Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Başta hocaefendilerimiz olmak üzere büyük zatların tasavvuf tanımları, tasavvufun inceliğine dair yazılar, vs...
Post Reply
maneviyat

Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by maneviyat »

Bu başlığı yazmak bile beni huzursuz etti:) Herzaman oldu tasavvufa zıt bakışlar ama ben bu sıralar bunun arttığını görmekteyim sanalda ve realde.O yüzden bu konuyu açmak istedim.Özellikle selefi vahhabi zihniyetinde olanların tasavvufa karşı saldırıları ve bilmeyenleri yanlış(tabi onlar doğru buluyorlar) yönlendirme tutumu içinde olmaları beni çok rahatsız ediyor.Benim rahatsız olmam onların düşüncelerini değiştirmez:) ama ben Hocamızın bu konuda sohbetleri varsa ve bizimle paylaşan arkadaşlarımız olursa çok memnun olurum.Sanırım Güncel Meseleler 1 kitabında okumuştum bir bölüm. Daha fazla bu konuda bilgi aktaran kardeşlerimiz olursa çok iyi olur.Bu konuda tutumumuz ne olmalı ya da bunların sebepleri tasavvuf gibi gösterilmeye çalışılan bidatler ve yanlışlarmı?Sahte mürşidlermi? Bu konuda bilgi ve düşünceleri olan arkadaşlar bizimle paylaşırlarsa sevinirim.
Last edited by maneviyat on 16 May 2009, 22:01, edited 1 time in total.
mstf
Posts: 185
Joined: 30 Nov 2007, 16:43
Kan Grubu: A (+)

Re: Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by mstf »

Soru:

--Tasavvufa girmenin hükmü nedir, günümüzün müslümanlarına gerekli midir?

--Tasavvuf, bütün müslümanların mecbûrî öğrenmesi gereken bir ilim dalıdır. Çünkü tasavvuf, nefsi terbiye konusunu işler. Nefs-i emmâre dediğimiz nefsi terbiye etmenin yollarını gösterir.

(Kad efleha men zekkâhâ. Ve kad hâbe men dessâhâ.) "Nefsini terbiye terbiye eden kimse kurtulmuş, onu fenâlıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır." diye, ahlâkı güzelleştirmek Kur'an-ı Kerim'de emrediliyor; bunun için şart...

Ondan sonra, bir yolda giden insanların birisine bey'at etmesi, imam seçmesi lâzım gelir. Camide namaz kılan insanların, bir tanesini imam yapıp da arkasında ona uymaları gibi... O bakımdan şart...

Sonra:

(El'ulemâü veresetül enbiyâ') "Alim-i muhakkikler, peygamberlerin varisleridir." Onlar halkın irşâdıyla meşgul oluyorlar. Peygamber Efendimiz'e bey'at gerekli olduğu gibi, zamanındaki bey'at edilmesi gereken kimseyi de bulup, bey'at etmek herkese gerekiyor.

Daha başka şeyler de sayılabilir. O bakımdan bu ilmi mutlaka herkes öğrenmeli, herkes bu yola girip, nefsini terbiye edip, güzel huylu olup, insan-ı kâmil olup, salih bir kimse olup, Allah'ın rızasının yolunca yürümeli!..

Soru:

--Bazı kimseler, "Zamanımızda tasavvuf olur mu? Tasavvuf Yunus Emre zamanındaydı." diyorlar; bu konuyu açıklar mısınız?

--Bu söz kâfirliğe kadar gider. Neden kâfirliğe gider?.. Çünkü tasavvufta nefis terbiyesi var; Kur'an-ı Kerim'den... Zikir var; Kur'an-ı Kerim'den... Ahlâkı güzelleştirmek var; Kur'an-ı Kerim'den... Yunus Emre'nin mutasavvıf olması dindarlığından... Yâni, o zaman dindarlık var da şimdi dindarlık yok mu?.. O zaman Allah'ın emrine, Kur'an'a uymak var da şu devirde yok mu?.. Şu devirde daha fazla muhtacız.

