Çok üzücü bir mektup

Forumda uygun kategori bulamadığınız yazılar...

Moderators: VYZ, Leyla Hanne

Post Reply
mnctosman

Çok üzücü bir mektup

Post by mnctosman »

Sevgili annecigim ve babacigim,
Bu mektubu okudugunuz zaman üzüleceginizi biliyorum.
Aylardan beri sustugum icin de üzülüyordunuz.Ama ne yapalim baska türlüsü elimden gelmiyordu.Beni affedeceginizi,mazur göreceginizi umarim.Annecigim ve Babacigim,
Ben artik islam dinini terk ederek hiristiyan oldum.Eger böyle yaptigim icin bir günah islemissem bilin ki,bu günah tamamen size aittir.Cünki siz,bana dinimi ögretmemistiniz.Ben adimin Müslüman oldugunu biliyordum o kadar.
Fakat,Müslümanlik nedir? Nasil olur? Peygamberim kimdir? Nasil bir zattir? Kuran nasil bir Kitaptir nelerden bahseder? Müslümanlikta nasil ve nicin ibadet edilir? iste bütün bunlar bence bilinmeyen seylerdi.bana anlatmadiniz,ögretmediniz.
Buraya geldigim zaman,cogu Fransizlarin dindar olduklarini gördüm.Hemen her evde birkac İsa ve Meryem'e ait resim vardi.yemege oturduklari zaman dua okuyorlardi.Ben ise onlara alik alik bakip durmaktan baska birsey yapamiyordum.
Din,iman Allah.Peygamber,Kuran ve ibadet hakkinda bana bir cok sorular sorarlardi.Ama ben hicbirine cevap veremiyordum.
Siz,bana bunlari ögretmemistiniz.Hatta benim memleketimde dindarlik ayipti.Mesela lisede derse giren bazi hocalar dindarligin,yobazlik,gericilik oldugunu anlatirlar,ondan sonra derse baslarlardi.icimizden birisi dinden bahsedecek olsa,ögretmenler olsun,ögrenciler olsun hemen alay ederlerdi...Hey yobaz,kacinci asirdasin?derlerdi..
oruc tutmak bir suc,namaz kilmak bir ayipti.
Burada ise,durum tam tersinedir.ne kadar aldanmisiz? ne kadar aldatilmisiz?Avrupanin dinsiz oldugunu zannederdik.dinsizligi ilerilik,dindarligi gerilik sayardik.halbuki ne kadar yanilmisiz,
burada herkes dinden,imandan,İsa'dan bahsediyor.dinsizler ise pek sevilmiyor.cogu kimsenin cebinde incil var.
Bütün bunlarin karsisinda icimde bir bosluk duydum. hiristiyanlarin cogu ibadet ediyordu.ben ise ne kendi dinimden,nede onlarin dininden birsey bilmiyordum..
yavas yavas hiristiyanligi ögrenmek icin bir merak sardi beni,Ögrendim ve nihayet iste hiristiyan oldum.Artik tahsil masraflarimi kilise üzerine aldi.Bundan sonra bana,ister mektup gönderin,ister göndermeyin.Siz bilirsiniz,ama tekrar ediyorum:Eger dinimi terk edip günahkar olmussam,bu günah tamamen size aittir.Allah sizi affetsin...
Abdüllatif
Posts: 1556
Joined: 28 Jul 2007, 15:32
Kan Grubu: AB (+)

Re: Çok üzücü bir mektup

Post by Abdüllatif »

Gönderme yapmak için uygun ancak netice olarak uygun değil.

Anne babası bir şey verememişse elbet onların da suçudur ancak Allah insana akıl vermiştir. Çocuk bulmak zorunda. Ben bulamadım, günahı size diye sıyrılamaz işten...
Vay, yüz bin vay kim dildardan ayrılmışam
Fitne–çeşm ü sahir u hunhardan ayrılmışam
Bülbül-i şûride em gülzârdan ayrılmışam
Kimse bilmez kim ne nisbet yârdan ayrılmışam!
Eylül

Re: Çok üzücü bir mektup

Post by Eylül »

Bu mektup gerçek değilde, anne babaların gözünü korkutmak için yazılmış gibi. Gerçekse de yazan kişi İslam'ın hak din olduğunun farkında ama diğer din mensuplarına karşı bi özenti var gibi. Bu yazdıkları sadece vicdan rahatlatma adına yazılmış.

Samimi olsa idi
mnctosman wrote:Müslümanlik nedir? Nasil olur? Peygamberim kimdir? Nasil bir zattir? Kuran nasil bir Kitaptir nelerden bahseder? Müslümanlikta nasil ve nicin ibadet edilir?
bu soruların cevaplarını araştırırdı zaten, dinini değiştirmezdi de.

