Dersimiz ‘Dersim’

Post Reply
User avatar
Halil Necati
Posts: 618
Joined: 02 Nov 2007, 19:54

Dersimiz ‘Dersim’

Post by Halil Necati »

Dersimiz ‘Dersim’…

Bilenler bilir, eskiden şimdiki gibi elektronik aletler yoktu. Mesela 60'lı ve 70'li yıllarda müzik merakı olanlar 'pikap' alırlardı.

Meraklılarının bitpazarlarında bulabileceği bu aletlerde, iki tarafında birer şarkı bulunan 45'lik ya da toplam 10 civarında şarkı bulunan 70'lik (long play) plaklar 'çalınır' ve böylelikle müzik dinlenirdi.

70'li yıllarda Hollanda'da çalışan Amcalarımdan birisinin getirdiği pikapta, var olan plakları 'çalar' ve zamanın meşhur türkücülerinden birisinin söylediği bir türküyü de dinlerdik zaman zaman...

Türkünün adı Yansın Hozat'tı ve Almanya'da doldurulduğu anlaşılan plaktaki türkünün sözlerini, gayri ihtiyari ezberlemiştim.

Küçüklüğümden itibaren zaman zaman mırıldandığım türkü sözlerinin bir bölümü şöyleydi:

"Hozatın önünden çift ırmak akar

Kesilmiş kelleler insana bakar.

Yansın hozat yansın,

Hozatın gençleri intikam alsın."

Yıllar sonra, Dersim'le alakalı bazı şeyler okuyup, orada neler olup bittiğini öğrenince, türkünün ne demek istediğini nihayet anlamıştım.

90'lı yılların sonunda, bir televizyon programı sırasında biraraya geldiğimizde, türküyü plağa okuyan ismin o eserini hatırlamıyor ya da hatırlamak istemiyor oluşu da, ilgimi çekmişti.

Benim, ne olduğunu bilmeden yıllarca kendi kendime mırıldandığım ve neyi kastettiğini ancak yıllar sonra anladığım o sözler, kolaylıkla arkasında durulabilecek gibi değildi çünkü.

Yıllar yılı, bir yönüyle ilgili oldukları için zaten bilen ve bunun dışında da özellikle merak edenlerin haberdar olduğu Dersim konusu, CHP Milletvekili Onur Öymen'in sarfettiği bazı sözler sonrası, Türkiye'nin gündemine gelmiş oldu.

Belki dil sürçmesi idi; belki maksadını aşan sözlerdi veya belki de Emekli büyükelçi olan Öymen, hakikaten içinden geçenleri söyledi...

Ama onun Dersim'le alakalı sözlerinin başlattığı tartışma, Türkiye'de yaşamakta olan insanların çoğunun bilmediği, bilenlerin ise pek konuşmak istemediği Dersim konusunu gündeme getirdi.

Konuşulmasından bile ürkülen konu, çok uzak olmayan bir tarihte, sebep ne olursa olsun, kadın-çocuk demeden çok sayıda insanın öldürülmesiyle ilgili bir konu.

Onur Öymen'in sarfettiği sözlerin ve özellikle de takındığı tavrın, konunun tarafı olanları ve neler olup bittiğini bilenleri, ciddi şekilde rahatsız ettiği açık.

Öymen'in konuşması ve tavrından rahatsızlık duyanların tepkileri sürerken; sözkonusu konuşmayı alkışlayanlar arasında bulunan ve kendisi de Dersimli olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun, bir ara Öymen'i istifaya davet edip sonra hizaya girmesi, meselenin bir başka ilgi çekici tarafı.

Esas ilginçlik ise Dersim meselesini takip ettikleri ve edecekleri açık olan çevrelerin metodlarında.

Bir kesimin temsilcisi oldukları iddiasıyla meydana çıkmış birilerinin, bu kesimin uğradığı zulüm ve haksızlıkları dile getirirken, başka bir kesime yönelik baskı taleplerini de ısrarla dillendiriyor olmaları, stratejik bir taktik midir, yoksa zaten esas hedefleri bu husus mudur?..

Dersim'de olup bitenlerden sorumlu olan zihniyetin yanında imiş gibi davranıp, aralarına da hulul ederek, onları mümkün olduğu kadar ülke çoğunluğu aleyhinde yönlendirmeye çalışmanın yanında; provokasyon kokan olayları ve bu arada özellikle Sivas'ı sloganlaştırmak ama Başbağlar'ın adını bile anmamak, samimiyet testi gerektiren bir durum.

Şimdiki dersimiz Dersim...

Dersim konusu konuşuldukça, Öymen olayında olduğu gibi ezberler bozulacak ve sureta haktan yana imiş gibi davrananların gerçek yüzleri de, ortaya çıkacak...

