Yusuf Coşkun Benefşe: 'Metafizik Sırlar ile Başarılı Oldum'

Hat, tezhib, ebru, vs.

Moderator: VYZ

Post Reply
User avatar
Yusuf Esad
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Posts: 361
Joined: 29 Jun 2007, 17:08
Kan Grubu: B (+)
Location: İmtihan Dünyası

Yusuf Coşkun Benefşe: 'Metafizik Sırlar ile Başarılı Oldum'

Post by Yusuf Esad »

[align=justify]Hattat Yusuf Coşkun Benefşe Viyana'da seramik üzerine ihtisas yapan ve bu bilgisini hatla birleştiren bir hattat. Eserlerini yaparken kendine ait özel dualar okuyor. Sanatçıya göre bu işin bazı 'sırlı kuralları' var. Sanatçı 'Metafizik Sırlar' diye tabir ettiği bu 'sırları' uygulayarak başarıyı yakaladığını söylüyor.

[align=center]Image[/align]

Hat sanatına nasıl başladınız ilginiz var mı idi Bu sanata

Öğrenciliğim döneminde hat'a karşı bir sevgim vardı.O dönemde gittiğim dükkanda bir hata devamlı bakar idim. Sonunda mağaza sahibi dayanamadı ve al bu hatı sen bunu çok sevdin diyerek bana vermişti. Tabii ilahi bir sistem var bu sistem ile birlikte siz de ilerliyorsunuz. Bir müddet sonra Necmettin Okyay hoca'dan hat dersleri almaya başladım. Hocam bana 'Sen bu işi bırakma mezarda sana bunlar sevap sağlayacak' derdi. Rahmetli hocam her eserim bitince rüyama girer ve tebessüm eder bana.

Dünyada seramiği hata uygulayan ilk sanatçısınız.

Evet bu teknik ilk defa benimle oldu. 20 sene seramik ile uğraştım ve Hat'ı seramikte bozmadan fırından çıkartma şansım oldu. O da yılların deneyimleri ile oldu. Eski Hattatların eserlerini inceleye inceleye kendimi geliştirdim. Baktığım bütün Hattatlar hep aynı işi yapıyorlardı, ben de seramik ile bu işi yaptım. Bir de Allah dostları evliyaların isimlerini yazdığım için onların da manevi yardımları ile bu eserler meydana geliyor. Artı iyi niyeti hiçbir zaman elden bırakmadım.

Bu iş için manevi duyguların da güçlü olması gerekiyor galiba?

Evet başta o. Metafizik boyutu çok önemli. Mesela seramiklerde 1 tane Mevlana eseri yaptım. Bunlardan birisi Mevlana Türbesi'nde duruyor. Dünyada bir benzeri yoktur. Bu eseri yaparken çok ihtar etti arkadaşlar; bu seramik fırında parçalanır, emeklerin heba olur diye. Ama rahmetli ustalarımın gayreti ile yaptım. Seramik fırınına giren birçok eser sıcaktan patlarken, ben onlara dedim ki: "Ben Allah dostlarına güveniyorum bir şey olmaz!" Hayatımda en mutlu olduğum anlardan birisidir bu an. Bu tür eserlerin içinde küçük bir hava kalsa hemen patlıyor.Çok itinalı bir iş. İkinci rekor; Hz. Mevlana'yı sonsuzluğa kazıyan mürşidi hocası Hz. Tebrizi'yi 115x70 ebadındaki Topkapı Sarayındaki eser. Bu eseri ünlü seramikçilerin yetiştirdiği Küçüksu'da merhum çömlekli Hasan Usta'nın atölyesinde gerçekleştirdim

Image

Yanınızda hiç asistan göremiyorum, neden?