Bu edepsizlikler, bu şuursuzluklar, bu terbiyesizlikler ondan oluyor. Hattâ müslümanlar camileri dolduruyor gibi görünüyor; tam müslüman olmamaları tasavvuf eksikliğinden... Eksik olan o malzeme... Tasavvuf olmadığından edepsiz... Tasavvuf olmadığından küstah... Tasavvuf olmadığından böyle...

Onun için, tasavvuf sadece bizim ümmetimiz zamanında da değil, tâ Hazret-i Adem zamanından beri ilm-i ahvâlil kulûbdür; yâni, gönlün ahvalinin ilmidir. "Allah insanların şekline, şemâiline, dışına bakmıyor; kalbine nazar ediyor." diye hadis-i şerif var... Nazargâh-ı ilâhî olan kalbi ıslah etme ve tanzim etme ilmidir. O bakımdan, farzlardan önce farzdır. Biz bunu dergilerimizde açıkladık.

Ben üniversite profesörüyüm, dinî edebiyat prefesörüyüm. İstesem üniversitede kalabilirdim, orda devam edebilirdim. Bu yol en önemli yol olduğu için, bu yola geldim. Bu yol işin aslı, özü olduğu için, dinin temeli, ruhu bu olduğu için bu yola geldim. Bu olmadan, tasavvuf olmadan olmaz. Yunus Emre de, Mevlânâ da, Sahabe-i Kiram da, tabiin de, tebe-i tabiin de, bu asrın insanı da, bundan sonraki kıyamete kadar insanlar da buna muhtaçtır.

Bu iş zahirle bitmez, ille iç terbiyesi de olacak!.. İç terbiyesi de tasavvuf demek olduğuna göre, ilm-i tasavvuf olduğuna göre, bu farzdır. Bunun bu şekilde olduğunu bildiği halde inkâr eden, kâfir olur.

Ama çok cahil, bilmeden, yanlış bir kanaatten dolayı tasavvuf yok sanıyorsa, o zaman cahilliğinden dolayı cezayı yer ama, belki kâfir olmaz. Ama bile bile, yok böyle bir şey derse kâfir olur.

Biz bunu kendimiz söylemeyelim de dedik, kim fıkıhta yüksek bilgi sahibi, kim müftü, kim âlim, onlara sordurttuk. Tasavvuf erbabı olarak tanınmış değil de, fakih olarak, fıkıh alimi olarak tanınmış kimselere sordurttuk. Seneler önce dergilerimizde dergilerimizde neşrettik. Bu sayıda da --İslâm Mecmuası'nda-- yine gitmişler, sormuşlar; ki, bu hususta bizim dışımızdaki insanların, fakihlerin bilgisi alınsın diye...

Suudî Arabistan'da Mısır'ın çok büyük bir alimi var... Onun talebesi olan kardeşlerimiz, "Hocalarımızın içinde en çok beğendiğimiz odur." diyorlar. Ebüs Sünne diye tanınıyor, herkes itibar ediyor. Profesör, Hanefî fıkhını çok iyi bilen bir kimse... Gittik ona sorduk, onun da röportajı var İslâm Mecmuası'nın bu sayısında... Tasavvufu hepsi kabul ediyor.

Tasavvuf yok diyen çok cahil bir adam, hattâ çok tehlikeli bir durumda, belki küfre düşmüş durumda...

Bizim göbeğimiz oraya buraya bağlı değil ki; Kur'an ne demişse, Allah neyi emretmişse onu söylüyoruz. Bak burda biz bir tasavvufî cemaatiz, bir tekke mensubuyuz, hadis kitabı okuyoruz. Hadis kitabını okurken de yeri geldikçe, "Bak, büyüklerimiz ne kadar doğru söylemişler, işin aslı buymuş, şuymuş..." diye hadis-i şeriflerinden, ayet-i kerimelerden delilleri gösteriyoruz. Bir delil yeterken, bir parmak izi bir mahkûmu idama götürürken, biz binlerce delil getiriyoruz. Ama halâ tasavvuf yok da yok diye hop hop zıplıyor. Güneş balçıkla sıvanmaz ki...

