Zikir Dersi

Başta hocaefendilerimiz olmak üzere büyük zatların tasavvuf tanımları, tasavvufun inceliğine dair yazılar, vs...
User avatar
Halil Necati
Posts: 618
Joined: 02 Nov 2007, 19:54

Zikir Dersi

Post by Halil Necati »

ZİKİR DERSİ


Beraber bir tevbe edelim:

Estağfirullàh... Estağfirullàh... Estağfirullàh... Estağfirullàh...

Estağfirullàhel azîm, el kerîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûme ve etûbü ileyh... Ve es'elühüt tevbete vel mağfirete vel hidâyete lenâ innehû hüvet tevvâbür rahîm... Tevbete abdin zâlimin linefsihî lâ yemlikü linefsihî mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ...

Allàhümme ente rabbî... Lâ ilâhe illâ ente halaktenî... Ve ene abdike ve ene alâ ahdike ve va'dik... Mesteta'tü ezü bike min şerri mâ sana'tü ebûuleke bini'metike aleyye ve ebûu bizenbî fağfirlî zünûbî feinnehû lâ yağfiruz zünûbe illâ ent...


Bu Peygamber-i Zîşânımız SAS'in duasıdır, seyyidül istiğfardır, hadis-i şeriftendir. Mübarek ramazan ayındayız, Allah'ın mübarek bir mekânı olan camisindeyiz. Mübarek bir vakitte yaptığımız bu güzel duayı, Rabbimiz lütfuyla, keremiyle, Mucîbüd deavât ismi hürmetine kabul eylesin... Bizim günahlarımızı bağışlasın... Defter-i a'mâlimizi pak eylesin... Bundan sonraki ömürlerimizde günahlara, haramlara bulaşmadan, sevdiği bir kul olarak yaşamayı nasib eylesin...

Tevbe etmek lâzımdır ve iyidir. Tevbe edenleri Allah sever. Tevbe sözle, "Tevbe yâ Rabbi!" demlek değildir; hâlini hak yola döndürmektir. Tevbenin hakîkati nedir?.. Sözü söylemek değil, halini değiştirmektir. Dönüş yapmaktır yâni... Aslında Arapçada da tâbe-yetûbü, dönmek demektir. Kişi dönüş yapınca, tâib olunca, yâni günahtan dönen bir kişi olunca, Allah daha çok döner. Tevvâbdır yâni, mübalağa sîgasıyla... Allah da ona teveccüh eder. Kul yanlış yoldan Allah'ın yoluna dönünce, Allah da kuluna teveccüh eder. Tevbenin asıl kelime mânâsı ve mantığı mantalitesi, özü esası budur.

Onun için, tevbenizi sadece sözle yapılan bir tevbe etmeyin, hakîkî bir tevbe eyleyin! Hak tevbe olsun, haliniz hakka dönsün, her şeyinizle Cenâb-ı Hakk'ın yoluna girmeyi azmedin, isteyin!..


Allah tevbe edenleri sever ama, tevbe deyince her şey silinmez. Silinmeyen şeyler nedir?.. Kul hakları silinmez. Üzerinizde birisinin malı mülkü, hakkı varsa, "Tevbe ettim ben Maraş Ulu Camii'nde Es'ad Hoca ile beraber..." deseniz de olmaz. Ne olacak?.. Hakların sahiblerine haklar verilecek.

Mirasta haksız bölünme olmuşsa, yanlış alınma olmuşsa, birisinin malı mülkü sende kalmışsa, gasb olmuşsa, haksızlık olmuşsa, aldatma olmuşsa ne olacak?.. Hak sahibine verilecek. Mânevî haklar geçmişse, helâlleşilecek; "Beni affet!" denilecek, "Hakkını helâl et!" denilecek, "Helâl etmen için ne yapmak gerekiyorsa yapayım!" denilecek... Böylece gönlü alınacak, hak sahibi kalmayacak. Ahirette yakana yapışacak insan kalmayacak diye çalışacaksın; bu bir...

Sonra, kılınmamış namazlar varsa, tutulmamış oruçlar varsa, onlar da tevbe demekle silinmez. Borç borçtur, kalır. Ya vaktinde güzel güzel kılarsın namazları; ya aklın başına gelince sonradan ödersin namazları, oruçları; ya da bunu da yapmazsan, ahirette çok büyük cezalara çarpılarak ödersin. Ahirette ödemek çok büyük cezalı olacaktır. Onun için, namaz oruç borçlarını da ödemeye başlayın!..


Devamlı abdestli gezin! Peygamber SAS Efendimiz devamlı abdestli gezermiş, adet-i seniyyeleri öyle imiş. Hattâ abdest bozulan yerden suyun olduğu yere gelinceye kadar abdestsiz olmamak için, orada kumla teyemmüm abdesti alırmış, suyun yanına gelince normal abdestini tamamlarmış. Evliyâullah büyüklerimiz, mürşid-i kâmillerimiz de bu adeti sürdürmüşlerdir. Onun için, siz de bu adete mülâzemet eyleyin, devamlı abdestli gezin, hiç abdestsiz durmamağa dikkat edin!..


Sonra, her gün zikir vazifelerinizi yapın!.. Biliyorsunuz Kur'an-ı Kerim emrediyor, Peygamber SAS Efendimiz Kur'an-ı Kerim'in emrinin nasıl uygulanacağını öğretiyor. Meselâ, Kur'an-ı Kerim diyor ki: "Namaz kılın!.. Zekât verin!.." Ama, namazın nasıl kılınacağını Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesinden öğreniyoruz. Rükûsuyla, sücûduyla, Sübhâneke'siyle, tahiyyatıyla, selâmıyla, sehiv secdeleriyle ve sâiresiyle Peygamber Efendimiz'den öğreniyoruz. Devenin zekâtı nasıl, koyunun zekâtı nasıl, malın zekâtı nasıl, paranın zekâtı nasıl; Rasûlüllah'ın sünnetinden öğreniyoruz.