Evet ben meslekte 40 yılımı doldurmama rağmen, hiçbir asistan kullanmadım. Çünkü bazı inandığım ilkeler var yapmakla yükümlü olduğum. Karşımdaki kişi bunları yapar mı yapmaz mı endişesi içinde olduğum için, çamuru dahi kendim yoğururum. Artı çamuru yoğururken içine zemzem suyu koyuyorum. Bunun yanında bir sürü sırlarım var onları uyguluyorum. Artı hiçbir işimi abdestsiz yapmıyorum. Karşımdaki kişi abdest alır mı almaz mı bilmiyorum teklifte edemediğim için kendi işimi kendim görüyorum. Mürekkeplerim de aynı şekildedir. Her eserimi zemzem suyuna batırarak yaparım. Kağıtlarıma kadar her malzemeyi kendim yaparım. Tabi bunları sır misyonları bunlar. Manevi yardım alabilmeniz için bazen de bu sırları ithaf etmeniz söz konusu. Nazlı bir sanat dalı bu. Sanki ateşte açan bir gül gibidir seramik. Maliyeti de çok yüksektir.

Kaç senedir sanatla uğraşıyorsunuz? Ne gibi işlerle uğraştınız?

17 yaşında Mustafa Gündüzman'ın merhum ünlü ebruzen kadim dostumun dükkanında hocamla tanıştım, hata başladım. 30 sene iç mimarlık, dekorasyon ve seramikle hayatımı kazandım. Bir gün manevi işaretle tekrar Hat'a döndüm. Ve bugünkü yerlere geldik.

Sizden önce bu sanatı yapan yok mu?

Hayır benden önce bu sanatı yapan tek kişi yok. Seramik ile Hat sanatını uygulayan tek kişi benim. Sanatçılar içinde ekol olmak için böyle bir olay yapmadım. Hayatın akışı beni bu duruma getirdi. Allah'tan istediğiniz zaman Allah sizin yolunuzu açıyor. Ben çok paylaşmayı seven birisiyim.Başarılı olmuş her kişiyi ufak hediyelerle ödüllendirerek, mail atarak veya ulaşarak tebrik ederim. Çoğu kişi de bu durum karşısında şaşırır, çünkü kimse onlara şimdiye kadar teşekkür dahi etmemiş. Teşekkür kavramını maalesef bu toplum unutmuş. Bunun yanında hediye gönderirim. Karşılık da beklemediğim için bunu hep yapmaya gayret ediyorum. Beşerden değil, Allah'tan bekliyorum ben karşılığını. Ben de sanat hayatımda hayal etmediğim yerlere geldim. Mesela Mescidi Aksa'ya devlet töreni ile asılacak bir eserim var.Hat sanatında bir benzeri yok. Bölgenin sükunete ermesini bekliyoruz. İnşa Allâh barışa vesile olur. Daha sonra eserim Mescidi-Aksa'ya gidip asılacak. Onu da astıktan sonra çok mutlu olacağım, zaten manada asılı. Ama çok arzu ettiğim tek arzum var ki, aklıma gelince içim cız ediyor. Peygamber Efendimizin türbesine bir eserimin girmesi, girmezse gözüm açık gider.

Image

Eserlerinize başlarken nasıl başlıyorsunuz?

Metafizik boyutu çok önemli. Bana yurtdışında da bu soruyu sordukları vakit şöyle cevap veriyorum. Bütün tekniği zorluyorum. Ama eserinizi ateşe teslim ettiğiniz anda sizin ukdenizden çıkıyor iş. Ateşin emrine giriyor. Ateş de Allah'ın emrinde olduğu için Ateş de eseri bozmuyor. Metafizik boyutu ile bunu izah ediyorum. Çünkü bunun başka türlü bir izahı yok. Eser ateşin içine girdiği vakit siz orada acizleşiyorsunuz, yapacağınız hiçbir şey yok. Bu cevabı verince herkes şok oluyor tabii. Allah'ın büyüklüğü işte! Çünkü evliyaların isimlerini yazıyorum. Ayet ve hadisler yazıyorum, onların manevi güçleri oluyor. Allah'a sığınıp Allah'tan istediğiniz vakit Allah çok cömert ve veriyor istediklerinizi.

Peki mesleki olarak bir hastalığınız var mı?

