Page 3 of 6

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 02 Dec 2008, 10:38
by mahinur
umeyme wrote:


toparlamaya çalışayım (:

yada hayır bırakalım dağınık kalsın,siz anlamaya çalışın (:
;) :lol:

Biz genel söylüyoruz tabii. İstisnalar olabilir.Ama onlar da kaideyi bozmuyor de mi :D
Benim yetiştiğim çevre şimdi ilgilendiğim şeylerden çok uzaktı. Bu yüzden herkes çok farklı olduğumu söyler :lol:
De daha dünyaya gelmeden başlıyor diyoruz ama. Kimini Allah saklıyor koruyor. Kötü bir anneden ve çok çok kötü bir çevreden ortamdan yetişme olsa da doğru yolu bulduruyor Allah. Var bu tariftekine benzeyen tanıdığım.. :)
Bu bir kural değil.
İşte umeymenin de verdiği misal gibi. Hz. Nuh'un oğlu...

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 02 Dec 2008, 13:01
by seyir
Serid Ömer wrote:-Güzel huy ancak ve ancak hayız çocuğundan veyahut zina çocuğundan çekilmiş,alınmış olur.Yani kötü huyluluk onlarındır.Nedendir kötü huyluluk?Zina çocuğudur da ondandır.Hayız çocuğudur da ondandır.M.Esa'd Coşan(rha)
Diğerleri, güzel huy kazanımında daha şanslı olmuş oluyor.

Allah(cc) rızası doğrultusunda aile müesseseleri kurup, yine rızası doğrultusunda evlatlar yetiştirebilmeyi ve ailece islama en güzel şekilde hizmet edebilmemizi nasib eylesin.

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 02 Dec 2008, 22:32
by mehmetemin
evet görüşler bir hayli faydalı

halk arasında abdüllatifin dediği gibi besmelesiz,haramzade artık daha amiyanelerini söylemeyeyim tabirler mevcuttur.

o zaman şöyle bir durum ortaya çıkıyor.

1-ailesinden,yetiştirme tarzından gelen bir kötülük var.

birde ikinci olarak Allahın takdiri neticesinde kötü yaratılmış olanlar var.

2-mesela alim kişiden zalim olması böyle,allah alim babasını imtihan ediyor ,zalim oğlununda bu dünyadaki kötüler grubunda yer almasını takdir etmiş demekki.işte hz nuh 'un oğlu ,yine hz ebubekir'in iman etmeyen oğlu gibi

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 03 Dec 2008, 22:23
by Duru
yeni konuya geçelim mi şimdi,var mı yeni fikirler ?

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 05 Dec 2008, 22:13
by Eylül
'HİÇ OLMAK' sizce nedir? Bu konuyu forumdan bir iki kardeşimizle konuşmuştuk bir zaman. Şİmdi de genele soralım istedim.

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 05 Dec 2008, 22:43
by Zeyneb Büşra
Benim fikrimce hiç olmak, kişinin varlığıyla yokluğu arasında bir farkın olmamasıdır. Amacı olmayan kişi bir hiçtir. Tabi konu başka açılardan da ele alınabilir. Akılma ilk gelen bu sadece.

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 05 Dec 2008, 23:33
by Duru
HİÇ olmaya talibiz efenim..



Kısacık bir öykü bu... Ama hayatımıza yön veren bir öykü...

Devrin valisi emrindeki yöneticiler ile atının üstünde şatafat içinde girer şehre... Yol kenarlarında insanlar iki büklüm el pençe divan selamlarlar...valiyi... Bütün bu şatafatlı itaat gösterileri arasında valinin gözleri, bir sokağın köşesinde yere çökmüş olan ve etrafındaki hiçbir şey ile ilgilenmeyen bir adama takılır...

Perişan kılıklı, saçı sakalına karışmış bu adamın olduğu yere sürer atını vali... Atının üstünden inmeden,vakur ve sert bir ses tonu ile bağırır adama,

- "Behey adam, herkes benim şehre gelişimi el pençe karşılarken sen kimsin ki yerinden bile kıpırdamıyorsun?

