Amerika Taktik mi Değiştiriyor?-RAPOR

Moderator: Leyla Hanne

Post Reply
seyir

Amerika Taktik mi Değiştiriyor?-RAPOR

Post by seyir »

Amerika taktik mi değiştiriyor?-RAPOR

“Terörle savaş” teranesinin “artık” işe yaramadığı ülkenin önde gelen 34 liderinin raporuyla teyit edildi. Yeni strateji extremistleri "yatırım ve istihdam" ile satın almak.
Haber Merkezi / TIMETURK

George W. Bush’un “Haçlı Seferi” çağrısıyla başlayan “Terörle Savaş” teranesinin işe yaramadığı 24 Eylül 2008 Çarşamba günü yayınlanan bir raporla teyit edildi. 18 ay gibi uzun bir araştırmanın sonunda ülkenin önde gelen 34 ismin imzasıyla çıkan rapor, Bush döneminde İslam dünyasıyla bozulan ilişkilerin düzeltilmesi için “daha çok diplomasi” çağrısı yaptı.

“Rota Değişimi: ABD’nin Müslüman Dünyayla İlişkilerine Yeni Yön” başlığı taşıyan raporda, İran ve benzeri ülkelerle daha çok diplomasiye ağırlık verilmesi istenirken, Müslüman ülkelerde ekonomik kalkınma yatırımlarına ağırlık verilmesi ve “ötekileştirilmiş gençlik” için iş sahaları açılması gibi öneriler getirildi.

Müslüman gruplar da destek verdi

Rapor, dini kurumlar, iş dünyası, ordu, dış politika, akademisyen, vakıf ve sivil toplum kuruluşları gibi farklı alanlardan 34 isimle hazırlandı. Grubun içerisinde Bill Clinton başkanlığında Dışişleri Bakanı Madeleine K. Albright gibi demokratların yanında Vin Weber ve Steve Barlett gibi Cumhuriyetçi kongre üyeleri yer aldı.

Siyasilerin yanında Amerika İsrail İlişkileri Komitesi’nin eski patronu Thomas Dine ve Kuzey Amerika İslam Toplumu Başkanı Ingrid Mattson gibi isimler de grupta bulunuyor. Bu isimler, sponsor Common Grounds (Ortak Paydaşlar) ve Consensus Building (Konsensüs İnşası) Enstitüsü tarafından seçildiler.

“Bir anlaşmaya varabileceğimiz konusunda şüphelerim olarak geldim” diyen Weber, Irak işgaline kendisin de destek olduğunu ancak “bunun Amerika’nın Müslüman dünyada algılanması noktasında açıkça olumsuz bir şey olduğunu gördüğünü” söyledi.

İslam dünyasında yapılan araştırmalardan yola çıkan grup, Amerika’nın olumsuz algısının dini ya da kültürel değerlerden çok Amerika’nın Müslümanlara “saygısız” politikaları noktasında yaratıldığını ve “politikalar değişirse algılar da değişir” sonucuna ulaştı.

Gallup Müslüman Araştırmaları Direktörü Dalia Mogahed anketlerin, Amerika’nın Müslümanlara yönelik “saygısızlık” algısının Irak işgali ve Ebu Gureyb’de işkence resimleriyle arttığını gösterdiğini söyledi. Mogahed, “İnsanlar bizlere demokratik değerlerimizi beğendiklerini ancak bu beğeniyle Müslümanlara uygulananlar arasındaki büyük uçurum var” diye konuştu.

Eski Dışişleri Bakanı bir röportajında şunları söyledi: “Medeniyetlerin ya da dini inançların çatışmasında değiliz. Köklerinde politikalar ve eylemler var. Bazı durumlarda bunlar bizim bazen de onların”.

Mahşer’in 4 stratejisi

Raporun özet kısmında yer alan Müslüman dünyayı “angaje etmenin” 4 yöntemi ise şöyle:

1- Müslüman ülkeleri ilgilendiren önemli çatışmalarda, hem müttefikler hem rakipler diyalogla karşılanarak, diplomasi öncelikli araç olarak ihya edilmeli.

Nükleer silahsızlanmaya bağlılığı şartıyla bölgesel güvenliği artırıcı potansiyel anlaşmaların yolları aranarak İran’la temas edilmeli.
İsrail-Filistin çatışmasının acil olarak azaltılması ve iki halkın güvenliğini teminat altına alan uygulanabilir 2 uluslu bir çözüm için aşırı çaba gösterilmeli.
Irak’ta geniş-katılımlı siyasi uzlaşı desteklenmeli ve ABD’nin uzun-soluklu rolü netleştirilmeli.
Afganistan ve Pakistan’daki ekstremistlerin direnişinin durdurulması için uluslararası işbirliği ve taahhütler yenilenmeli.
Bölgesel çatışmaların çözümünde ve uluslararası ortaklarla koordinasyonun geliştirilmesinde üst-düzey ABD liderliği sağlanmalı.
2- Müslüman ülkelerde yönetimin iyileştirilmesi ve sivil katılım çabaları desteklenmeli ve iç siyasi çekişmelerde partiler yerine prensipler savunulmalı.

