Lüks
Posted: 03 Aug 2009, 03:55
Bu haftaki sorumuz şöyle;
Lüks nedir? Haram mıdır? Caizmidir? Neler lüks olabilir, bir dozajı, tarifi varmıdır?
Lüks nedir? Haram mıdır? Caizmidir? Neler lüks olabilir, bir dozajı, tarifi varmıdır?
Hocamızın bu sözünü okuyunca aklıma şu geldi mesela maddi durumu çok iyi biride özel şoför tutabilir çünkü o kadar işsiz var ki en azından o kişide ailesini ve kendini geçindirir sanırım bunu tembellik ve lüks olarak değilde yardım olarak düşünerek yapmak ve görmek gerekir.mnctosman wrote:Mehmet Zahid Kotku Hz. ( k.s) da bir sohbetinde şöyle diyordu.(aklımda kalanı mealen söyleceğim.Hata varsa Affola.)'Parası olan ve durumu iyi olan biri pazarda hamal varken pazardan aldığını kendi taşıması uygun değildir.Aksi halde hamallar nasıl geçinecek?' diyordu.
Karıştırıyor olabiliriz doğrudur, ama bazı şeyler ömürde bir defa oluyor. İmkana göre misalen diyorum Kapadokya'da balon turları 180 € civarıymış geçen arkadaşlarla araştırdık. Çok pahalı 45 dakika gibi bir süre için. Ama paran avrsa kıyabiliyorsan çok güzel birşey güneşin doğuşunu izlemek. Ya da Uzakdoğuya gitmek, bir kenti ziyaret etmek...mehmetemin wrote:birde heralde pahalı zevkler ile lüks ü karıştırıyoruz gibi geldi bana.
kişi anlık zevkleri için çok fazla para harcanarak yapılan bir aktiviteden bence uzak durmalı .
1. Giyimde, eşyada, harcamada aşırı gitme, gösteriş, şatafat: “Lüksleri, rahatları, eğlenceleri yerindedir.” -N. Cumalı.
...bu tariflere bakılınca haram.sf. Gereksinim dışı olan: “Bildiğim kadarıyla o, lüks tüketime girecek harcamalara karşı idi.” -A. Ağaoğlu.
bu örneğe bakınca da yoruma açık.Gösterişli, şatafatlı: “Bu lüks lokantada öğle yemeği yiyor.” -T. Buğra.
Yine Rahmetli Hocaefedimizin verdiği şu cevap sizin sualinizi ya da ifadenizi diyelim açıklıyor.mehmetemin wrote:yani mesela şu örnek ne derecedir.istanbula gideceğim diyelim.
trenle mi gideyim.otobüsle mi uçakla mı. bence bu kişinin gelir seviyesi ile alakalı uçak lüks değil.
ama tarifeli uçak varken özel uçak kiralıyıp gitmek lüks(gösteriş manasında) yanlış.
Soru:
--Bir dergide okudum: Buharî'de mevcut olan iki hadise göre, Peygamber Efendimiz elenmiş undan yapılmış ekmek yememiş. İhyâ'da da, "Ümmetimin en kötüleri, buğdayın özünü yiyenlerdir." dediği görülüyor. Şir'atül İslâm adlı eserde de, İslâmiyette ilk bid'atlerden birinin unu elekten geçirmek olduğu ifade ediliyor. Aynı eserde satmak için değil de, ev için yapılan ekmeklerde buğday ile arpanın karıştırılmasında bereket olduğu naklediliyor. Sünnete uymak için arpa ve buğdayın dolap veya hayvanlar yardımıyla değil de, bizzat el ile öğütülmesi gerektiği dile getiriliyor. Bu konuyu açıklar mısınız?
--Şunu söyleyeyim ki, İslâm tevâzuu emrediyor. Giyimde, yemede itidali tavsiye ediyor. Peygamber Efendimiz'in hareket tarzı da öyle... Bu işlerde lükse, şatafata kaçmamayı tavsiye ediyor. O bakımdan, o zamana göre unun elenmesi lüks bir şey olması dolayısıyla --yâni elenmeyince kaba saba oluyor, elenince güzel bir has ekmek oluyor-- böyle buyrulmuş.
Bu meselelerde Peygamber Efendimiz'in doğrudan doğruya söylediği şeyi, tavsiye ettiği şekilde yapmağa çalışmak, en iyisidir. Çünkü, bazı şeylerin hikmetini biz anlayabiliriz, bazılarını anlayamayız. Meselâ; şimdi çok iyi anlıyoruz ki, aslında buğdayın ununu eleyenler, buğdayın kıymetli kısmını elekte bırakıyorlar, kıymetsiz kısmını yiyorlar. İşin aslı öyle... B vitamini, diğer vitaminler, kıymetli besleyici şeyler kepeğinin içinde...
Peygamber Efendimiz'in yaptığı şey daha güzel... Elbette, müslümanlar mânâsını anlasa da anlamasa da, tam Peygamber Efendimiz'in yaptığı şekilde hareket ederlerse uygun olur.
Yalnız bugün, bu işler fabrikasyon hale gelmiştir. Çok kimse ekmek yapmıyor. Halkın %95'i gidip fırından alıyor ekmeği ve bu işle meşgul olmuyor. Fırınlar da eliyorlar, elemiyorlar, şöyle oluyor, böyle oluyor... Bu mesele şimdi, bir lüks meselesi olmaktan ayrı bir mesele haline gelmiştir. Lüks meselesi değildir. Belki öteki türlü hareket etmek, bir başka külfet durumuna gelecektir. Halka kolaylaşmış olan bir şeyi tekrar yokuşa sürmek, zora götürmek, fıkhın kaidelerine aykırıdır. Doğru bir şey değildir.
Millet ekmeğini alsın fırından... Afiyetle yesin, Allah'a şükretsin; öbür ibadetlerine, taatlerine koşsun!.. Ama kendisi ekmek yapma durumunda olan kimseler varsa; köyde oturup, kasabada oturup bu imkâna sahip olan, zâten böyle yapmakta olan kimseler varsa; onlara da tavsiyemiz, kepeğini ayırmasınlar!.. Çünkü hem sünnete uygundur, ordan kârları var; hem de vitaminler bakımından, besleyicilik bakımından daha iyidir, ordan kârları var...
şimdi kaliteli mal kullanımını ben lüks olarak görmüyorum. Fakat daha pahalı işçiliğe sahip bir malzeme kullanmak deyince ne anlamalıyım? Arabanın biri atıyorum 2007 modeldir biri 2009. İşlev farkı olmayıp sadece dış görünüm farkı varsa, bu farktan dolayı 2009 modeli almayı lüks mü görmeliyim? (ki ben öyle görüyorum şu an). Sonra farklı işlevler yapan makinalar gereksizse onlarda lükse girer. Misal: bulaşık makinası sadece bulaşıkları yıkayan bir alet olarak düşündüğümüzde benim için son derece gereksiz bir alet. Ama şimdilerde işte su tasarrufu, elektirik tasarrufu sağladığı söyleniyor bu sebepten kullanabilrm.mehmetemin wrote:eğer lüks ün kelime manası gösteriş,şaşaa ise daha kaliteli,daha pahalı işçiliğe sahip eşya,farklı işler yapan makinalar eşyalar ve malları israf dahilinde kullılmamasına ne isim verelim.