" Perişan kılıklı adam istifini hiç bozmadan,sakallarının ve uzun saçlarının arasından belli belirsiz gözüken gözlerini valiye çevirerek :

- "Ben hiçim" der... Vali daha da hiddetlenir, - "Ne demek hiç, senin bir adın, şanın unvanın yok mu bre adam" der...

- "Senin var mı? " der bu kez adam... Vali iyice şaşırır ama cevaplar,

”Gafil adam, nasıl anlamazsın, ben valiyim” der. Adam aynı ses tonu ile sorar yine...

- "Peki daha sonra ne olacaksın?"

-"Sadrazam olacağım." der vali...

- "Peki daha sonra?"

- "Padişah olacağım..."

- "Peki ya daha sonra?" Kısa bir an duraksar vali ve;

- "Hiç" der...
- Sadece gülümser perişan kılıklı adam...

Her insan birgün HİÇ olmaya mahkumdur :D . .

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 06 Dec 2008, 00:00
by Abdüllatif
Hikaye güzel de, nerden aldınız bilmiyorum, anlatımdaki sıra uygun olmamış.
Şu şekilde olsa daha etkili oluyor, hocamız bu şekilde anlatıyordu bunu:


"Perişan kılıklı, saçı sakalına karışmış bu adamın olduğu yere sürer atını vali... Atının üstünden inmeden,vakur ve sert bir ses tonu ile bağırır adama,

- "Sen benim kim olduğumu biliyor musun demiş?
Bilmiyorum, kimsin?
.
.
.
.
.
.
.
Sonra ne olacaksın?
Hiiç, demiş.
Ben zaten şimdiden hiçim demiş adam..."

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 06 Dec 2008, 00:22
by Duru
Evet bende öyle biliyordum,ama bunu buldum
anlatılmak istenen anlaşılmıştır sanırım,çokda büyük bi eksik değil ;)

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 06 Dec 2008, 22:16
by mehmetemin
insanlar için hiç olmak diye diye birşey olduğunu sanmıyorum.hiçlikten kasıt ne anlamadım.

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 07 Dec 2008, 11:20
by Eylül
Hiçlik=Benlik desek?

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 14 Dec 2008, 01:05
by mehmetemin
yeni bir konuya geçelim.

son zamanlarda medyada gündemde eski bir manken ,yaşantısını değiştirip ,hacca gitti hatta namaz gönüllüeri platformundada gördük kendisini ,eski yaşantısınıda eleştirip değişti.allah devam ettirsin kendisini tebrik ederiz.

aslında normal insanlar arasında olsa problem olmayacak bir hadise ama ünlü kişiler arasında yadırganmaya sebebiyet veriyor.

şimdi burada soracağım,tabiki bu kişinin tenkit edilmesini değil,inancımız gereği ne kimseye tevbe kapısı kapalıdır,nede dindarlık payesi verme bizim tekelimizde değildir.

burada sormak istediğim,geçmişinde çeşitli büyük günahlar işlemiş bir kişinin ,geçmişine karşı önyargılı olmamız gerekir mi,geçmişi bu kişiye hatırlatılmalı mı,

daha doğrusu bu kişinin kabullenilmesi için diyet ödemesi mi gerekir yoksa daha fazla bir hoşgörüyle kucaklanması mı.diyetten kastım,geçmişi ile ilgili aykırı seslere katlanmalı mı.

birde genelde diğer dinlerden islama dönmüş kişilere,veya dindar bir yaşama sonradan başlayan kişilere haddinden fazla itibar ,gerçekten itibar edilecek kişilere haksızlık olmaz mı.

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 14 Dec 2008, 01:48
by Abdüllatif
Eski ümmetlerden zalim bir adam varmış, doksandokuz kişiyi öldürmüş. Peygamber Efendimiz bildiriyor hadis-i şerifinde... Doksandokuz kişiyi öldürmüş ama, "Yâhu ben ne zalim adamım! Nedir bu benim yaptığım?.." filân diye içine bir ateş düşmüş. Yaptığı işten memnun değil, üzülüyor.