Bir de Allah-u Teâlâ Hazretleri Kur'an-ı Kerim'de buyuruyor ki:


(Yâ eyyühellezîne âmenüzkürullàhe zikren kesîrâ) "Ey iman edenler Allah'ı çokça zikredin!"

Hoca efendinin teravihte okuduğu sûrede:


(Vezkürisme rabbike bükreten ve esîlâ) "Sabah akşam Rabbinin ismini an!" diye emirler var... Bu emirlerin nasıl uygulanacağına dair Peygamber Efendimiz'in hadis-i şeriflerinde mâlûmat vardır; ben size onları nakledeyim... Böylece Kur'an-ı Kerim'in o emrini tutun, zikir vazifelerini yapın!..

Zikri herhangi bir saatte yapabilirsiniz. Mekruh zamanı yoktur. Sabah, öğlen, güneşin doğmasından sonra, zeval vaktinde, güneş batarken... her zaman zikir yapabilirsiniz.


Zikir yapmanın âdâbı şöyledir: Zikir yapacağınız zaman sakin, temiz, tenha bir yerde kıbleye doğru oturursunuz. Abdestli olursunuz. Aks-i teverrük oturma diye bir oturma vardır sahabe-i kirâmın oturması gibi, öyle oturursunuz. Gözlerinizi yumarsınız. Evvelâ 25 defa "Estağfirullah" diye istiğfar ederek, tevebe ederek başlarsınız. Sonra 1 Fâtiha, 3 İhlâs-ı Şerif okuyup, bunları Peygamber SAS Efendimiz'e ve silsile-i turuk-u aliyyemize mensub pirlerimizin, mürşidlerimizin ruhlarına hediye edin!.. O mübareklerin himmetlerini, teveccühlerini, sevgilerini kazanırsınız, faidesini görürsünüz.

Sonra gözünüz kapalı tefekkür eyleyin!.. Üç şeyi tefekkür edeceksiniz: Ölümü, mürşidi, Allah'ın huzurunda olduğunuzu... Ölümü düşünmeye râbıta-i mevt derler, mürşidi düşünmeye râbıta-i mürşid derler, Allah'ın huzurunda olduğunuzu düşünmeye râbıta-i huzur derler.


Ölümü düşünmeyi Peygamber SAS emrediyor hadis-i şeriflerinde... Sevabı çoktur, faidesi çoktur, kalbi cilâlar, insanın feyzi artar ve gafletten uyanması mümkün olur, nefsi ıslah olur. Onun için ölümü güzelce düşünün!..

Şöyle kendinizi yatakta yatıyor gibi göz önüne getirin... Son anlarınızmış diye düşünün... Azrâil AS geliyor karşınıza, sizde bir heyecan başlıyor... Göğsünüze çöküyor, canınızı almağa başlıyor... Bir telâş, bir ter, bir korku ve bir acı... İmdâd-ı ilâhî erişip, "Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlühü" diyorsunuz, öylece ruhunuzu teslim ediyorsunuz... Yıkıyorlar, kefenliyorlar, tabuta koyuyorlar, camiye getiriyorlar... Namazınızı kılıyorlar... Göz önüne getiriyorsunuz; işte cemaat tabutunuzu aldı götürüyor... İşte kabristana getirdiler, gömdüler... İmam talkın verdi... Cemaat dağıldı, gittiler...

Kabrin içinde melekle başbaşa kalıyorsunuz. Melek soruyor: "Rabbin kim, dinin ne, peygamberin kim, kitabın ne, kıblen neresi?.." Onlara cevap verdiğini düşünün, kabrin genişlediğini düşünün!.. Ahiret aleminde evliyâullah büyüklerimizle, Cenâb-ı Mevlâ'nın zikr ü tesbihi ile ruhlar aleminde vaktimiz geçerken, dünyanın da sonunun geldiğini, kıyametin de kopmağa başladığını düşünün!..


O dehşetli halleri, insanların kabrinden kalkıp İsrâfil AS sûra üfürünce mahşer yerinde toplandığınızı düşünün... Binlerce yıl el pençe divan durulup bekleşildiğini düşünün... Herkesin birbirinden korkup kaçtığını, telâşa düştüğünü, mahkeme-i kübrânın kurulduğunu, insanların hesaba çağrıldığını, defterlerin açıldığını, sevapların günahların tartıldığını; iyilerin cennete gidip nasıl bahtiyar olduğunu, kötülerin cehenneme atılıp nasıl cayır cayır yanacağını ayet-i kerimelerin anlattığı gibi düşünün...

Nefsinize deyin ki: "Ey nefsim, bu işin şakası yoktur. İnsan hayata bir defa geliyor, aklını başına topla!.. Bu dünyada yaşıyorken, elinde imkân varken cehennemden kendini kurtarmağa çalış!.. Cenneti kazanmak için ibadet ve tâate gayret göster!.. Cennet yoluna koştur! Hayatının bir anını bile boş geçirme!.. Nefeslerini zâyi etme, aklını başına topla!" diye nefsinize nasihat edin!.. Râbıta-i mevt bu...