Böyle insanlara belki cevap da vermemek lâzım! Çünkü muhatap alınacak kadar bile bir bilgi sahibi değil...

İbn-i Teymiye'yi ileri sürerler. Çİbn-i Teymiye'de TasavvufÈ diye kitaplar bile neşredildi. İbn-i Teymiye tasavvufu reddetmiyor ki... Bazı bid'at ehli insanların yaptığı şeylerin sünnete uygun tasavvufa uymadığını söylemiş kitaplarında...

İşin aslını böylece bilmek lâzım!..

Soru:

--Tarikate ve bir hak mezhebe uymamak günah mıdır?

--Cahilliktir. Cahillik tehlikelidir, sonu vehâmetli bir şey olur. Bir hak mezhebe uymuyorsun, sen İmam-ı Azam mısın?.. Neden uymuyorsun? Sen kendi başına ayetleri hadisleri anlayacak kadar, mezheb kuracak kadar çok allame bir insan mısın?.. Değilsin. O zaman bilene uysana be adam!..

Uymamak cahilliktir, yanlıştır. Onlar bu meseleleri incelemişler, bu işin profesörlerinin profesörüdür onlar... Onlara uymak lâzım!..

Tarikate girmezse bir insan ne olur?.. Tarikate girmezse, nefsini terbiye etmez. Nefsini terbiye etmezse, sevaplı şeyleri kazanmazsa, günahlarda devam ederse, ahirette mahvolur. Ma'rifetullaha eremezse, gafil giderse zarara uğrar.

Onun için herkesin bu hayırlı, faydalı şeyleri yapmağa çalışması lâzım!..
Soru:

--"İlâhî ente maksûdî ve rıdàke matlûbî" cümlesinin anlamını açıklarmısınız?

--(İlâhî ente maksûdî) demek, "Yâ Rabbi, benim hedefim, muradım, maksûdum sensin!" demek... (ve rıdàke matlûbî) demek, "Yâ Rabbi, benim bütün taleb ettiğim, istediğim şey, senin rızana ermek; sen benden razı ol diye, onu istiyorum!" demek...

Yâni, birincisi ma'rifetullaha işaret ediyor, "Ben ma'rifetullaha sahib olmak istiyorum, Allah'ın arif kulu olmak istiyorum!" demek; ikincisi de, "Allah'ın rızasına, rızâ-i ilâhiye ermek istiyorum!" demek...
http://esadcosan.awardspace.com/arsiv/k ... tasav.html

http://www.akradyo.net/prgses/program/199/2009_21_Tasavvuf.wma
Ehl-i irfan arasında aradım kıldım talep
Her hüner makbul imiş illa edeb illa edeb
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by mehmetemin »

ne yazıkki tasavvuf adı altında tasavvuftan uzaklaşmış fakat bunun tasavvuf olduğunu ileri sürenlerin yüzünden yapılan genelleme yüzünden karşı çıkılıyorki o tasavvufsa ona bizde karşıyız.biz gerçek tasavvufun ve günümüzde gerçek tasavvufun temsilcilerine karşı çıkmak,haksızlık ve araştırmadan yapılan eleştirilerde ,eleştiri boyutunu bile aşar iftira boyutuna gidebilir.


birde tasavvufun ilim olarak problemi olan kişiler var,bu ilmin islam dışı olduğunu idda edecek noktaya kadar gidenler var,bunlar içinde çok kapasiteli islam alimleri tarihte ve günümüzde var.burada tasavvufçuların bu kişilerle sert diyaloğa girmesi aleyhimize oluyor,o alimler hatalarını er yada geç anlıyorlar.onların veya o görüşte olan kişilerin hararetini artırıcı söylemden ,ispatlardan falan kaçınmamız lazım.çünkü karşı taraf çok boş olmuyor çoğu zaman çeşitli deliller ,ispatlar onlarda ileri sürüyor,örnek yaşantı ve davranış onları tasavvufa yaklaştıran önemli bir sebep oluyor.

