Amerikan-yuzyilinin-sonu-mu-dediniz-Palavra

Post Reply
Ahmed Ziyaeddin
Posts: 78
Joined: 15 Nov 2007, 22:54
Kan Grubu: 0 (+)

Amerikan-yuzyilinin-sonu-mu-dediniz-Palavra

Post by Ahmed Ziyaeddin »

Başbakan Erdoğan’la ABD seyahatine katılan gazeteci heyetindeyim. Pazar sabahı, siz bu satırları okumaya başladığınızda, ANA uçağı çoktan havalanmış olacak. Yazmaya otururken, ziyaretin gündemine yeniden baktım.
Stratejik ortaklık ilişkimiz, geniş bir işbirliği yelpazesine sahip:

Terörle mücadelede, PKK’nın silahsızlandırılması ve Afganistan’daki NATO güçlerinin takviyesi.

Enerji tedarikinde kaynakların çeşitlendirilmesi ve arz güvenliği... Ki Türkiye, Doğu-Batı arasında kilit bir koridor haline geldi.

Yüzyıldır durulmayan ‘geniş Ortadoğu’ coğrafyasında...

İran’la nükleer silah krizinin çözülmesi; Irak’ın parçalanmadan iç barışa, demokratik istikrara kavuşturulması; Ermenistan’la ilişkilerimizin normalleştirilmesi; İsrail-Filistin-Suriye ihtilaflarının aşılması...

Medeniyetler çatışmasını önleyecek küresel barış projeleri...

AB ile bütünleşmemiz, Kıbrıs’ta kalıcı barışın sağlanması, Darfur başta olmak üzere güney yarımkürede yoksullukla, şiddetle, cehaletle mücadele...

Kısacası; küresel düzeni bozan her şey...

Söyler misiniz; başıbozuk bir dünyaya çekidüzen vermek, kimin gönlünden geçmez ki?

Fakat bu sorunların altından tek başına kalkmak, hiç bir yiğidin harcı değil...

Ne biz ABD’siz, ne de ABD biz’siz yapabilir.

***

Sonra, her gün kaç yabancı heyetin, kaç bakan, başbakan ve devlet başkanının Washington’dan gelip geçtiğini hatırladım.

Beyaz Saray’ın ve Dışişleri Bakanlığı’nın haftalık programlarına gözatmak geldi aklıma.

Değişen bir şey yokmuş işte...

Bütün yollar hâlâ Yeni Roma’ya çıkıyor, yani Washington’a.

‘Âleme nizam verme’nin lafı bizden, icraatı ise ABD’den gelmeye devam ediyor.

Neden kuru gürültüye, hamasete hiç tahammülümün kalmadığını fark ettim.

Akranlarım anlayacaktır beni...

Gençliğim, ‘Amerikan Yüzylının Sonu’nu bekleyerek geçti.

Mustafa Özel’in bu başlığı taşıyan kitabını yeni okumuştum, Washington’a ilk gelişimde.

Heyhat ki, çöktü çöküyor dedikleri o mihrap, duruyordu yerli yerinde.

İçine girdikçe, altın çağını daha yeni yaşayan bir ülke gördüm.

Onun için bana, ‘’Soğuk Savaş’la birlikte, Amerikan yüzyılının da sonu geldi’’ demeyin.

Palavraymış meğer!...O kadar ki...

Hayalpereset maceracıların, anti-Amerikancılıktan bedava geçinen popülist siyasetçilerin bize ettiği kötülükleri saymaya bile değmez.

***

Şimdi orta yaş sendromunu atlatmış, ergenlik sivilcelerini kaybetmiş, yolun yarısını geride bırakmışken...

Arkama dönüp baktığımda, yıkık dökük idealler görüyorum.

Ve yazık ki o idealler, yerine daha iyisini koymaktan çok, mevcut dünyayı yıkmak üzerine kuruluymuş.

Dünyayı değiştirmekten anladığımız buymuş, şimdi şimdi farkına varıyorum.

‘Daha iyi bir dünya’ sloganı, içimizdeki eziklik öfkesinin, sahip olamadığımızı tahrip etme arzusunun maskesiymiş aslında.

Biz, o maskeye gençliğimizi gömdük, hesabını kime soralım şimdi?