Sonra, râbıta-i mürşid yapacaksınız. Bizi evliyâullah pirlerimizle, hocalarımızla karşınızda göz önüne getirin... Ben aciz nâçiz kardeşiniz de onların yanına oturmuşum diye düşünün... Gönlünüzü gönlümüze bağlayıp gelecek olan feyz-i ilâhîye muntazır olun!..

İnsan evliyâullah bir zât-ı muhtereme rabıta eyleyince, kendisine ondan irtibat hasıl olur, çok feyizler gelir. Bunu yapanlar, tadanlar bilirler. Böylece mânevî hayatın esrarına âşinâ olur, şeyhi uzakta olsa da feyz alır. Sonunda fenâ fiş şeyh hâli vardır, fenâ fir rasul hâli vardır, daha başka haller vardır. Onlara ulaşması mümkün olur.

Bu bir sevgi bağlantısıdır, muhabbet ve saygı bağlantısıdır. Bunu da güzelce yapın ki, bu temrinden sonra tasavvufî tecrübeniz gelişerek daha güzel hallere ulaşmanız mümkün olsun...


Üçüncüsü de râbıta-i huzur yapacaksınız. Başınızı kalbinize eğip, Allah'ın size şahdamarınızdan bile yakın olduğunu, her yerde hâzır ve nâzır olduğunu, sizi gördüğünü düşünerek, duyduğunu düşünerek, dua edeni sevdiğini düşünerek boyun büküp niyaz edeceksiniz: "Yâ Rabbi!.. Çok kusurluyum, kusurlarımı affet... İstiyorum ki sana güzel kulluk edebileyim; bana tevfikını refik eyle... Ben de senin sevdiğin ve râzı olduğun kulların arasına girebileyim... Nasib eyle seni zikreden, sana şükreden kullardan olayım yâ Rabbi!.. Senden diliyorum, istiyorum, yardım eyle..." diye gözyaşıyla yalvarıp yakarın... Ondan sonra Allah'ın huzurunda olduğunuz mânâsını kaybetmeden, elinizde tesbihle zikre başlayın!..


1. Yüz defa "Estağfirullah..." deyin!.. Hadis-i şerifte vardır, Peygamber Efendimiz SAS'in tavsiyesidir.

2. Yüz defa "Lâ ilâhe illallah" deyin!..

3. Bin defa "Allah..." deyin!.. Her yüz defasında "İlâhî ente maksdî ve rıdàke matlûbî" deyin!.. Bu da hadis-i kudsîden alınma bir sözdür. "Yâ Rabbi! Maksudum sensin, ben senin rızanı istiyorum." demektir.

4. Yüz defa salevât-ı şerife getirin! Bu da hadis-i şerifte vardır.

5. Yüz defa da Kul huvallahu ehad'ı okuyun!.. Bu da hadis-i şerifte vardır. Hadis-i şerifleri uygulamış oluyorsunuz. Zikri hadis-i şeriflere uygun olarak yapmış oluyorsunuz.


Bunları böyle yaptıktan sonra el açıp dua edin Allah'a... Kendinize, ana-babanıza, sevdiklerinize, dostlarınıza, dünyanıza, aheretinize, müslümanlara, Çeçen kardeşlerimize, Boşnak kardeşlerimize, dünyanın her yerindeki mazlum ve müstaz'af kardeşlerimize dualar edin, hayırlarını murad edin, Allah'tan isteyin! Bizi de duadan unutmayın!..

Şimdi ben size an'anevî olarak, Rasûlüllah SAS Efendimizi'in ashabına zikir telkın ettiği gibi, zikir telkın edeyim, beni dinleyin:

"Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah...ÊLâ ilâhe illallah..."

Buyurun, siz de beraberce söyleyin, Allah şahid olsun!..

"Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah..."

"Allah..."

"Allah..."

"Allah..."

"Allah..." "

Allah..."

"Allah..."

Devam edin!..

"Allah... Allah... Allah... "

Şimdi ağzınızı kapayın, gözlerinizi yumun, içinizden devam edin:

.....................

Allah mübarek etsin... İşte böyle sessizce, içinden insanın Allah demesi zikirlerin en faziletlisidir, efdalıdır. Çünkü, kimse bilmez, riyâ olmaz, gösteriş olmaz. Her tarikatta vardır. Her tarikatta iyice eğitim gördükten sonra öğretirler, size şimdiden öğretilmiş oluyor. Bu zikre de, gününüzün her münasib zamanında devam edin!.. Çarşıda, pazarda, tarlada, yolda, otururken, gezerken, hattâ yatarken zamanınız boşuna geçmesin, kalbiniz Allah desin! Kimse de duymasın, gösteriş de olmasın... Amma:


Bir kez Allah dese aşk ile lisân,
Dökülür cümle günah misl-i hazân.


Bir kere aşk ile Allah deyince günahları dökülüyor, ondan sonra insan fazîletler kazanmaya başlıyor. Zikrullahın şerefi, fazileti, sevabı çoktur, tesirleri büyüktür. Onun için bu zikre de her zaman devam etmeğe çalışın!.. Ne olacak, hangi hale ulaşmak için?.. Halk içinde Hak'la olmak haline ulaşmak için... Bismillâhir rahmânir rahîm:


(Ricâlün lâ tülhîhim ticâratün ve lâ bey'un an zikrillâh) ayetine mâsadak olmak için...