bu konuda mesela meşhur alimlerden merhum muhammed hamidullah hoca ömrünün son zamanlarını ,mısırdaki problemlerden dolayı pariste geçiriyor ,zannedersem 13 yıl falan bir kitabında okumuştum mealen kısaca aktarayım..sonra diyorki ben tasavvufa karşı çıkardım.ilim içinde biz hadisçileri,fıkıhçıları,kelamcıları yücelttik,.ama anladım ki bu gün pariste müslüman olan bir kişiye imam-ı azam hz lerinin fıkıh bilgisindeki üstünlüğünü anlatmakla müslüman olmuyor ,buradaki kişiler ibn-i arabi den, mevalana dan etkilenip müslüman oluyorlar diyor ve tasavvufa olan bakış açısını değiştiriyor.
maneviyat

Re: Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by maneviyat »

Mehmet Emin ve mstf kardeşlerim Rabbim ikinizdende razı olsun.Mehmetemin kardeşim okadar güzel değinmişsiniz ki konuya tamamen katılıyorum birde tasavvuf yoluna girmiş ama tasavvufun daha tam izahını yapamayan insanlar bu tür insanlarla münakaşaya giriyor ve buda tamamen aleyhimize oluyor.Zaten bu şahıslar ibni arabiden örnekler vererek vurmaya çalışıyorlar.Yanlız burada korkunç bir nokta var Hocamızında dediği gibi ''Tasavvuf yok diyen çok cahil bir adam, hattâ çok tehlikeli bir durumda, belki küfre düşmüş durumda'' gerçekten üzülüyor insan.Birde yeni tasavvufla tanışan ve bilgisi olmayan bazı kişiler daha ilim sahibi olmadan tasavvufu şeyhimiz bizi kurtarır :) diye açıklıyorlar bu seferde dahada kötü oluyor karşıdakide haliyle yok artık giibi cevaplar veriyor ve tasavvufu böyle tanıyor.Tasavvuf düşmanları dediğiniz gibi o kadar iyi hazırlanmışlarki birde karşısında dialoğa girdiği kişi tam ilim sahibi değilse tasavvufu ve ehlini nerdeyse şimdi burda yazmak istemiyorum çok kötü durumlarla itham ediyorlar ve yanlışlarına yanlış ekliyorlar.Bu durumda tabi daha tasavvufu bilmeyen kardeşlerimizi olumsuz etkiliyor.Ne diyelim Rabbim fırsat vermesin inşallah :)
Zeyneb Büşra
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Posts: 872
Joined: 28 Jul 2007, 18:09

Re: Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by Zeyneb Büşra »

Mustafa bey, hocamızın bu konudaki görüşlerini koymuş, gerçekten çok doyurucu. Allah razı olsun. Konan metinde hocamızın bahsettiği Arabistan'daki Ebüs Sünne isimli alim zat benim dayımın hocasıydı. Dayım kendisinden 18 sene fıkıh eğitimi aldı orada. Ebüs Sünne hoca dışındaki fıkıh alimlerinin tasavvufa aşırı karşı bir tutum sergilediklerini söylerdi. Neden böyledir, neden tasavvuf ayrı şeriatten uzak bir akım gibi gösterilmektedir, çok kafama takıyordum bir aralar. Ama hocamız Allah razı olsun Çok güzel açıklıyor sohbetlerinde.
Bu arada mehmet emin bey sizin görüşlerinize de katılıyorum. İlimle hikmetle bir süre sonra ister istemez kesişmek zorunda. İkisi bir yürümek zorunda. Bence en büyük sorun dediğiniz gibi tasavvufun yanlış yorumlanması, çarpıtılması, çarpık örenkler.
mahinur
Posts: 754
Joined: 30 Apr 2008, 20:06
Kan Grubu: A (+)
Contact:

Re: Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by mahinur »

Tasavvuf kâl değil hâl işidir demiş Büyükler. Ne güzel söylemişler..
Tasavvuf ehli olmayanla tartışılmaz ona anlatılmaz. Zaten anlamaz ki de. Anlamadığı için de günaha girer,anlatan da günaha sokmuş olur. Mehmed Zahid Kotku Hazretleri nâsa aklının yetmediğni anlatmak günahtır der..
Yani ki insanlar tasavvufu dinleyerek anlamazlar. Tasavvuf ehli kimselere bakarak izleyerek anlar ve severler. Yani onların hali illa ki etkiler..
Mesneviyi okuyan onun ruhuna aşkına aşık oluyor. Zaten tasavvuf da aşk'tır. Anlatılmaz velhasıl...

Mevla Tasavvufu anlamayı yaşamayı nasib etsin. Gönlümüze aşk versin...
Kendi bahçesinde dal olamayanın biri
Girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor
.
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by mehmetemin »

tasavvuf işte örnek insan işi,ne kadar karşı olursa olsun ama iyi niyetli müslüman olsun,1 kaç kez görsün hocalarımızı ,tanısın karşı çıkacak adam çok çok nadirdir.

ne yazıkki cahil insanların,üstüne vazife olmayan insanlar temsil görevini yerien getirmeye kalkınca maalesef ,bu eleştrililer geliyor.

birde ibni arabi çok ilginç bir tasavvufi şahsiyet ve aslında tasavvufu kabul etmeyen kişilere ibni arabiden bahsetmek gerçekten sakıncalı.çünkü sufilerin büyük kısmıda eleştirmiş ibni arabiyi çünkü kendindeki özel halleri saklamayıp,açığa vuran yazan birisi.sufiler genelde manevi hallerini saklarlar.

bu açıdan sufilerin bir grubu ibni arabi hz lerine şeyh-i ekber ,en büyük şeyh derken bir grup daha muhafazakar sufiler şeyh-i ekfer (kasıtları başka )en kafir şeyh demişler.şeyhler içinde sakıncalı sözleri var manasında.akrada bir ara ibni arabi ile ilgili güzel konuşmalar vardı.bu minvalde oradaki necdet yılmaz hocaydı heralde o söylemişti.
seyir

Re: Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by seyir »