Evet 40 yıl çalıştıktan sonra hep eğilmekten boyun fıtığı oldum. Romatizma oldum, günde 18 saat çalıştığım günler olmuştur. Ameliyat olma şansım da olmadığı için ağrı kesiciler alarak işlerime devam ediyorum. 1 senedir tedavi görmekteyim, o yüzden işlerim de aksadı yavaş yavaş iş yapıyorum. Ben çok ıstırap çeksem de, şikayetçi değilim, bunun ayrı bir manevi zevki var.

Peki Türkiye'de mi daha çok müşterisi var bu işin, yoksa yurtdışında mı?

Maalesef sanat değerleri değişti. Değerler ters döndü, Türkiye'de bu işe çok fazla ilgi yok. Yurtdışındaki müşterilerimiz olmasa bu işi yapmak olanaksız. Türkiye'deki zenginlerin idrakleri maalesef cami ile şadırvan arasına sıkışıp kalmış. Bu kültürden de mahrum oldukları için desteklenmiyor. Bizden sonraki kişilerin müşteri bulmaları daha da zorlaşacak. Bu meslek gittikçe destekten yoksun bir hale geliyor. Bu olay beni çok üzüyor. Mesleğe girmek istiyorlar ama para kazanamadıkları için kimse girmek istemiyor. Günde en azından 3 saat bir yazı için çalışılması gerekiyor. Bir Hattat 15 senede yetişir.

Image

Hattatlara gerekli önem niçin verilmiyor?

Bu tamamı ile televole kültürünün ve insanların tekamülü engelleniyor. Bu işler için devletin ve işadamlarının desteği olmasa sanat hak ettiği yere gelemez. Eserler ilgi ve alâka görmeyince yeni eserler ortaya çıkmıyor. Futbola + televoleye verilen performans sanata verilmezse gelecek günlerimiz parlak değil!

Peki bu sanata girdiğinize pişman mısınız?

Hayır pişman değilim. Çok büyük para kazanmak amacı ile bu mesleğe girmedim. Allah rızasını kazanmak için bu mesleğe adım attım. Benim bütün hedefim hat sanatında Allah rızasını kazanmak olduğu için böyle oldum. Bu hedefimden taviz vermediğim için ekol olup orijinal eserler ortaya çıkardım. Amacınız Allah'ın rızasını kazanmak ise, size mutlaka farklı kapılar açılıyor. Şükran ifadesi olarak üç çok önemli eserimi müzeye armağan ettim. Bende hayal etmediğim yerlere geldim. Allah lütfû budur.

Hattat olabilmek için kişide ne gibi meziyetler olmalı?

Bir kere maddi gücü iyi olacak. Ekonomik savaşlar veriyorsa sanatında başarılı olamaz. İçinde Allah rızasını önemsemeli. Çok beklentisi olmayacak. Allah rızasını düşünüyorsa, inanan birisi olmalı. Çünkü hep uğraştığı Allah kelâmı olacak.Bir daha dünyaya gelsem hattat olarak gelmek isterim. Ama bu devirde değil, Kanuni devri, Mimar Sinan'la çalışmak isterim. Öyle bir sanat dalı ki, insana tadını tattırdı mı, acımasızca kendine esir ediyor. Hizmet ettiriyor. Ölen tüm Hattatlar bu yazıya doymadan fâni olmuşlardır.

Şimdi talebe yetiştiriyormuşsunuz?

Benim 5 tane talebem var. Fazla talebe ile uğraşamıyorum. Vakit ve sağlık sebeplerinden dolayı. Bir de talebe zaman geçtikçe şartlar zorlamaya başlıyor ve bırakıyor. Sabırlı olmak gerekiyor bu işte. Çoğu da bu kültürün özüne inmek için uğraşıyor. Para kazanmak amacı ile gelenler zaten bir müddet sonra işi bırakıyorlar. Bu hususta seçici oluyorum. 5 senedir devam edenler var. Yazıyı becerememişse moral verir ve hediye veririm. Bütün sanatlarda öğretilirken para alınırken bizim sanatımızda öğrenciden asla para alınmaz. Özelliği budur. Çünkü bir sanatçı bizim camiada esere ismini atarken hem kendi ismini hem de hocasının ismini imza olarak atar, bu bir gelenektir. Hattat arkadaşlarımızın yetiştirdiği çok kabiliyetli genç hattatlar yetişiyor, onlara gereken ilgi verilmezse, sanatlarına küsmelerinden endişeliyim. Bunun da manevi sorumluluğu ağır olur.