Bizim yolumuz Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılmak yoludur. Prensip budur, esas budur. Çünkü, bid'at yolunun faydası yoktur. Bid'at yolunda yapılan amellerin mükâfatı yoktur, kabul olmaz. Onun için, sünnet-i seniyenin çizgisinden sapmamaya dikkat edin!.. Riyâzüs Sàlihîn kitabı ders kitabınız olsun, okuyun!.. Çünkü İmam Nevevî'nin o kitabı sahih hadisleri ihtivâ eder. Onu okuyun, Rasûlüllah Efendimiz'in hadis-i şeriflerinden istifade edin!.. Ruhsatlarla değil, takvâ yolundan azîmetlerle amel ederek, ihtiyatla günahlardan uzak durarak öyle çalışın!..


Farz namazları camide cemaatle kılmağa gayret edin, nafileleri evinizde kılarsınız. Farzlardan ayrı:

1. Sabah namazından sonra kerahat vakti çıkıncaya kadar zikirle meşgul olun; evradla, dua ile, Kur'an'la meşgul olun!.. Ulûm-u şer'iyye ile meşgul olun!.. Sonra, iki rekât veya dört rekât işrak namazı kılın! Çok sevabdır, bir hac ve umre sevabı kazanırsınız.

Peygamber Efendimiz İmam Tirmizî'nin hasen hadistir dediği bir rivayette bu namazı tavsiye ediyor.

2. Duhâ namazı'nı tavsiye ederiz. O da sabahla öğlenin arasında kılınır. "Duhâ namazına müdâvim olanlar, muhsinîn zümresine kaydolunur." diye geçiyor hadis-i şerifte...

3. Akşam namazının arkasından evvâbîn namazı vardır. İlmihal kitaplarında yazar, sahih bir namazdır. Onu da iki rekât / dört rekât / altı rekât kılın!.. O da, "İnsanın günahları denizlerin köpüğü kadar çok olsa, affına sebeptir." diye müjde olduğundan, kılınması gereken bir namazdır.

4. Gece yatarken abdestinizi tazeleyin, taze abdestle şöyle tecdîd-i vud namazı diye dört rekât bir namaz kılın! Ondan sonra abdestli yatın!.. Abdestli yatan bir insanın bütün gecesini melekler ibadete yazarlar. Başucunda melekler toplanırlar. İzdihamlı bir şekilde etrafına toplanırlar. "Yâ Rabbi! Bu kulun temiz yattı, bunu mağfiret eyle..." diye dua ederler. Hadis-i şerifte böyle bildiriliyor. Binâen aleyh abdestli yatamak da prensibiniz olsun!..

5. Geceleyin sahura kalkmaya tâlim ediyoruz şimdi, yemek yemek için... Tabii, sahura kalkmak da sünnettir. Çünkü, Peygamber Efendimiz:


(Tesahharû feinne fis sahûri berekeh) "Sahur yemeği yeyin, sahur yemeğinde bereket vardır." buyurmuştur. Bir hurma ile de olsa, bir bardak su ile de olsa sahura kalkmak iyidir. Hem de sahura kalkmayı ramazanda öğreniyoruz; başka zamanda da oruç tutmasak bile o vakitte kalkıp teheccüde alışmak bakımından iyidir. Çünkü, teheccüd namazı çok sevaplı bir namazdır.


(Rek'atâni minel leyl) "Geceleyin kalkıp kılınan iki rekât namaz, (hayrun mined dünyâ ve mâ fîhâ) dünyadan da, dünyanın içindeki her şeyden de daha kıymetlidir. Kıymetini ahirette anlayacak insanlar... Gözleri o zaman açılacak, "Niye çok kılmadık, niye her zaman yapmadık?" diye pişmanlık duyacaklar.

Teheccüd namazına da şu ramazanda alıştırın kendinizi!.. Hazır şimdi takvâ kursu görüyorken, teheccüd namazına da alıştırın kendinizi!.. Ramazandan sonra da yine saatiniz saat: 4'e kurulu olsun, sahura kalkar gibi gene teheccüde kalkın!.. Kalkalım inşaallah; çünkü bu gece kalkmak salihlerin adetidir. Bir de geceleyin göğün kapıları açıktır, duanın niyazın önünde mânî yoktur. Geceleyin Allah-u Teâlâ Hazretleri duaları kabul eder. Muradı olan kalksın, Mevlâsından istesin; seher vakti, sahur vakti, teheccüd vaktinde...


Pazartesi perşembe oruçlarını tutarsınız inşaallah, ramazandan sonra... Eyyâm-ı bıyz oruçlarını tutun!.. Bunlar sünnet oruçlardır, Efendimiz'in mülâzemet ettiği oruçlardır. Sitte-i şevvâl'i tutun; şevval ayında altı gün oruç... Aşr-i zilhicce'yi tutun; hacıların hacca gittiği o zilhiccenin ilk on günü... Hele arefe günü orucu çok sevabdır, bir senelik günahlara kefarettir; kaçırmayın!..

Böylece recebde, şâbanda, kandillerde oruç tutarak ibadetlerle, zikirlerle, namazlarla her sevablı işe koşturarak sevabınızı arttırmaya bakın kardeşlerim! Çünkü, dünya ahiretin tarlasıdır. Cennet çalışmadan kazanılmıyor. Mutlaka insanın hüsn-ü niyetini gösterip a'mâl-i sâliha işlemesi lâzım!..