Kimse karşımıza dikilip, ‘Sam Amca’ya sövmeyi bırakın da, onu yenmeye bakın’, demedi.

Amerika çökse, dünya daha iyi bir yer mi olacak?

Tek taraflı, saldırgan, tahakkümcü, dayatmacı Amerikan dış siyasetine bütün itirazlarıma rağmen... Bu soruya, bugün gönül rahatlığıyla ‘Evet’ diyemiyorum.

Ne ürettiğimize bakınca, bunu siz söyleyebilir misiniz?

Yerine koyacağımız daha iyi, daha adil, daha insani, daha barışçıl bir güç, görünmüyor henüz ufukta.

Sadece ekonomik ve askeri üstünlük değil, entellektüel üstünlüğünü de koruyor ABD.

Üniversiteleri, think-tank’larıyla, kitabıyla, sanatıyla, sinemasıyla...Entellektüel kapasitesi, kültürel hegemonyasıyla...

Sadece bize, İslam dünyasına değil, Avrupa’ya, Çin’e, Rusya’ya karşı da öyle değil mi?

Amerikan düzenini beğenmeyenler için tek yol, daha iyisini yapmaktır.

Yoksa, ezbere atıp tutmak kolay...


Akif BEKİ / Radikal
Ahmed Ziyaeddin
Posts: 78
Joined: 15 Nov 2007, 22:54
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Amerikan-yuzyilinin-sonu-mu-dediniz-Palavra

Post by Ahmed Ziyaeddin »

YENİ YILLAR, YENİ İMKANLAR, YENİ UFUKLAR

İSLAM TEMMUZ 91

Allah celle celalüh kendisi, bir kulunu sevdiğimi, gök ve yer ahalisine de sevdirir, saydırır. En sevdiği kimseler: İhlaslı, mütevazı, cömert, hizmet ehli, halka faydalı, mücahid, alim, fazıl, abid, zahid, kişilerdir. Ecdadımız umumiyetle bu sıfatlara sahip, mübarek, evliya kimselerdi. Onun için cümle cihan müslümanları onları candan sevdiler, onlara hayran oldular, saydılar, teveccüh gösterdiler, onları kendilerine rehber ve başkan ve baştacı edindiler. Allah cümlesinden razı olsun, nur içinde yatsınlar!

Onların yüzüsuyu hürmetine, dünyanın neresine gitsek, içten bir ilgi, derin bir sevgi ve büyük bir itibar görüyoruz. Dünya müslümanları bizi gazi ve mücahid Osmanlıların devamı olarak görmek istiyor, bizden İslam'a ve kendilerine büyük fayda ve destek gelecek diye bekliyor; bazı mazlum ve mağdur halklar, hala bizim gidip onları kurtaracağımızı umuyor.

İnşallah bizler de onların bu umutlarını boşa çıkarmayınız! Önümüzde bizi bekliyen çok hayırlı ve çok sevaplı hizmetler var. Gelecek yıllar müslümanlara çok ümitler vadediyor.

Bizim Avrupa'ya katılmaya hiç ihtiyacımız yok, Amerika'nın dümen suyu boyunca gitmeğe mecbur değiliz. Zaten onlar her hadisede, dönekliklerini, bizi sevmediklerini, bizim salah ve felahımızı asla istemediklerini açıkça gösteriyor, ahidlerini bozuyor, daima bizi zarara sokuyor, birliğimizi parçalamağa çalışıyorlar. Zavallı yarı aydınlar ve kör batıcılar bunu ne zaman anlayacaklar! Tarih boyunca aldananlar daha ne kadar aldanmağa devam edecekler!

Şimdi olaylar süratle gelişti, dünya şaşırtıcı değişmelere sahne! Zaman bizim lehimize çalışıyor elhamdü lillah!

Türkistan'da, Kafkasya'da, Balkanlar'da, Avrupa'da, Afrika'da, Amerika'da, Avusturalya'da, Orta Doğu'da, Güney-doğu Asya'da.. biz müslümanlar için büyük hizmet sahaları açılıyor. Dış ülkelerde bizler için bitmez tükenmez kazanç imkanları, iş, ticaret ve çalışma alanları mevcut. Patlama tarzında büyüyen nüfusumuzu ve geçim yolu bulmağa çalışan yeni mezunlarımızı, kalifiye eleman ve işçileremizi oralara yöneltmeliyiz, emsalsiz itibar, prestij ve avantajlara sahibiz.