Eski hattatlar mesleği nasıl yapıyormuş?

Bu tamamı ile Osmanlı döneminde Osmanlının büyüklüğü ve Allah rızasını yakalamak için bir uğraş olmuş. Bakıyorum mesela eski eserlere derviş olan hattatların eserlerinde ayrı bir güzellik bulunuyor. Hattatlar ihlasları nispetinde muteberdirler.

Bu iş için derviş mi olmak gerekiyor?

Tabii çağımızda derviş olmak çok zor. Ama derviş ruhlu olmayı yakalama gayreti bile olsa, o da kâfidir. Bu devirde derviş olmak çok zor. Herkes birbirini eleştirmek yerine birbirine destek olsa, daha farklı gelişme olur. Kimse mükemmel değil. İnsani değerlerimiz olan, vefa yok oldu. Birbirlerine teşekkür etmeyi dahi bilmiyor. Bu duygularımızı kaybetmemek gerek. Şimdi eski hattatlardan Hulusi Efendi Osmanlı'nın son Hattatı. Harf inkılabı olduğu için mesleğe küsüyor. Ve Türbe bekçiliği yaparak hayatını kazanıyor, kahrediyor bu durum kendini ve felç oluyor. Beni bu durum çok etkilemiştir kendini aştığı için. Zirvedeki insanları kıskanmadığı için hep faydalı olmaya çalışmış. Böyle değerli Hattatımızın kabri kayıp, bizim yüz ayıbımız. Çok aradım kabrini yaptırmak için maalesef bulamadım. Bu derviş evliya ruhlu hattatımızın eserlerinden meşklerinden çok istifade ettim. Zirâ onlar vefat ediyorlar, ama eserleri bizlere hocalıkları devam ediyor.

Hattatların hiç derneği yok, neden?

Evet hayvanları koruma dernekleri bolca varken, Hattatları koruma derneği hiç yok. Çünkü bizim birbirimizi sevmemizden ve saygı duymamızdan kaynaklanıyor. Birbirimizi taşıyamıyoruz. Biraraya gelemiyoruz. Derviş olamadığımız için bu durumdayız. Benim amacım 40 senedir Hz. Mevlana'nın dervişi olabilmek. İnşallah bir gün derviş oluruz. Ben bir Hat'a baktığım vakit, Hattaki halim selimliği ve güzelliği bu hattat mutlaka derviştir diyorum. Asalet, uyum ve muhlislik eserlere yansıyor. Hülasa sanatkârın iç dünyası eserlerine yansıyor.

Her Hattatın kendine göre bir sırrı var mı?

Evet vardır mutlaka. Benimki hep maneviyattır. Ben bir gün çok yorgun bir vaziyetteyken abdest almaya üşenmiştim yazıyı da bitirmiştim artık son kontrolleri yaparken mürekkep şişesine sanki gizli bir güç geldi vurdu. Ve mürekkep aylarca uğraştığım hattın üzerine devrildi. Tansiyonum çıktı, soğuk suyun altına başımı tuttular, kıl payı felçten kurtuldum. Ve ben o anda komaya girdim adeta. Eserim gitti ve telafi etmem de mümkün değil. O anda gözlerim yaşardı. Sonradan hatamı anladım. Abdest almadığım için bu iş başıma gelmişti. Bu bana manevi bir ikaz idi. Çünkü bu tür işlerde oyunlar kuralları ile uygulanır. Hattın da bu tip kuralları vardı. Ben çalışırken telefonu bile kapatırım. Konsantrem bozulmasın diye. Çünkü ben ibadet yapar gibi çalışıyorum.