Abdüllatif Bey'e de elbetteki katılıyorum.
mnctosman

Re: Çok üzücü bir mektup

Post by mnctosman »

Benim bu mektubu buraya koymamım amacı,anne babaların çocuk yetiştirmede dikkatli olmaları idi.'Bakın çocuklar gözümüzün nuru çocuklar bu şekilde elimizden kayabilir.' demekti.Terbiyesini iyi verelim demekti.Ben olaya mektubu yazanın gözünden bakmadım.Ben olaya anne baba gözüyle baktım.Çünkü ben de bir babayım.
Bakıyorum da yorum yapan kimse olaya bu gözle bakmadı.
Eylül

Re: Çok üzücü bir mektup

Post by Eylül »

Mncosman Bey size karşı bi eleştiride bulunmadım ki ben. SAdece öektubu okuyunca böyle bi değerlendirme yapasım geldi. Hassasiyetinizi anlıyorum. Allah yardımcımız olsun, bu zamanda çocuk yetiştirmek zor. Hakkınızı helal ediniz ayrıca.
Abdüllatif
Posts: 1556
Joined: 28 Jul 2007, 15:32
Kan Grubu: AB (+)

Re: Çok üzücü bir mektup

Post by Abdüllatif »

Bakıyorum da yorum yapan kimse olaya bu gözle bakmadı.
Abdüllatif wrote:Gönderme yapmak için uygun ancak netice olarak uygun değil.
Demiş idim. Göndermeden kastım, "anne babaların bu hususlarda dikkatli olmaları" idi.
Söylediği şey güzel diye, söyleme üslubunun ve içinde geçen kelimelerin doğru olduğu anlamına gelmez.
Vay, yüz bin vay kim dildardan ayrılmışam
Fitne–çeşm ü sahir u hunhardan ayrılmışam
Bülbül-i şûride em gülzârdan ayrılmışam
Kimse bilmez kim ne nisbet yârdan ayrılmışam!
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

BİR MİSYONERİN GÜNLÜĞÜ'nden

Post by asım »

Selamün aleyküm!
Seneler evvel Ankara'daki talebe kardeşlerle okumuştuk!
Hani biraz moral (ve gerçekleşmesine de vesile) olsun diye aktarayım dedim!
Yüce Allah'ın (c.c.) bizleri de "Mahmud"lara vesile kılması dileği ile.

BİR MİSYONERİN GÜNLÜĞÜ'nden

8 Temmuz İşte Türkiye'deyim; bölge sorumlusu Tommy arkadaşla havaalanından kalacağımız eve giderken hayli uyarıcı bilgiler aldım; "Hemen başlama, biraz sağını solunu tanımalısın; Türkler acayip bir millettir" filan diye bir şeyler söyledi, ama aldırış etmedim. Bir dakika bile zayi edilmemeli; görev kutsal, görev ağır.

9 Temmuz Tommy'nin yanıldığı açık; bugün ilk tebliğimi yaptım bile. Adam parkta öylece oturuyordu.
Söylediğim her şeyi gülümseyip başıyla tasdik ederek saatlerce dinlerken ruhumun göklere değdiğini hissetmiştim. Bizi seyreden simitçi, sonradan o adamın sağır olduğunu söyleyince biraz moralim bozuldu ama olur öyle şeyler.

11 Temmuz Üçüncü gün; Tommy hâlâ "erken henüz" diye ısrar ediyor. Mânâsız bir ısrar bu; kurtulması gereken o kadar çok ruh var ki burada. Çorap almaya inmiştim semt pazarına. Nasıl oldu anlamadım ama eve dönerken artık benim altılı çelik tencere takımım vardı. Önemli değil, tencere gerekli bir araç nasıl olsa. Tencereci arkadaşa müjdeyi tebliğ ettim. "Ayıpsın abi, Hazreti İsâ' ya can fedâ." dedi, ben ağladım. Söz verdi, pazar toplantılarına gelecek; hatta bana bir adres bile verdi. O adrese gidersem bir sürü insanı misyona katabilirmişim.

21 Temmuz Tommy hâlâ "gitme, bak karışmam" diyor; işte bu aşırı ihtiyatkârlık yüzünden buralarda İsa'nın mesajı yeterince bilinmiyor zaten. Gittim; şehrin kenarında kalabalık bir mahallede bir apartmanın altıncı katına çıktım. İçeride bir hayli erkek vardı; beni içeri aldılar, mobilyasız bir salona geçtik. Çay getirdiler; hatır sordular.

Tam lâfa başlarken biri parmağıyla "sus" işareti yaptı. İçeriden yaşlıca bir adam çıkıp salona gelince herkes gibi ben de ayağa kalktım. Sonra adam konuşmaya, bir nevi vaaz vermeye başladı. Şöyle bir dinledim; eh fena şeyler değil. Toplantıdan sonra herkes birbirine sarıldı, yeniden çay ikram edildi.
Burayı sevdim, yarın da geleceğim.

