Page 1 of 1

Tarihten Kalan İzler

Posted: 29 Jan 2009, 19:02
by Serid Ömer
Can esintisi(İslâm’da şiir metafiziği)Nasrullah Pürcavadi
-Dini felsefe ve fars dilinin kutsallaşması;Felsefe ve felsefi düşünüşün,İslâm medeniyetinde iniş çıkışlarla dolu köklü ve hareketli bir tarihi vardır.Fakat felsefe tarihçiliği geleneği ömrü bir yüzyılı geçmeyen nisbeten yeni bir gelenektir.Fakat bununla birlikte İslâm felsefesi tarihçiliği genç bir gelenektir ve bugüne değin ister batılı araştırmacılar ister doğulu araştırmacılar eliyle olsun yazılmış eserlerin sayısı oldukça azdır.Müslümanların felsefi alanda ilk olarak Kindi ve Farabi’nin görüşleriyle başlatıp İran’da Muhammed Gazali’nin Mağrip’te İbn Haldun’un görüşleriyle bitirir.İslâm felsefesi tarihçilerinin felsefi düşünüşü belirli bir dönemle ve filozofların Arap diliyle yazdıkları konularla sınırlandırmalarının yanlışlığında kuşku yoktur.Özellikle İbn Rüşd’den itibaren İranlıların Farsça eserlerini genel olarak hem Arapça hem Farsça yazmış olan İbn Sina ve Hace Nasir Tusi gibi şahsiyetlerin ve sadece Farsça yazmış olan Nasır Husrev ve Baba Efdal gibi düşünürlerin eserlerini de dikkate alsalar ve bu eserler üzerinde inceleme ve tartışmada bulunsalar,İslâm felsefesi tarihçiliği şimdiye değin var olan eksikliği bir yere kadar gidermiş olacaktır.Başka bir deyişle ilahi söz yaratılışsal(tekvini)anlamların alt aşamasıdır.Bu anlamı yüce Allah Kur’an’da”kün”ile anlatmıştır.”Kün”iki alemin esasıdır.”Kün”sözdür.
-“Sözü küçümseyerek bakma,çünkü iki alem”kün”den hiç ayrı değildir.İki alemin esası sözden başka bir şey değildir.Çünkü”kün “sözüyle var oldu,”lâ tekün”sözüyle yok oldu.
Söz yüce Hak’tan inip geldi de gönderilen nebilerin övüncü oldu.”
-Sadece iki alemin esası değil bütün varlık aşamaları sözde zahir olmuştur.Kur’an’ın ve öteki semavi kitapların anlamı da budur.Kur’an kelimeleri yaratılış hakikatlerinin alt(nazil)şeklidir.Öyleyse iki alemin esası ve varlık aşamalarının tümü sözde görünüm kazandığına göre insan varlıkların bütün sırlarını ve onların hikmetlerini söz yoluyla keşfedebilir:
-“İster var olsun,ister yok olsun her şey,sözün parmağında tıpkı mum gibidir.
Zevk ve işarette bundan her kısmı yüz türlü tabir etmek mümkündür.”
-Öyleyse Attar’ın arayışı olduğu felsefe onun ilahi söze yaklaşma yoluyla ulaşabileceği felsefedir.Elbette bu felsefenin kemali nebilerin sonuncusu olan Peygamberimiz(s.a.v)mübarek göğsüne nazil olan kelamdır.