Kâbe'nin örtüsünde yazılıdır:


(Ve innî gaffârun limen tâbe ve âmene ve amile amelen sàlihan sümmehtedâ) "Ben tevbe eden, imanını kuvvetlendiren, amel-i sàlih işleyeni afvü mağfiret edeceğim." buyruluyor. Onun için muhterem kardeşlerim, amel-i sàlih şartı vardır; hayırları, amel-i sàlihleri işlemeğe gayret edin!.. Bu hususta hepinizin bildiği bir ayet-i kerimeyi de ihtar olarak hatırlatıyorum:


(Fel yevme lâ tuzlemü nefsün şey'en ve lâ tüczevne illâ mâ küntüm ta'melûn) "Bu gün hesab bittiği zaman hiç bir kişi mağdur edilmeyecek, haksız bir muameleye uğramayacak! Hiç biriniz Allah tarafından zulme uğramayacaksınız. Ne işlemişseniz, onun karşılığını alacaksınız." Yâni, hayırla karşılaşan Allah'a hamd etsin! Şerle karşılaşacaksa orda bir insan; kendi nefsini ayıplasın, ah vah etsin, kabahat kendisindedir. Çünkü, (İllâ mâ küntüm ta'melûn) buyruluyor.

Amel-i sàlih yapmak çok mühimdir. Amel-i sàlihlerimizin hepsini bir çuvala doldursak beş para etmez; çünkü, Allah'ın nimetleri çok büyüktür. Ne kadar ömrümüzü Allah yolunda geçirsek, bir nimetini ödeyemeyiz ama, amel-i sàlihsiz de olmaz; Allah'ın emirlerini tutmak lâzım!.. Allah'ın buyruğunu tutmamak yakışık almaz iyi bir müslümana...


Sevablı işlere koşturacaksınız. Takvâyı şu ramazanda öğreneceksiniz, --(lealleküm tettekn) diyor-- müttakî, takvâ ehli bir kul olacaksınız, günahlardan da kaçınacaksınız.

Ayıp olan, garib olan bir şey var: Gündüz oruç tutuyor, helâllerden bile sabrediyor, su içmiyor, yemek yemiyor; akşam mekrûhâta, muharremâta, lehviyâta oruç bitti diye dalıyor... Olmaz!.. Gündüz takvâ, gece günah; olmaz!.. Binâen aleyh, gündüz edindiğiniz takvâyı gece de devam ettirin!.. Ramazanda öğrendiğiniz takvâyı ramazandan sonra da devam ettirin!.. Doğru olan budur. Bunu sağlamağa çalışacaksınız, işin doğrusu budur.

Günahlardan kaçınacaksınız. Gözünüz harama bakmayacak, diliniz haramı söylemeyecek, kulağınız haramı dinlemeyecek!.. Midenize haram lokma girmeyecek, eliniz harama uzanmayacak, ayağınız haram yere varmayacak, her âzânız günahlardan korunacak!.. Vazife bu...


Amel-i sàlih işleyeceksiniz; bir... Günahlardan kaçınacaksınız; iki... Üçüncü vazifeniz de, hepimizin vazifesi: Güzel ahlâkı elde edeceğiz. Güzel ahlâk sebeb-i dühûl-i cennettir. İnsan güzel ahlâklı oldu mu, Allah o güzel ahlâkından dolayı çok mükâfat verir. Bir güzel ahlâklı insan, gündüzleri sàim, geceleri kàim insanın kazandığı sevabı güzel huyları dolayısıyla kazanır. Ekseriyetle insanlar cennete takvâsıyla ve güzel ahlâkı sebebiyle gireceklerdir. Ahlâkı kötü olduğu zaman, iflâs durumuna düşeceklerdir. Ahlâklarının kötü olmasının cezasını bulacaklardır. Onun için, kötü huyları atıp iyi huyları almak lâzımdır.

Aslında tarikat değimiz şey, eğitim demektir, ahlâk eğitimi demektir, tekke terbiyesi demektir. İnsanın kâmil bir insan olması demektir. Allah bu işleri yapmağa sizleri muvaffak eylesin...


Her biriniz bir Fâtiha, üç Kulhuvallah okuyun da, bunları Peygamber Efendimiz'e, pirlerimize ve mürşid-i kâmillerimize hediye edelim, ondan sonra duanızı yapayım:

...........................

Bismillâhir rahmânir rahîm:

(İnnellezîne yübâyiûneke innemâ yübâyiûnallah... Yedullàhi fevka eydîhim... Ve men nekese ve innemâ yenküsü alâ nefsihî... Ve men evfâ bimâ àhede aleyhullàhe feseyü'tîhi ecran azîmâ.) Sadakallàhul azîm.

[Muhakkak ki sana bey'at edenler gerçekte Allah-u Teâlâ'ya bey'at etmişlerdir. Allah'ın kuvvet ve yardımı bey'at edenlerin üstündedir. Şu halde kim bu bağı çözerse, kendi aleyhine çözmüş olur. Kim de Allah ile sözleştiği şeye vefa, onun hükmünü îfâ ederse, Allah da ona büyük bir ecir verecektir.]


Ahdinize sàdık olun, Allah'ın yoluna vefâlı olun, sırat-ı müstakîmden sapmayın!.. Allah-u Teâlâ sizleri bundan sonra nefse şeytana yenilmeyenlerden eylesin... Yolunda dâim eylesin, zikrinde kàim eylesin... Tarikatın âdâbını, ahlâkını öğrenip, tekke âdâbına sahib kâmil, sàlih, velî, mahbub bir kul olmayı nasib eylesin...

Gönlünüzü nurlandırsın, gönlünüzün pasını izâle eylesin, gönlünüzün perdesini kaldırsın... Ma'rifetullaha erdirsin, ârif kullar olun... Aşkullaha, muhabbetullaha erdirsin; Allah'ın aşıkları olarak Allah'ın dinine aşıkàne hizmet eyleyin... Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin huzur-u izzetine sevdiği, râzı olduğu kullar olarak varıp, Rabbim sizi cennetiyle, cemâliyle taltif eylesin... Rıdvân-ı ekberine vâsıl eylesin...