Image

Şimdiki üzerinde çalıştığınız eserlerinizin de bir hikâyesi var galiba?

Evet. Uzun zamandır çalışmıyordum boynumdan rahatsız olduğum için. Hz. Şemzi Tebrizi (ks) bir eser yapmayı düşünüyordum. Fakat bir gün mana aleminde Hz. Mevlana "–Evladım hocamı yaz dedi." bu emirle uyanıp hemen işe başladım. Aradan bir hafta geçti. Yeni Müslüman olmuş bir Hollandalı bana böyle bir eser istediğini söyleyip sipariş verdi. Ben de bana gelen manevi ikazdan bahsedince bu esere başladık. Doktorların ikazlarına rağmen, bu eseri seb-i aruza yetiştireceğiz inşallah. Sanki ilk defa bir eser yapar gibi heyecanlıyım. Hem Hz.Mevlana emrini yerine getiriyorum. Onun himmetleri ile başarılı olacağım. Bu esere bir rüya ile başladım. İki ayda bitireceğim eseri sağlık nedenleri dolayısıyla 1 senede gerçekleşiyor. İlaç ve doktor kontrolünde çalışıyorum.

Şimdiye kadar nerelerde eserleriniz var?

Topkapı Sarayı, Eyüp Sultan Türbesi, Türk Hat Vakıf Eserleri Müzesi, Hırkai Şerif Camii, Mevlana, Şemsi Tebrizi Türbesi, Irak Abdülkadir Geylani, Kazakistan Ahmed Yesevi Türbesi, Japon Sanat Galerisi özel kolleksiyonlar ve bir de Kudüs Mescid-i Aksa'ya gidecek bir eserim var.

Bugünkü başarınızı neye borçlusunuz?

Muhalefet olmasa idi başarılı olamazdım. Ben bana muhalefet yapanlara buradan teşekkür ediyorum. Bu eserleri üretmemde itici güç olan muhalefet gerçekten önemli bir sanatçı için. Onlara bol bol dua ediyorum. Ben saldırmalara karşı prim vermiyorum. Çünkü bu meslekteki hocam bana; "Sen başarılı oldukça sana saldıracaklar. Kavganın lezzeti mukabeledir. Sakın mukabele etme" derdi. Ve hiç arkana bakma hep önüne bak derlerdi. Ben muhalefet edenlere daha başarılı eser vererek cevap veriyorum. Tabiî güneş üflemekle sönmüyor. Bağrında güneşi olan, ne yapar ne eder bir yerlere gelir.

Hat sanatına para yatıranlar çok mu?

Bir dönem çok fazla Hat alan kişiler vardı. Moda olmuştu. Ama şu an için böyle bir olay söz konusu değil. Bir de bu bir kültür ile alâkalı. Osmanlı padişahları bu kültüre sahip olmasa ve sanatçı ruhlu olmasa idi, bugün Mimar Sinan yer bulamazdı. Padişahlar sanatçıya çok fazla önem vermişler. Tedbili kıyafet giyerek sanatçıyı yakından tanıyarak himayelerine almışlar. Ama sanatçı maddiden ziyade takdir edilmek ister. Şu anda günümüzde bu olay yok. Güzel bir eseri ifade etmek gerek. İnsanı insan yapan teşekkür etmektir. Kula şükretmeyen Allah'a teşekkür etmez diye bir hadis var. Bizler maalesef teşekkür ve vefayı unuttuk. Evinize astığınız bir hat eserin hem maddi hem de manevi bir getirisi bulunmaktadır. İnançlı bir eser eve asıldığı vakit, bu eser buraya manevi bir güç de vermektedir. Koruyuculuk unsuru vardır. Yabancılar ise estetik olsun diye asıyor. Bilmiyor onun manevi getirisini.

Son zamanlarda birçok kimse Arapça olduğu için hatlarını gizlemeye başlamışlar.