"--Benim derdime bir çare var mı?" demiş.

Demişler ki:

"--Filânca yerde bir rahib var, o rahib bu senin derdine bir çare bulabilir belki... Çok ibadet ediyor, bilgisi de var, kitapları var; git ona söyle!" demişler.

Adam kalkmış onun yanına gitmiş:

"--Rahib efendi! Ben şöyle haltlar karıştırdım, böyle zulümler yaptım, söyle adam astım, böyle adam kestim..." filân demiş.

"--Ooo... Defol, sen mahvetmişsin ortalığı, senden bir şey olmaz!" diye bir sert çıkmış rahib buna...

Adam tutmuş onu da haklamış. Öldürdüğü adam doksandokuzken, yüz etmiş. Demiş:

"--Bana bir doğru düzgün bir adam, benim derdime çare olacak bir insan söyleyemez misiniz?.."

Demişler ki:

"--Filanca diyarda bir adam var... Git onun yanına, belki o senin derdine bir çare bulur, söyler."

O kalkmış oraya giderken yarıyolda eceli gelmiş, ölmüş. Başına dikilmişler azap melekleri, demişler ki:

"--Bu adam, şu kadar suç işledi. Bunu alıp azab etmek üzere cehenneme götüreceğiz. Rahmet melekleri de gelmişler, demişler ki:

"--Evet bu adam kusur işlemişti ama, tevbe etmeye gidiyordu, yolu tevbe yolu... Tevbe etmeye gidiyordu, oraya gidecekti, tevbe edecekti. Niyeti, kalbi temizdi. İyi niyetle tevbe etmeye gidiyordu." diye çekişmişler.

Bu çekişmeler üzerine rahmet melekleri ile azab melekleri:

"--Yâ Rabbi! Bu kuluna ne muamele yapacağız? Emir buyur da, ona göre muamele edelim!" diye baş vurmuşlar Dergâh-ı İzzete...

Allah-u Teâlâ Hazretleri demiş ki:

"--Ey meleklerim! Ölçün bakalım hangi tarafa daha yakın?"

Ölçmüşler ki, gideceği yere biraz daha yakın... Hattâ denilmiş ki bir rivayette, Allah-u Teâlâ Hazretleri yerin o tarafını kısalttı. Yâni o tarafı ona yakın gelsin diye... Onun üzerine rahmet melekleri almışlar.

Allah-u Teâlâ'nın engin, sonsuz, hadsiz, hesapsız, sebepsiz, karşılıksız rahmetinin ne kadar çok olduğunu, Peygamber SAS Hazretleri bu hadis-i şerifte böyle bildirmiş.

Kul pişman oldu da gözyaşı döktü mü; cehennem:

"--Aman, aman, sen benim yanıma sokulma! Senin göz yaşların benim ateşimi söndürür." dermiş.,
http://www.dervisan.com/yazi/880401.htm
mehmetemin wrote:birde genelde diğer dinlerden islama dönmüş kişilere,veya dindar bir yaşama sonradan başlayan kişilere haddinden fazla itibar ,gerçekten itibar edilecek kişilere haksızlık olmaz mı.
İslam düşmanı bir adam demiş ki:
Bu müslümanlar sonradan müslüman olanları çok severler. Onların içine sızmak için müslüman olmuş rolu yapın. vs. tarzı bir söz vardı. Orijinalini unuttum..

Özellikle bazı kardeşlerimiz pekseverler sonradan müslüman olanları.