Bihürmeti esrâr-ı sûretil fâtiha!..


12. 2. 1995 / 12 Ramazan 1415

Ulu Cami - Kahraman Maraş
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Zikir Dersi

Post by mehmetemin »

bilmeyan arkadaş yokturda olabilir belki bu zikir dersini uygulayacak olan bir kardeşimiz çıkarsa yetkili bir şahıstan ders tarifi alması lazım belirtmiş olalım
Abdüllatif
Posts: 1556
Joined: 28 Jul 2007, 15:32
Kan Grubu: AB (+)

Re: Zikir Dersi

Post by Abdüllatif »

mehmetemin wrote:bilmeyan arkadaş yokturda olabilir belki bu zikir dersini uygulayacak olan bir kardeşimiz çıkarsa yetkili bir şahıstan ders tarifi alması lazım belirtmiş olalım
Yanlış bir görüş.. Yetkili biriyle görüşmek, tarikata girmek için gereklidir. İnsan zikir yapmak için neden yetkili biriyle görüşsün! Allah "Beni çokça zikredin!" diyor, kim engelleyebilir, kim alıkoyabilir insanı zikretmekten.

Tarikata girmek içindir yetkili kişiyle görüşmek, zikir çekmek için değil.
Hatta Nureddin Hocamız'ın "Ders almayı beklemesinler, hemen başlasınlar çekmeye." tarzında bir tavsiyesini de biliyorum.
Vay, yüz bin vay kim dildardan ayrılmışam
Fitne–çeşm ü sahir u hunhardan ayrılmışam
Bülbül-i şûride em gülzârdan ayrılmışam
Kimse bilmez kim ne nisbet yârdan ayrılmışam!
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Zikir Dersi

Post by mehmetemin »

yanlış bir görüş demiş abdüllatif bey bize herkes herşeyin en doğrusu nedir bilemeyiz hatalıysak affola.fakat başlık zikir dersi olunca öyle yazdık zikir başlığı olsaydı bir şey demezdik.evet herkes zikir etsin ona diyeceğimiz birşey yokta zikir dersinin ayrı bir ritüeli ve usulü var .zikir herkese oluyor ama zikir dersi intisab edene veriliyor diye biliyorum ben yanlış biliyorsam bilenler bizleri daha iyi aydınlatabilirler
User avatar
Yusuf Esad
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Posts: 361
Joined: 29 Jun 2007, 17:08
Kan Grubu: B (+)
Location: İmtihan Dünyası

Re: Zikir Dersi

Post by Yusuf Esad »

Kardeşler bu konuyu çok dallandırmaya gerek yok. Ayetullah'da bahsedilen bize; Bolca Zikrullah yaparak Rabb'i çokça anmaktır. Tasavvufî görüşde de amaç; Ayet ve sünnet ışığında; Allah'a iyi bir kul, Salât ve Selam O'na olsun Hz. Muhammed'e de iyi bir ümmet olabilmektir. Yani tabiki ehli tasavvuf olan kişi intisap edince belli bir zikir dersi istenmektedir. Ancak konu içinde incelersek Hocamız'ın vermek istediği genel zikrullah'tır. Allah'ı anmak, Peygamberimizi anmak ve tevbe-i istiğfar getirmektirki bunlar tüm müslümanların üzerine görev olan şeylerdir.
Yani Halidiyye için özel şeylere değinilmemiştir.

Selametle...
"Aşıkların tüm sırları aşîkardır." Rumî
bende
Posts: 33
Joined: 17 Sep 2007, 20:06

Re: Zikir Dersi

Post by bende »

Sa.
Merak ettiğim ve konuyla ilgisi olduğuna inandığım bir soru sormak istiyorum.Bir şeyhe intisab ederek zikir çekmekle intisablı olmadan zikir çekmenin farkı nedir?Yanlız burada bir şeyhe intisab etmenin faydalarını sormuyorum.Sadece zikir konusunu merak ediyorum.Örneğin tanımış olduğum bir kişi Mehmet Zahit Kotku Hz.lerinin Tasavvufi Ahlak kitabında belirttiği zikirleri ezberleyerek hergün çekiyor.Fakat ders almamış.Şimdi bu kişinin konumu ne oluyor bu noktada.Yani intisablı olarak zikrini çeken başka bir kişinin aldığı sevabı alamıyor mu?Sorumla ilgilenirseniz memnun olurum.
Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım başım göğe ererdi. (İmam-ı Azam)
User avatar
rana125
Posts: 163
Joined: 23 Oct 2007, 20:05
Kan Grubu: A (-)

Re: Zikir Dersi

Post by rana125 »

As Bende kardeş.Sorunuzu yanıtlamaya çalışayım.Bir hocaya intisap etmek ne demek? Önce bu soruyu cevaplamak gerek.Bir hocaya bağlanmak ya intisap etmek bağlı olduğunuz hocanın sizi şahsen karşılıklı görüşmemiş de olsanız sizi tanıyor ve biliyor olması demektir.Yani diyelim siz ders almak istediniz ve ders vermeye yetkili olan kardeşlerimizden bir kişiyle görüştünüz ve ben de örn:Nurettin hocamızdan ben de ders almak istiyorum dediniz ve o kardeş size ders nasıl yapılır tarif etti.Burada dikkatinizi bir noktaya çekmek isterim.Şöyle ki dersi öğrendiniz fakat şu da gerekli.Diyelim annenizin ismi Fatma.Size dersi tarif eden kişi Nurettin hocaya Fatma kızı Bende ders aldı diyerek haber verir.Böylece Nurettin hoca sizi bilir.Yani sizin de başta sormak istediğiniz soruda "acaba ders almayan kişi ile ders almayıp ta dersi yine yerine getiren kişi arasındaki fark ortaya çıkmış oluyor.Umarım anlatabilmişimdir.Selametle kardeş... :)
"Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra" Mevlana C. Rumi (ks)
User avatar
Nakşibendî
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
Posts: 1123
Joined: 29 Jun 2007, 16:15
Kan Grubu: AB (+)
Contact:

Re: Zikir Dersi

Post by Nakşibendî »

Es-selamu aleyküm!