Konunun birde "tasavvufa bazı bilimsel yaklaşımlar" yönü var, bu da tasavvufa zıt bakışlar başlığına girebilir belki (Allah(cc) bilir) diye bahsetmek istiyorum. Kozmoloji-astroloji-quantum fiziği gibi dallarla ilgilenen bazı bilimciler, İbni A'rabi gibi zatların yaptıkları açık açıklamaları kendi bilimsel tezleri ile bağdaştırıp tasavvuf ilmi hakkında yazılar yazmakta konuşmalar yapmaktalar. Ahiret, ruh, kader, hatta Allahu(cc) Teala Hazretlerinin Zatı hakkında... Bu zatları da kendi çalışmalarına destekçiymiş hemfikirmiş gibi de gösterirler. Şu doğru şu yanlışa girecek haddimiz seviyemiz yok. Ubudiyetten uzak olarak yapılan tefekkür-bilgilenme ile varılacak nokta geçmiş felsefi filozofların çeşitliliğini arttırır herhal. Hepsini en iyi Allah(cc) bilir.
Elhamdulillah bizim itikadımız ve yolumuz sünnet üzre. Şek şüphe yok, tertemiz. Gaye kul olmak, şunun bunun esrarını çözeyim değil. Budist din adamlarından birinin resmini görmüştüm bilmem kaç yılının en bilmemne fotoğrafı diye. Birşeye protesto amaçlı idi yanılmıyorsam, oturduğu yerde sokak ortasında milletin içinde kendini yakmış ve yanarken hiç kımıldamamış, acı çekme emaresi göstermemiş. Gaye bu hale gelecek bir irade/nefs kontrolü değil, ne biliym uçmak yada Levh-i Mahfuz' u okuyacak hale gelmek değil. Gaye kulluğun gerklerini yapıp kulluğa, Allah(cc)'ın rızasına ermek. Araçlara dolanıp amacı unutmak değil. Gaye, 100 adette bir tekrarlanan cümle... Güzel halleri, mükafatları, keramet gibi meyveleri Allah(cc)'ın layık olan kullarına vermiş olduğunu da müşahede ediyoruz zaten.
Henüz pişmemiş, hamur olan birisinin(öncelikle şahsımın) başta belirttiğim tarzda açıklamalar yapan kişilerin yazılarını kitaplarını okumasını-dinlemesini hatta yanından geçmesini büyüüüük bir tehlike olarak görüyorum. Hamura kum karışırsa ayıklamak çok zor olur hatta ayıklanamama ihtimali daha yüksek diye. Hallerini daha iyi anlıyalım ki ona göre kendilerine cevap verelim diye komunizmin İslam karşıtlarının yazılarını kitaplarını ince ince okuduktan sonra, gönüllerinin o yönlere meyl etmeye başlayan kişilerin olduğu gibi. Büyük tehlike. Allah(cc) muhafaza... Başka işleri kurcalamaya hiç gerek yok, büyüklerimizin kitapları tavsiyeleri bize fazla bile. Allah(cc) hepsinden ebedler kadar razı olsun.
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by mehmetemin »

yani çok güzel ifade etmişsiniz tasavvufa insanın beklenti içinde girmesi aslında özü itibariyle zaten baştan yanlış,evvela allaha kul ol,haramlara ,helallere titizlikle uy,şüpheli şeylerden kaçın gerisi zaten gelir.uçmak kaçmak bu işin özü değilki.ayrıntı adeta .

ilk dönem sufilerinin bir özelliğide çok orjinal,çok kendinelerine has bir dini yorum özellikleri var.bu ilk dönem selefileri tarafından eleştirilmiş,selefiye dedik mi yanlış anlaşılma var ilk dönem selefileri mezhepler başlangıcı dönemi,son dönem selefilieri dedik mi suudi arabistan alimlerinin ve vehabbi görüşe sahip kimselerede selefi deniyor ama arada çok fark var.bu kendilerin has din yorumları ,eleştirilmiş ,aslında bu ilk dönem sufileri içinde bazı konularda dini ahkam dışında olan sözler söyleyenler var.

fakat tasavvufun sonraki devrelerinde bu kişiler oratadan kaybolmış,tasavvuf ilminin hadis ve kuran ile bir problemi olmadığı ve bu istikamette alimler ve tarikatlar kurulmuştur.

şimdi karşı çıkanlar bu sonraki dönemi görmezden gelip,ilk dönem sufileri içinde ki islam tarihi içinde ilimlerin oluşmaya başladığı devre çok karışık bir dönemdir.ciddi görüş farklılıkları olan ,mezhepleşme ayrılıkları olan yani ehli sünnet içinde bile şuan 4 mezhep var fakat o dönemden ,bu döneme takipçisi kalmayan çok sayıda ehl-i sünnet mezhebinin bile olduğu açıktır.bu dönem içinde mutasavvıflar içindede çok çeşitli görüş beyan eden insanların çıkması normaldir.

mutezileye mensup bir kişiye şuan hatalı görüşleri var deniyorsa buda kelam alanında bir sakıncaysa
tasavvufçular içindede şu kol hatalıdır denebilir.bu tasavvufu yanlış hale getirmez.nasıl mutezile ekolüne mensup kişilerin olmasının kelam ilmini yanlış hale getirmeyeceği gibi.
Zeyneb Büşra
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Posts: 872
Joined: 28 Jul 2007, 18:09