2 Ağustos Yine aynı şeyler oldu; bir ara fırsat bulup salondaki arkadaşları misyona kazandırayım dedim. Tam "İsa" demiştim ki, ihtiyar vaiz "İsa dedin de aklıma geldi." deyip çok tatlı bir bahis açtı. Öyle güzel anlatıyor ki başladım ağlamaya. Zor teselli ettiler; sonra ortaya sofra geldi. Yemek yedik. Kuşbaşılı pilav nefisti; hele cacık!

12 Ağustos Tommy beni tesbihle oynarken yakaladı. "Nereden buldun" diye sıkıştırıyor. "Dükkanın birinden aldım." dedim. Tesbih bana iyi geliyor, meditasyon yerine geçiyor. Bir tane de Tommy'e mi alsam?

6 Eylül Bugün hep birlikte camiye gittik. "Bakayım" dedim burada neler yapıyorlar, nasıl ibadet ediyorlar. Mecit diye bir temiz yüzlü arkadaşım var cemaatten.
Bana abdest almayı öğretti caminin avlusunda. Tuvaletleri pek temiz değil ama abdest çok güzel bir olay.
Fırsatını kolluyorum; bunların hepsini Protestan etmezsem bana da Mahmut demesinler!

16 Eylül
"Nereden çıktı bu Mahmut?!" diye çıldırdı Tommy. "Kod adım." dedim. Anlamadı. Anlamaz tabii.
Ben ne yaptığımı biliyorum. Şimdilik sesimi çıkarmıyor, toplantılara muntazaman devam ediyorum; ezan okununca "Hadi camiye gidelim Mahmut" diyorlar, gidiyorum.
"Neler okuyorsunuz fısır fısır?" diye sordum. Öğrettiler. Fatiha çok güzel bir sûre. Tommy'e de öğretmeliyim.

1 Ekim Tommy beni evden atmaya kalkıştı dün. "Seni kandırıyorlar, Müslüman yapacaklar enayi." diye çıkıştı. İtiraz ettim, "Ben bunların içyüzünü öğrenmeye çalışıyorum Pastör Tommy." dedim.
"Sırlarını öğrendiğim an, bunları sürü halinde önüme katıp Sarayburnu' ndan denize sokup cümlesini birden çatır çatır vaftiz etmezsem bana da Mahmut demesinler." dedim.
"Çık dışarı aptal" diye kovdu beni. Misyondan gelen aylığımı da kesti. Vermezse vermesin, cemaatteki arkadaşlar aralarında para toplayıp verdiler. Geceyi ucuz bir otelde geçirdim. Bugün Mecit'in evine taşınıyorum.
Az kaldı az.. Dayan oğlum Mahmut!

6 Kasım Mecit benim için istihareye yatmış; "Yeşil gördüm Mahmut." dedi, "Nurlar içindeydin, hidâyet nasip oldu sana ne mutlu." dedi. Tabii aldırış etmiyorum, fakat hoşuma gitmedi de değil.

9 Kasım Bugünlerde cemaate İngilizce dersleri vermeye başladım; sabah namazını topluca edâ ettikten sonra kuşluk vaktine kadar ders veriyorum. Kuşlukla öğle arasında tefsir dersleri yapıyoruz. Beni artık iyice kendilerinden zannediyorlar.

21 Kasım Yeni damat olduğum için dört günden beri günlük yazamadım. Mecit'in teyzesinin kızı Sabiha ile nikahlandık dün. Nikâhımızı Saadettin Hoca kıydı sağ olsun.
Sünnet dediğin ise sinek ısırığı gibi bir şey zaten, çabucak geçti. Bu sabah yolda Tommy ile karşılaştık. "Kiliseye yazdım, seni defterden sildiler." dedi. Güldüm, hâlâ o bayatlamış misyoner kafası işte. Benim din değiştirdiğimi sanıyor gerzek. Halbuki ben...

28 Kasım Ne kadar üzgünüm. Mecit, "Nasip değilmiş, seneye gidersin" diyor. Hac kayıtları kapanmışmış. İstesem ecnebi pasaportumla Mısır üzerinden vize alır giderim, ama ben olayı içeriden, herkesle bütün mü'minlerle birlikte yaşamak istiyorum oysa ki.

19 Aralık Sabiha ile teheccütten sonra Yaşar Hoca mevzusu geçti aramızda. Yav bu Yaşar Nuri Hoca iyi adam hoş adam fakat ne bileyim çok modern bir duruşu var gibi sanki..
Öğleden sonra yayıncımla sözlü anlaşma yaptık; ilk eserim iki ay sonra çıkıyor:
"İslâm'ın selefî boyutlarına dinamik bakışlar"
Yayıncım, "fiyatı iki lira yaparsak üç yüz bin satarız." diyor.
"HAMD OLSUN"
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
Post Reply

Return to “Diğer Konular”