Müslüman Ahalinin Tavrı

Moderator: Leyla Hanne

Post Reply
Leyla Hanne
Posts: 1395
Joined: 22 Nov 2007, 21:24

Müslüman Ahalinin Tavrı

Post by Leyla Hanne »

Vaktiyle Bursa'da bir müslüman, eski adı Yahudilik Yolağzı, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:

"Her kula helâl, Müslümana haram!.."
Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye...
Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslümana yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?.. diye çıkışmışlar adama.
Adam:
- - Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin isbat ister, delil şarttır.
dedikçe kadı kızmış:
- - Ne delili, ne isbatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzûrunu kaçırdın, katlin vâciptir! demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:
- - Nedir gerekçen?

diye sormuş.
Adam:
- - Bir tek Sultana derim.
diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultana gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş...Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:
- - De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl,
Müslümana haram yazarsın?..
Adam, başı önünde konuşur:
- - Delilim vardır, lâkin isbat ister.
- - Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..
- - O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım
- - Eeee?!..
- - Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak?

Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler:

--Ne oluyor, bu ne zulüm?.Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim...
Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş Bir hafta dolunca, adam:
- - Sultânım, artık bırakmak zamanıdır demiş.
Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultana teşekkürler, hediyeler
Az zaman geçmiş ki, adam:
- - Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultânım.

demiş.
Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar âyininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir
fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla
daha bir sarılmışlar birbirlerine....
Sultan:
- - Bitti mi?.. demiş adama.
- - Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle.

demiş.
- - Şimde nedir isteğin?..
- - Efendim, pâyitahtımız Bursanın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen âlimini alınız minberinden.
Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler...
Ve ne olmuş bilin bakalım?..
Bir Allahın kulu çıkıp da:

--Ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz..."

gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış...Geçmiş bir hafta, nerde imam diye gelen-giden yok!.. Aptal ve câhil bir imam tâyin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri. Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu,
o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:
- - Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik...
- - Kimbilir ne halt etti de tevkif edildi!..
- - Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara...
- - Sorma, sorma...
Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
- - Eee, ne olacak şimdi?..
Adam:
- - Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.
Haklısın demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
- - Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?..
Sultan acı acı tebessüm ederek cevap vermiş...
- -boylelerine Hava bile haram, hava bile!
User avatar
nisanur
Posts: 518
Joined: 13 Nov 2007, 18:10

Re: Müslüman Ahalinin Tavrı

Post by nisanur »

Hocamızın bir sohbetinde dinlemiştim hadisi şerifi tam hatırlamıyorum bilenler düzeltsin lütfen, bir Müslüman bir Müslümanın ihtiyacını giderırse Allah onun ayaklarını sıratta kaydırmaz,Bu benim yıllardır kulağımda ,en duyarsız oldugum zamanlarda bile dilimle tepkimi gösteririm ,yanlışı düzeltmek bizim şiarımız olmalı..
Dinle neyden duy neler söyler sana
Sızlanır hep ayrılıklardan yana
Kestiler sazlık içinden der beni
Dinler ağlar hem kadın hem er beni...
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: Müslüman Ahalinin Tavrı

Post by asım »

….. Enes RA'in Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ SAS Efendimiz'den rivayet ettiği bir hadis-i şerifi okuyacağım. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz:

RE. 439/3 (Men kadà liahîhî hâceten min havâicid-dünya, kadallàhu teàlâ lehû isneteyni ve seb'îne hâceten eshelühâ el-mağfireh.) Sadaka rasûlüllàh, ve nataka habîbullàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl...
Bu güzel, müjdeli hadis-i şerifin mânâ-yı münîfi, meali nedir: (Men kadà liahîhî hâceten min havâicid-dünya) "Kim kardeşinin dünya ihtiyaçlarından bir ihtiyacını görürse, karşılarsa, ihtiyacı olan bir şeyi ona verirse, veya muhtaç olduğu bir hususta ona destek olursa, yardımcı olursa..."
………….
(Kadallàhu teàlâ lehû isneteyn ve seb'îne hâceten) Allah da bu iyiliksever insanın yetmişiki hâcetini kaza eder, yâni yetmişiki ihtiyacını giderir. O öteki kardeşinin bir ihtiyacını giderdi diye, Allah onun yetmişiki ihtiyacını giderir, yetmişiki işini görürür, yetmişiki hacetini revâ eder, kaza eder.

(Eshelühâ el-mağfireh) "En aşağısı, en hafifi, en kolayı, en önde geleni, Allah'ın mağfireti..." Yâni önce afv ü mağfiret ediyor. "Sen kardeşine iyilik yaptın, onun işini görüverdin, ihtiyacını gideriverdin." diye sevdiği için, mağfiret ediyor. En başta geleni bu... Hemen dile kolay, söylenmesi önde geleni, (el-mağfireh) Allah'ın kulu mağfiret etmesi...

…. 27. 02. 1998 - AVUSTRALYA

http://www.dervisan.com/kitap/ramga/ramga09.html

İbn-i Said babasından rivayet etmiş, Ebul-Fityan Sultanların Faziletlileri bölümünde kaydetmiş. Okuyalım:

RE. 406/7 (Men eàne mü'minen alâ hâcetihî veheballàhu lehû selâsen ve seb'îne rahmeten yuslihullàhu lehû dünyâhu ve ahhara lehüsneyni ve seb'îne rahmeten medhûreten fî derecâtil-cenneh.) Sadaka rasûlüllàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.

"Kim bir mü'mine..." Burda mü'min diye geçti. "Kim bir imanlı, mü'min kula yardımcı olursa..." Hangi konuda?.. (Alâ hâcetihî) "İhtiyaç duyduğu bir konuda... İhtiyacı var, sıkıntısı var, muhtaç durumda, orda yardıma gerek var. İşte böyle bir ihtiyacının, hâcetinin görülmesi, işinin görülmesi konusunda bir mü'min kula kim yardım ederse; (veheballàhu lehû selâsen ve seb'ìne rahmeten) Allah-u Teàlâ Hazretleri ona yetmişüç tane rahmet bağışlar, bir işine yardımcı oldu diye."

(Yuslihullàhu lehû dünyâhu) "Yetmişüç rahmetin bir tanesiyle onun dünyasını islâh eder, dünyalık meselelerini iyi duruma getirir. Allah, o yardımcı olan kimsenin dünyevî işlerini güzelleştirir, rast getirir, bozukluklarını düzeltir. (Ve ahhara lehû isneyni ve seb'ìne rahmeten) Geriye kalan yetmişiki rahmetini (medhûreten) saklar, yâni muhafaza eder Cenâb-ı Hak, (fî derecâtil-cenneh) cennet derecelerinde yükselmesi için... Yetmişiki rahmeti de ahirete tehir edip, Cenâb-ı Hak ahirete saklar, ahirete muhafaza eder. O yetmiş iki rahmetiyle de, ahirette tecelli edecek o mü'min kuluna." diye.

….. 06. 08. 1999 - AVUSTRALYA
http://www.dervisan.com/yazi/c990806.html
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
Post Reply

Return to “Kritik Analitik Düşünce ve Kişisel Gelişim”