Re: Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by Zeyneb Büşra »

Seyir bey Allah razı olsun çok güzel ifade etmişsiniz, belirttiğiniz gibi ehli olmayanların yazmış olduğu tasavuf kitaplarını ve konuşmalarını takip edilmemesi gerektiği düşüncesindeyim ben de. Zira Allah muhafaza çok kötü yanlış bakış açıları oluşabiliyor insanda. Tasavvuf gönül işi, Allah sadece gönle bakar sen ilmi sünneti boşver tarzında ifadeler var. Şimdi bu tarz tasavvufçuların ifadelerinde hep ilim ehlini suçlar nitelikte ifadeler var. Zamanında sufiler ve ilim ehli kadılar mesela arasında çok ihtilaflar vs. olmuş. Bizim yapmamız gereken onlar arasındaki ihtilaflara çok fazla kulak kabartıp oyalanmamamız. Zira Esad Coşan hocamızın konuşmalarına ve sohbetlerine baktığımız zaman ikisini hep dengede tutan bir yol görüyoruz. Hocamız ilim ehlini, sünneti seniyyei hep rehber olarak gösteriyor. Ayrıca ana gayenin marifetullah olduğunu da her sohbette belirtiyor. Yani ne elinde tesbih avare görünümlü dini kafasına göre yorumlamaya çalışan bir sufi görüntüsü, ne de ana gayenin marifetullah olduğunu unutan, yolları öğrenip hedefi göremeyen bir alim görüntüsü çiziyor.

Allah hakkı hak olarak görüp, ona uymayı, batılı batıl olarak görüp ondan kaçınmayı hepimize nasib eylesin.
seyir

Re: Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by seyir »

İmam-ı Rabbani(rha) Efendimizin şu mektubunda çok güzel ifade etmiş. Allah(cc) razı olsun, himmetlerine şefaatlerine nail eylesin.

http://www.gucduvani.com/forum/viewtopi ... =15#p11346
maneviyat

Re: Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by maneviyat »

Hepinizin yorumları benim için çok önemli ve pekiştiriciydi.Çok teşekkür ediyorum.İtiraf ediyorum :) birara ibni teymiye'yi baya aklıma takmıştım niye tasavvufa karşı ve niye tasavvuf karşıtları ibni teymiye'yi ve yazılarını öne sürüyorlar diye hatta kitaplarını bile okumayı düşünmüştüm sonra avamların okumaması gerektiği gibi bir yazı okudum vazgeçtim :) Hocamızda açıklamış zaten. Seyir kardeşimizinde dediği gibi ve kesinlikle katılıyorum buna '' Gaye kul olmak, şunun bunun esrarını çözeyim değil''.Rabbim bizleri gaflete düşürüp asıl gayeden uzaklaştırmasın.

Ben bir ekleme yapayım yukarıda selefi zihniyeti derken vahhabi zihniyetini kasdetmiştim :)
mahinur
Posts: 754
Joined: 30 Apr 2008, 20:06
Kan Grubu: A (+)
Contact:

Re: Tasavvufa Zıt Bakışlar Hakkında

Post by mahinur »

Tasavvuf Kur'an Ahlâkıdır.Rwsulullahın deruni halleridir.Bencillik değil, diğerbinliktir.Merhamet,muhabbet,hizmettir.Laf ebeliği söz kabalığı değil,samimiyet ihlas ve hikmettir.Kalb temizliği,irfan yüceliği ve amel-i salih üreticiliğidir.Deliyi veli,taşkını uslu kılar.Taş bağrı ısıtır,yumuşatır,merhametsizi rikkatli,katı kalpliyi gözü yaşlı eder...
Mahmud Es'ad Coşan rh.a. Bu konunun tafsilatıyla devamı Başmakaleler 1,217'de.
Kendi bahçesinde dal olamayanın biri
Girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor
.
Post Reply

Return to “Tasavvuf Yolu Nedir?”