğinizde o toplumun en temel ve en önemli damarlarından birisinin de kitabın oluşturduğu damar olduğunu görürsünüz. Gençlere kitap okuma alışkanlığı kazandırmadan tarih şuuru kazandıramayacağımız gerçeğini aklımızdan çıkartmamamız gerekiyor.

Fatih’in İstanbul’u fethettiği başa sahip olmak!

Fatih Sultan Mehmed’in hayatını gençlere anlatırken, sadece çağ açıp çağ kapatan, İstanbul’u fetheden bir Padişah olarak değil, en çok kitap okuyan devlet adamlarından biri olarak tarihe geçtiğinde hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız. Çok zengin bir kütüphaneye sahip olan Sultan Fatih, İstanbul’u fethettiğinde, ilk yaptığı işlerden birisi de büyük kütüphaneler kurmak olmuştur. Şahsi kitaplığından kütüphaneler 2000-3000 kitap bağışlamıştır.

“Ne diye hala oyunda oynaştasın.
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın”
mısralarını doğru anlamak ve anlatmak zorundayız. Gelecek nesilleri kurtarmak istiyorsak, Fatihin yaşından çok başını doğru anlamak ve anlatmak zorundayız.

Çünkü boş bir kafa ile Konstantin, İstanbul yapılamaz.
Çünkü boş bir kafa ile gemiler dağdan yürütülemez.

"Kızım, sende Fatihler doğuracak yaştasın!"
diye devam eder Fetih Marşı.
Fatihler doğuracak yaştaki kızlara değil, Fatihler yetiştirecek başa sahip analara ihtiyacımız var.

Çünkü boş bir kafayla Fatih doğmaz.
Çünkü boş bir kafayla Fatih yetişmez.


Yavuz Sultan Selim o kadar çok kitap okurmuş ki bazı geceler sabahlara kadar kitap okumaktan gözleri kan çanağına dönermiş. Gündüzleri de zamanının önemli bir kısmını okumaya ayıran Yavuz Sultan Selim, bazen sekiz saate kitap okuduğu olurmuş.

Yaz tatilinde tatil yapmaya giden insanlarımız çantalarına neler dolduruyorlar bilmiyorum. Ama Yavuz Sultan Selim Mısır seferine giderken (1516) peşinde üç katır yükü kitap götürdüğünü okumuştum.


“Karanlıkları devirmek ve aydınlık çağın kapılarını açmak için en mükemmel silah kalemdir. Sözle yazıyla kazanılamayacak zafer yoktur. Kalem sahiplerine düşen ilk vazife telaş etmemek, öfkelenmemek, kin kışkırtıcı olmamaktır. Milleti okumaya, düşünmeye, sevmeye alıştırmak. Bir kılıcın kazandığı zaferi başka bir kılıç yok edebilir. Kalemle yapılan fetihler tarihe mal olur, tarihe, yani ebediyete…” diyor Cemil Meriç “Bu Ülke” kitabında.


Tarihi ve ecdadımızı gençlere doğru anlatmak zorundayız. Fatih Sultan Mehmed’e hayran olarak yetiştirdiğiniz çocuğunuza, kitap okuma alışkanlığı kazandıramamışsanız Fatih’i anlamamış ve anlatamamışsınız demektir.

Medeniyetlerin kitaplarla kurulduğunu anlamayan ve anlatamayanlar “Biz Osmanlı torunuyuz” diye övünen batı hayranı gençlerin sayısını artırmaktan başka bir şey yapamazlar.



Akşamları Televizyon izlemekten gözleri kızaran anne ve babaların çocuklarının, internet cafelerde gözleri sulanıncaya kadar oyun oynamasına şaşırıyor musunuz?

Ben hiç şaşırmıyorum!

Sait Çamlıca
Post Reply

Return to “Diğer Konular”