Milli Gazete
Ekrem KIZILTAŞ

http://www.vakithaber.com/artikel.php?artikel_id=1547
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: Dersimiz ‘Dersim’

Post by asım »

CHP ve Alevilerdeki "Yetim Hilmi sendromu"

CHP, eski model Ford kamyon gibi! Mübarek koca bir alamet. Direksiyonu sağdan sola dönmez. Motor sık sık su kaynatır, karbüratör pislik dolu. Yıllardır çalışıyor ama hep 'dış destekle'. "Abi şuna bir el atalım" muhabbeti. Ama bu sefer rot balans dağıttı! Fren tutmadı! 'Küçük Onur' gitti, her daim kendisine el veren Alevilerin beklediği durağa daldı. 'Küçük Onur' diyorum. Çünkü CHP tarihinde 'Onur'un büyükleri de vardır. Ve çoktur. Mesela 'jandarma' lakaplı Recep Peker: "Ulus vücudunun derisini kaplayan çeşitli hastalıklarla mücadeleye mecbur olduk. Bu hastalıklar o kadar işlemiş ki, kazımakla bitmiyor... Bereket versin ki... Tek bir şey, Türk kanı, bütün bu gürültüler içinde temiz kalmıştı" (İnkilap Dersleri) Mesela Mahmut Esat Bozkurt. "Hislerimi saklamayacağım. Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler..." (Cumhuriyet, 19 Eylül 1930) Yani Onur Öymen'inki bir dil sürçmesi değil. Bir 'samimiyet buhranı.' Matruşka gibi değil mi? Açıyorsun Peker çıkıyor. Açıyorsun Bozkurt; açıyorsun 'Küçük Onur' çıkıyor. "Açık açık faşizm!'

'GÖNÜLLÜ KULLUK'

CHP'nin durumu bu. Ya Aleviler'in hal-i pür melali? Ben çocukken mahallede "Hırt Cemal"le kankası 'Yetim Hilmi" vardı. Cemal harbi hırttı. Hilmi'den büyüktü. "Kanka" idiler ama Cemal onu hep döverdi. Arada sırada da mahallenin diğer 'kötülerine' karşı korur gibi yapardı. Alevilerle, CHP'nin ilişkisi de biraz böyle. Yani 'Yetim Hilmi sendromu!'. Aleviler gerçekten bu toplumun yetimidir. Kürtler gibi. Azınlıklar gibi. Dindarlar gibi. Solcular gibi yetimdirler. Devlet nezdinde makbul değildirler. "Kızılbaş"tırlar... "İsyancıdırlar"... "Potansiyel komünisttirler." Hep ezilmişlerdir. Hakir görülmüşlerdir. Mağdur olmuşlardır. Ama korkarlar: "Sopayı devletten yiyip, şeriatçılardan", "Sünnilerden" korkarlar. 'Yetim Hilmi'nin mahallenin diğer 'kötülerinden' korkması gibi korkarlar. Korktukça Hırt Cemal'lere sığınırlar. "Hırt Cemal"ler de bu korkuyu körükler. Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta... Sosyalist solun, Aleviler üstünde etkili olduğu 70'li yılları saymazsak bu "gönüllü kulluk" hep sürdü.

-Cemevlerinde ibadetlerin neden gizli yapıldığını sorgulamadan. Devletin dininin Hanefi-Sünni mezhebine göre düzenlendiğini düşünmeden.
-Dersim'i hatırlamadan;
-Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi Mahallesi'ndeki derin devleti görmeden. Çünkü sistem tüm 'yetimleri' birbirine karşı kullanmayı çok iyi başardı. Tüm yetimler birbirinden korktu. Alevi olduğu için ezilen, başörtüsü için ezilene sessiz kaldı. Başörtüsü için ezilen, Alevi'nin ezilmişliğine.
Artık 'Kral çıplak'. Onur Öymen'in itirafı bu körleşmeye karşı bir işaret fişeği olabilir. Tüm 'yetimler' birleşin...


Meslektaşımız Ömer Lütfi Mete'ye rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Öymen'le Kılıçdaroğlu arasındaki üç benzerlik :

-İkisi de terse düştü. Onur Öymen samimiyet buhranı sonucu gerçekleri 'faaş' etti. Baykal'ın ipine tutunarak kurtulmaya çalışıyor. İtibar sıfır. Hesap uzmanı olan Kılıçdaroğlu da yanlış hesap yaptı. Tuncelili olduğu için hislerine hâkim olamadı ve Öymen'in istifasını istedi. Baykal'dan yüz bulamayınca 180 derece tornistan. İtibar sıfır.

-Biri devletin 'dış kulvarında' (Dışişleri) diğeri 'iç kulvarında' (Maliye) yetişti. Yani ikisi de 'devlet terbiyesi' aldı.

-Bakmayın siz birinin "monşer" diğerinin "halk tipi" olmasına. İkisi de tabandan gelme değil. İkisi de 'kontenjan vekili'. Biri 'Ergenekon', diğeri Alevi kontenjanı.

http://www.hurhaber.com/author_article_ ... hp?id=3015
22 Kasım 2009 Metin SEVER - [email protected]
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
Post Reply

Return to “Köşe Yazıları”