Yahudiler, Ermeniler, Yunanlılar, İspanyollar, İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar.. dünyanın her yerine dağılmış, yayılmış, köşe başlarını zengin kaynakları ele geçirmiş; ama bizim de onlar da bulunmayan bazı üstünlüklerimiz var; Bizler de muazzam bir potansiyele emsalsiz şeref ve itibara, büyük prestij ve avantajlara sahibiz:

Her şeyden önce ilmi ve mantıki, yüce ve asil, doğru ve safi bir dinimiz var. En büyük sermayemiz bu. Bununla hem dünya izzeti hem de ahiret saadeti kazanılır. Sahabe-i Kiram rıdvanullahi aleyhim ecmain, Peygamber sallalahu aleyhi ve alihi ve sellem efendimizden sonra nasıl kendi yurtlarını terk etti, nice uzak diyarlara gitti, İslam'ı cihana yaydı, nice izzet ve şeref, hürmet ve itibar, mal ve mülk, mevki ve makam, nam ve şan kazandı ise; bizler de aynı şekilde İslam'ı yaymak için tüm imkanlarımızı seferber etmeliyiz. Ancak bu yolla o mükafatlara erilebilir; Allah'ın lutfu, nusret ve inayeti, dünya ve ahiret saadeti ancak böyle elde edilebilir.

Şanlı tarihimiz ve tarih içinde ifa ettiğimiz hilafet görevimiz dolayısıyle tüm dünya müslümanlarının gözünde ve gönlündeyiz. Bu teveccühü iyi değerlendirmeli, onlara dostluk elimizi tekrar uzatmalı, yardımcı ve destekçi olmalı, müşterek bir İslam bloku oluşturmalı; ticaret, sanayi, turizm, eğitim, ulaşım, haberleşme, savunma ve kalkınma konularında işbirliği ve güçbirliğini mutlaka tahakkuk ettirmeliyiz.

Balkanlar, Ortadoğu, Afrika, orta Asya ve Kafkasya ile din, dil, ırk, tarih ilişkilerimiz çok müsbet ve derin. Oralardaki soydaş ve dindaşlarımıza karşı özel sorumluluklarımız, öncelikli görevlerimiz ve borçlarımız da var.

Bu sebeplerden milli eğitimimizi, değişen dünya şartlarına göre mutlaka yeniden düzenlemeliyiz.

Okullara Türk dili lehçeleri dersi koymalı, dış türklerin durumların genç nesillerimize iyi tanıtmalıyız.

Yeni nesillerimize çok iyi ve işlek Arapça öğretmeliyiz, kuvvetli bir iman şuuru aşılmalı, İslam dinini çok iyi tanımalarını; başkalarına tanıtacak ve sevdirecek bilgi ve görgüleri kazanmalarını behemehal sağlamalıyız.

Öncelikle İslam milletleriyle çok yakın münasebetler ve sağlam iş ve ticaret ilişkileri kurmalı, kendi içimize kapalı kalmamalı, yurtdışına cesaretle açılmalı, dünyaya yayılmalı, her yere yerleşip oralarda koloniler kurmaya gayret göstermeliyiz.

Çevre komşuları başta olmak üzere tüm dünya devletleriyle iliştilerimizi geliştirmeğe, onların dil ve kültürlerini inceleyip çok iyi öğrenmeye çalışmalıyız.

İşte bu anda düşüncelerle 12 Temmuz'da başlayacak olan 1412 yeni hicri yılın, cümleniz ve cümle İslam alemi için hayırlı ve mübarek olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ederim.

Yüce Rabbimiz bizlere bu yeni yılda tüm müslümanların mutluluğunu, mücahidlerin muzafferiyet ve galebesini, İslam'ın hürmet ve izzetini göstersin!

Amin bi-hürmeti seyyid-il-mürselin ve alihi ecmain.




Halil Necatioğlu
Post Reply

Return to “Köşe Yazıları”