Mesele rana125'in bahsettiği kadar basit değildir! Falanca kızı falanca ders aldı diye Hocamız biliyor o yüzden böyle oluyor gibi bir şekilde asla açıklanamaz.

Bir kişi ders aldığı zaman, şeyhin manevi himayesine girmiş olur. Ve günlük vazifelerde asıl önemli olan rabıtalardır ve rabıtalar içinde de en önemlisi Rabıta-i Mürşid'dir. Zikirler rabıtalardan sonra gelir.

Rabıta, şeyh ile manevi irtibatın kurulmasıdır. Rabıta ile şeyhten müride çok güzel, çok tatlı feyizler gelir ki asıl önemli olan da budur.

Zikirleri çekmenin sevabı intisablı olanla, olmayan arasında bir şey değiştirmez. İkisi de aynı işi yapmış olur. Tabi Allah ihlasına göre sevabını da farklı verecektir. Ancak intisablı kişi daha çok sevap alır diyemeyiz. İntisablı kişinin manevi eğitiminde zikrin de rolu vardır. İnsitablı olmayan bir kişi zikirleri çekerse, sadece zikir çekmiş olur. Ancak intisablı kişi zikirleri de çekerek; manevi eğitiminde yapacağı vazifelerden birini daha yerine getirmiş olur.

İntisabda iş zikirle de bitmez. Zikirle rabıtayla da bitmez. En önemli şeylerden biri de Sohbet-i Şeyh'tir. Kişi şeyhin sohbeti ile kendini olgunlaştırır, ilmini arttırır. Sohbet metodu Peygamber Efendimiz'den bu yana devam eden bir eğitim metodudur.
Yönetime göndermek istediğiniz mesajlar için: [email protected] adresini kullanabilirsiniz.
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Zikir Dersi

Post by mehmetemin »

Nakşibendi çok güzel açıklamış bende tamamen onunla aynı düşünüyorum, rabıta meselesi vardı bu önemlidir, intisablı olmayan bunu yapamaz birde yanlış görüşlere düşenler var duyuyoruz bizim mürşidimiz yok peygamber efendimize rabıta yaparız falan diye. Mürşide hizmet vardır. Mürşidsiz bir tasavvuf yaşantısı düşünülemez yani tasavvuf bir mistizim değilidir kitaplardan öğrenilmez. Zikir tabi çekilecek ama o bireyseldir topluca yapılan zikir vardır ,hatm-i hacegan diyoruz buna o kişi bundanda mahurum kalabilir. En önemlisi intisabın faydası hizmettir, mürşid eğitimine girmektir, onun emirlerine uymaktır yoksa yeni mürşide ne gerek var 1000 yıl önceki mürşidler usulleri yazmışlar onların dediğini sonraki gelenler yapsaydı olmazmıydı gibi bir paradoks ortaya çıkardı.

Not: Türkçe yazım kaidelerine ve noktalamalarına uymaya gayret ediyorum arkadaşlar ve değerli yöneticiler zamanla olacak ama bu yazımda gayret ettim umarım olmuştur.
Last edited by Gucdüvânî on 05 Nov 2007, 17:21, edited 1 time in total.
Reason: Noktalama işaretlerinden sonra boşluk olur, önce değil. Cümleye başlanırken büyük harfle lütfen
User avatar
rana125
Posts: 163
Joined: 23 Oct 2007, 20:05
Kan Grubu: A (-)

Re: Zikir Dersi

Post by rana125 »

Sa Nakşibendi kardeş.Evet dediğiniz gibi basit bir konu değil.Fakat şu da var.Neden tasavvufa girmek zor olsun.Bizim cemaat için söylersek.Nurettin hocamız talebeliğe bir kişiyi kabul ediyor da diğer bir kişiyi kabul etmiyor mu? Ayrıca kendi cemaatimizden yine bahsediyorum.Nurettim hocamızdan ders almak için isteare gerekiyor mu? siz söyleyin. Demek istediğim tasavvuf konusu basit değil, buna kisenin itirazı yok. Fakat bizim hocamızdan ders almak konuzuna zor demeyelim isterseniz. Ayrıca arkadaşımız sormuş intisaplıyla intisapsız kişinin arasında ne fark var diye. Evet dediğiniz gibi tesbihleri çekmek için ders almış olmak gerekmiyor.Benim burada demek istediğim hocamızın kendisinden ders alanları bilmesi konusu.Biz hayatımızda zaman zaman aldığımız dersi yapmadığımız zaman tasavvuftan çıkmış olmuyoruz. Diyelim hasta olduk ve dersi yapamadık bu durumda hocamız bizim yerimize yapıyor. Dersi yapmadık mı bile bile veya herhangibir sebepten dolayı hocamız bizi devre dışı bırakmıyor. Artık senin talebeliğin sona erdi demiyor. Kısaca özetleyecek olursak dediğiniz üzere bu bir nefis terbiyesi ve bu terbiye de öğretmen ve öğrenci şart.
Selametle...
"Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra" Mevlana C. Rumi (ks)
User avatar
Nakşibendî
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
Posts: 1123
Joined: 29 Jun 2007, 16:15
Kan Grubu: AB (+)
Contact:

Re: Zikir Dersi

Post by Nakşibendî »

intisablı olmayan bunu yapamaz
Subhanallah! İntisablı olmayan, neden rabıta yapamasın? İnsanın bir evliyaullah'ı düşünmesinde ne sakınca vardır?
Tarikatın, tasavvufun mantığının dışına çıkmayın! Gerçeklerin dışına çıkmayın! Uç fikirler taşımayın!