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 14 Dec 2008, 01:53
by Abdüllatif
Bey efendi evliyalığa soyunmuş anlaşılan... Allah sonumunuz hayretsin!
Gazetecilerin "Neden Eyüp Sultan?" sorusunu yanıtlayan Alptekin, Eyüp Sultan'ın Hz. Muhammed'i kendi evinde misafir ettiğini bundan dolayı ilk başta Eyüp Sultan'ı ziyaret ettiğini söyledi. Hz. Muhammed'in evinden geldiğini söyleyen Alptekin, "Efendimizin selamını getirdim" dedi. Alptekin, daha sonra akşam namazını kılmak için camiye girdi. Yaklaşık 40 dakika camiide kalan Alptekin, çıkışta Eyüp Sultan'a Hz. Muhammed'in selam mesjanını ilettiğini söyleyerek, bir dahaki sefere de Eyüp Sultan'ın mesajını Hz. Muhammed'e ileteceğini kaydetti. Alptekin duygularını ifade ederken hac ziyareti sırasında bile Eyüp Sultan'da ağladığı kadar ağlamadığını anlatarak, insanların eskiden kendisine dudaktan selam verdiklerini şimdi ise yürekten selamladıklarını da sözlerine ekledi.
Maskara imiş bu herif ya... Anlaşılan reyting peşinde:
Her zaman boynumda tespih var Alptekin, boynundaki tespihin sorulması üzerine de her zaman boynunda tespih cebinde de takke taşıdığını belirterek, “Bunlar hac kıyafetlerim. Bu nedenle tespihim dışarıda gözüküyor. Bir iki gün içinde kıyafetlerimi değiştireceğim ve yine tespihim boynumda olacak ama elbiselerimin içerisinde. Normal kıyafetlerime dönerken sakallarımı da keseceğim" diye konuştu.

Re: Biraz da Felsefe Yapalım

Posted: 14 Dec 2008, 14:20
by mehmetemin
şimdi islamda müellefe-i kulub dediğimiz kalpleri islama ısındırılacaklar diye bir grup mevcuttur.

bu kişilere zengin bile olsa zekat verilir ve hoşgörüyle karşılanır.

peygamber efendimiz,islama zamanında karşıt olmuş ama sonradan islamı seçenlere itibar göstermiştir.hatta ebu süfyan ra ve oğlu sonradan halife olacak muaviye ra huneyn gazvesinden sonra herkesden farklı olarak 100 deve verilmesi ensar arasında huzursuzluğa bile sebep olmuştur.hatta şia sonra yaşanan olaylardan dolayı onları gerçek müslüman bile saymamaktadır ki bu görüşe tabiki katılmıyoruz.

ama tabiki islamda fedarkarlık gösteren muhacir ve ensar ile mekke fethinden sonra müslüman olan ashabın derecesinin farklı olduğu kitaplarımızda yazılıdır.

şimdi demekki herkesin itibarı farklı olması gerekir.

bir zamanlarda islam dünyasında yusuf islam çok meşhurdu,kendisine gösterilen rağbet bir hayli fazla idi,belki onun vesilesiyle bir çok yabancı müslüman oldu,allah razı olsun ama bu kişinin çok üst düzey dini bilgisi olmamasına rağmen insanlar ona gerçekten evliya muamelesi yapıyorlardı,ama 11 eylül saldırılarından sonra yusuf islam ın söyledikleri kafa karıştırdı.sarığı cübbeyi çıkardı,yeniden şarkı söyledi,eski isminin kullanımına kızıyordu vazgeçti falan filan.eski hali bir abartıydı,yeni hali çok fazla abes olmamsına rağmen problem oldu.

tesbihle ,takkeyle,sarıkla, cübbeyle ,bu işler olmaz.
ilim gerekir amel gerekir,zaman gerekir.aslında bu tarz kişilerin böyle bir hayatı seçmeleri ile aslında ortalardan kaybolmaları gerekir,çünkü şeytan son derece kurnazdır,bu sefer başka taraftan insanları sapıtmayı iyi bilir.

yoksa bu dinde hz ahamzayı şehid eden vahşi de affolundu,ebu cehilin oğlu ikrimede ,sahabe oldular.tevbe kapısı kimseye kapalı değildir,ama geçmişinden kurtulmak isteyen ,geleceğini bu yönde devam ettirmek isteyen kişi ,evvela hazıra konmaktan ziyade ,bu işin çilesini çekenlerin yolundan gitmelidir.diye düşünüyorum.