Maalesef yurtdışında yaşayan bazı kişi aldıkları hatlarını terör olaylarından sonra tepki almayalım diye hep indirmişler. Aklı selim kültürlü kişiler indirmezler. Halbuki birçok yanlış, hat sanatı bir evrensel sanattır. Bunu din ile bağdaştırmak çok yanlıştır.

Benefşe ismi nereden geliyor?

Bizim geçmişimiz 93 harbinde Buhara'dan gelmişiz. Bitlis'e, oradan İstanbul'a yerleşmişler. Menefşegillerden demektir anlamı. Menekşeyi ben daha sonra sembol haline aldım. Menekşe çok güzel bir çiçek olmasına rağmen, boynu eğiktir. Tasavvufta dervişler, menekşelere benzediği için üzerinde dururlar. Osmanlıcası Benefşe, Türkçesi ise menekşedir. Ben de onu simge olarak kullandık. Bana da çok uğur getirdi. Almanca, Fransızca, Rumca bilgim sayesinde yurtdışında sanatımı tanıtma imkânı buluyorum.

Bir eserinizde Pakistan depremi için müzayede çıkardınız?

Evet. İnsanlık açısından Pakistan depremi beni çok etkiledi. Pakistanlıların bize göstermiş olduğu hassasiyet beni çok etkilemiştir. Ben, Pakistan'a maddi yardım yapamıyorum. Onun yerine Müzebihe Hülya Altın Hanım'la birlikte yapmış olduğum müzelik devasa eseri satıp eserin parasını Pakistan'a yardım yapma kararı aldım. Bu şekilde bir katkım olur diye düşünüyorum. Nasıl zenginler servetlerinin zekâtlarını vermekle yükümlülerse, sanatkârlar da sanatlarının zekatını vermekle hükümlüdürler. Bu anlamlı olayla diğer sanatçıların hizmette önünü açtık.

Hattatların idolü kimdir?

Gelmiş geçmiş tüm kudretli hattatlar idolümüz ve hocalarımızdır. Beni son derin efsane ismi merhum hattat Halim Özyazıcı etkilemiştir. Bu dâhi sanatkâr hocasının kıskançlığına uğrmaış, bu haketmediği tepki "Gayretullah"a dokunmuş olacak ki, icazeti olmadığı halde Allâh lütfû ile kendi kendini yetiştirerek dâhi sanatkârlığa erişmiştir.

6 yazıyı mükemmele yakın yazmış, Hülasa-i Hattat olabilmek için Halim Özyazıcı gibi olabilmektir.

Sanatın asıl fonksiyonu sizce nedir?

Allah'ı bildirmek, Allah'ın esmasını ve Allah'ın esmasındaki estetiği yansıtmak olduğunu düşünüyorum. Bir ülkede sanatçılar bu estetiği yansıtamıyorsa, ciddi bir sıkıntı vardır.

Goethe'yi anlayabilmek için mutlaka Kur'an-ı Kerim'i bilmek, Hz. Peygamber'i iyi tanımak gerekmektedir. Mozart'ı anlayabilmek için, Mehter marşını içselleştirebilmek, Mehter marşının arkasındaki makamları tanıyabilmek gereklidir. Dolayısıyla biz kendi kültürümüzü besteleyen damarları kopartmakla, dünya kültüründen de koptuk.

Size Eyüp Sultan Hz.lerinin nazlısı diyorlar?

Evet nazlısıyım. Hamdolsun herkes bu yüce insanın nazlısı olur. Yeter ki özlü yaklaşalım. Bu yüce insandan başka göz yaşımı kimseye göstermedim. O da ruhumun çölünü yeşertti. Çok sıkıldığım zamanlar olursa veya bir esere başlayıp çaresiz kalıyorsam, gece saat 03:00'de arabama atlar, manevi huzuruna giderim. Benim için sessiz sakin bir liman gibidir. O mübarek insanın himmetiyle 4 eserim türbeye girdi.

HATTAT NE DEMEKTİR ?