İnsan intisablı değilken de bu vazifeleri yapar. Ancak bir kişi bir okula devam etse, derslere devam etse. O öğrencilerin öğrendiği herşeyi öğrenir. Ancak yıl sonu geldiğinde kayıt yaptırmadığı için diploma alamaz.
İntisab, okula kayıttır. İnsan kayıt yaptırmadan derslere devam edebilir, dersleri çalışabilir. Diploma almak içindir kayıt. Bol keseden atmayalım!
Evet dediğiniz gibi basit bir konu değil
Size dersi tarif eden kişi Nurettin hocaya Fatma kızı Bende ders aldı diyerek haber verir
Basitlikten kastımız; intisabın tek sebebinin Nureddin Hocamız'ın annemizin ismini bilmesi değildir! Bunu söylüyoruz.
Bu yol zordur elbet; ancak hocalarımız bu yola herkesi kabul ediyorlar, kimseyi çevirmiyorlar!
Diyelim hasta olduk ve dersi yapamadık bu durumda hocamız bizim yerimize yapıyor.
Bu düşünce Tasavvufî Bid'attır.. Hocaefendimiz'in işi gücü yok, tembel müridin dersini mi çekecek. 4 milyondan fazla mürid var; 1 milyonu çekmese zikir; bununla baş mı olur.

Bunlar hiçbir kaynağa dayanmayan sözler! Bunun aslı bir hatıradan çıkıyor ama yalan bir hatıra:

"Bir adam geliyor M. Zahid Efendi'ye efendim durmadan zikir çekiyorsunuz, neden bu kadar çok zikir çekiyorsunuz diyor. M. Zahid Efendi'de işte ne yapalım, tembel müridin dersini çekiyoruz diyor!" diye bir uydurma hatıra anlatılır.

Böyle bir şey yok! Bu yanlış bir düşünce! Lütfen, tasavvufi dayanağı olmayan şeyleri, kendi görüşlerimizi; tasavvufi gerçeklermiş gibi aktarmayalım!

Gucdüvânî Yönetim adına,
Mustafa Feyzi
Yönetime göndermek istediğiniz mesajlar için: [email protected] adresini kullanabilirsiniz.
User avatar
rana125
Posts: 163
Joined: 23 Oct 2007, 20:05
Kan Grubu: A (-)

Re: Zikir Dersi

Post by rana125 »

Nakşibendi kardeş ne kadar da naziksiniz maşallah.Çok sert olmadı mı bu açıklamanız.

Ayrıca bir sözümü yanlış anladınız.Ben şöyle demedim ki dersi yapmasan hocam senin yerine yapar ve yapmasan da olur gibi. Böyle birşey söylemedim. Ayrıca ben tartışmıyorum. Dikkatinizi çekerim. Ayrıca biz de inançlı insanlarız. Nasıl böyle karşınızdaki insana karşı suçlar bir vaziyette davranmak yakışıyor mu? Bir de amacımız iskenderpaşa ihvanlarını birbiriyle buluşturmak diyorsunuz. Pes doğrusu!
"Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra" Mevlana C. Rumi (ks)
User avatar
rana125
Posts: 163
Joined: 23 Oct 2007, 20:05
Kan Grubu: A (-)

Re: Zikir Dersi

Post by rana125 »

Basitlikten kastımız; intisabın tek sebebinin Nureddin Hocamız'ın annemizin ismini bilmesi değildir! Bunu söylüyoruz.

Ben bunu söylememdeki amaç hocamıza ders alan kişinin heber verilmesi durumunu anlatmak istedim. Yoksa dediğiniz gibi intisap etmek anne ismini söylemeye bakmıyor. Bunu biz de biliyoruz.
"Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra" Mevlana C. Rumi (ks)
User avatar
rana125
Posts: 163
Joined: 23 Oct 2007, 20:05
Kan Grubu: A (-)

Re: Zikir Dersi

Post by rana125 »

Nakşibendi kardeşe bu konu hakkında son mesajım. Yanlış bir açıklama görebilirsiniz ama bu demek değildir ki karşınızdakine sert bir uslupla yaklaşmanız gerekmez. Evet açıklamam biraz basit anlatılmış olabilir. Ama size şunu söyliyim .Bu açıklamaların ne niyetle yazıldığını ve kalpleri Allah çok iyi biliyor. O yüzden benim hesabım size değil Allah'a dır.
Eğer yanlış bir sözüm olmuşsa özür dilerim herkesten. Hakkınızı helal edin. Bir daha sorulan soruya cevap vermeyi düşünmüyorum. Çünkü bu konu beni çok üzdü. Allah'a emanet olun.... :cry:
"Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra" Mevlana C. Rumi (ks)
User avatar
Halil Necati
Posts: 618
Joined: 02 Nov 2007, 19:54

Re: Zikir Dersi

Post by Halil Necati »

s a
biz hayra vesile olsun diye teberrüken koyduk bu konu'yu buraya..
subhanallah!..
Post Reply

Return to “Tasavvuf Yolu Nedir?”