Hat sanatıyla uğraşan kişiye "güzel yazı yazan sanatçı" anlamına gelen "hattat" adı verilmekte. Hattatlar yüzyıllar boyu usta-çırak ilişkisi içinde yetiştikleri için her hattat ile bir meşk, (ders aldığı kişi) oluyor.Başlangıçta alıştırma niteliğinde çalışmalara dayanan ve "meşk" adı verilen bu dersler ile tek tek harflerin yazılışının öğreniliyor ardından. harflerin birleşme biçimleriyle, sözcüklerin ve tümcelerin yazılış tarzlarının öğrenilmesiyle gecen uzun bir süreç başlıyor.Ortalama üç, beş yıl kadar süren bu eğitimin sonunda hattat adayının iki ya da üç hattatın önünde yazı yazarak bir çeşit sınava girmesi ile sonuçlanıyor. Hattatlar bu yazıyı beğenirlerse altına imzalarını koyuyorlar. Buna, başarı ya da izin belgesi anlamına gelen "icazetname" adı veriliyor. İcazetname almamış kişi hattat sayılmıyor. dolayısıyla yazdığı bir yazının altına adını koyamıyor.Türk hat sanatının kurucusu sayılan Şeyh Hamdullah olmasına rağmen ona en olgun biçimini Hafız Osman kazandırmış Bu tarihten sonra yetişen hattatların hepsi Hafız Osman'ı izlemişlerdir.Her yetişen hattat'ın kalemini üstatların mezarlarına bırakmaları bir hattatlık geleneği.[/align]

Kaynak: NetPANO


YuSUfÎ Es'ad
"Aşıkların tüm sırları aşîkardır." Rumî
User avatar
nisanur
Posts: 518
Joined: 13 Nov 2007, 18:10

Re: Yusuf Coşkun Benefşe: 'Metafizik Sırlar ile Başarılı Oldum'

Post by nisanur »

Maşallah hat sanatı devam isteyen bir sanat buna ilgi duyanların devam etmemesi halinde ellerinin bozulduğunu söyluyorlar ,bizimde erbu hocamızdan duymuştum bir ebruzen vardı evi yanarken boyalrını kurtarmak için eve girmiş ve orda yanmıştı,bu tür sanatların gercekten cok zorlukları var ,insan bu tür sanatlarla uğraştığı zaman ancak kiymedini zorluklarını anlıyor .
Dinle neyden duy neler söyler sana
Sızlanır hep ayrılıklardan yana
Kestiler sazlık içinden der beni
Dinler ağlar hem kadın hem er beni...
maneviyat

Re: Yusuf Coşkun Benefşe: 'Metafizik Sırlar ile Başarılı Oldum'

Post by maneviyat »

Allah'ın verdiği bir kabiliyet ve istek.Onların içlerinde ki sevgi, istek ve devamlılık olmasa kabiliyette olsa başarılı olacaklarını sanmıyorum.Mesela benim hiç ilgim yoktur hat sanatına, ilgim yoktur derken yani takip ederim severim ama kendim hiç denemek, yapmak istemem.
Last edited by maneviyat on 16 Aug 2009, 02:05, edited 1 time in total.
Leyla Hanne
Posts: 1395
Joined: 22 Nov 2007, 21:24

Re: Yusuf Coşkun Benefşe: 'Metafizik Sırlar ile Başarılı Oldum'

Post by Leyla Hanne »

Maşallah öncelikle, az buçuk uğramış biri olarak zor olduğunu biliyorum. Bir elif çekmek bile nelere beder ki böyle ustalaşmış insanlar var. Allah bizede nasip etsin diyelim. :)
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Yusuf Coşkun Benefşe: 'Metafizik Sırlar ile Başarılı Oldum'

Post by mehmetemin »

hat çabuk sonuç alınacak bir sanat değil.çok uzun yıllar ve uzun uğraşlar gerektiriyor.sebat istiyor.bende başlayıp bırakanlardanım.

giderken insan birden koca koca hatlar yazacağını zannederken devamlı küçük küçük elif be ler yazıyorduk .
Post Reply

Return to “Çeşitli Sanatlar”