Hizmet ve vatandaşların katılımını sağlayan hükümet kurumlarının kapasitesi oluşturulmalı.
Siyasi çekişmelerde, çoğulculuk, adalet ve şiddet dışılık sürekli savunulmalı.
Otoriter rejimlerde hükümet reformları için ABD baskısı kullanılmalı.
Prensipleri, davranışları ve kamuoyu desteği temelinde teker-teker silahlı ve aktivist hareketlerin politik temsilcileriyle angajman değeri takdir edilmeli.
Kritik “dönüm noktalarında” olan ülkelerde, reformların konsolidasyonu ve politik geçişler desteklenmeli.
3- ABD ve Müslüman ülkelerin ekonomilerinin her ikisinin de faydalanacağı iş-yaratıcı büyümenin hızlanmasına yardımcı olunmalı.

Mülk haklarının güvenliği, işlemlerin kolaylaştırılması ve yatırımların teşvikiyle ilgili siyasi reformlar desteklenmeli.
Eğitimi istihdam ve girişimciliğin daha güçlü bir lokomotifi haline getirmek için, hükümetler, çok yönlü enstitüler ve hayır kurumlarıyla ortaklıklar yapılmalı.
Riski azaltmak, ihracatın desteklenmesi ve firmaların fonlanması için kamu-özel yatırım ortaklıkları kullanılmalı.
Ekonomik reformlar ve yatırım teşviklerinin ödüllendirilmesi için ticari anlaşmalar kullanılmalı.
Enerji bağımsızlığının ve çeşitlendirilmesinin yönetilmesi.
4- Amerikalılar ve dünyadaki Müslümanlar arasında karşılıklı saygı ve anlayışın geliştirilmesi.

Politika ve eylemlerde değişikliğin zorlanması için kamu diplomasi kullanılmalı.
Kültürler-arası eğitim, insandan-insana ve dinler arası iletişim ziyadesiyle artırılmalı.
Haber kapsamında ve programlarında daha fazla derinlik ve doğruluk desteklenmeli.
Karşılıklı anlayışı derinleştirecek ve basmakalıpları yıkacak sanat ve eğlence programlarıyla kültürel diplomasiye yatırım yapılmalı.
Müslüman-Amerikan toplumu bir köprü olarak dahil edilmeli.
Türkiye ile ilgili neler var?

Raporda, Türkiye ilgili olarak “Türkiye’ye işbirliği güçlendirilmeli” ara başlığıyla verilen ilk paragrafta şu ifadeler yer aldı: “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’nin liderlik ettiği Türkiye’nin şimdiki hükümeti Amerika’nın anahtar bir ortağıdır; şiddetten uzak, ana akım “İslamcı” bir siyasi partidir ve demokrasiyle iyi yönetmektedir; Irak sorununda etkili bir aktördür; NATO müttefikidir”.

Kürt sorununa da değinen raporda, “Kuzey Irak’ı istikrarsızlaştırmadan Türkiye’nin endişelerini karşılama noktasında ABD’nin yapabilecekleri sınırlıdır ve ABD’nin Türkiye’nin Kürt nüfusuna yaklaşımıyla ilgili öne sürebileceği meşru sorular vardır” denildi.

“Orta vadede” var olan Türk hükümetinin “ordu, yargı ve siyasi partilerdeki laik muhafazakarlar”ın iç ve Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan ülkelerden dış baskılara maruz kalacağını söyleyen rapor, “laikler ve AKP arasındaki meşru siyasi yarışmaya saygı duyarak” ABD’nin Türk ordusundaki “belirgin etkisi” ile “siyasetten uzak” durmasının desteklemesi “gerektiğini” belirtti.

AB üyeliğiyle ilgili olarak rapor ABD’nin Türkiye’nin üyeliği noktasında “sınırlı etkisi olduğunu” ve “açık güçlü bir desteğin” yardımcı olmayacağını kaydetti. Bunun yerine ise şu önerildi: “ABD, Türkiye’nin dışarıda bırakılması yerine birliğe dahil edilmesinin Avrupa’da daha olumlu bir pozitif ve siyasi güç olacağı bağlamında konuyu AB liderleriyle özel olarak ele almalı”.

Rapor buradan indirilebilir.

http://www.timeturk.com/Amerika-taktik- ... aberi.html

Yorum;

Görüldüğü üzere, Amerika sömürüye son verelim, demiyor. Sömürüye devam ederken daha az tepki toplayacak yolları bulalım, diyor. Raporun satır aralarından da hangi kurumların seferber edileceği açıkça anlaşılıyor. İslam Dünyası'nda (hassaten Türkiye'de) bağımsız akla sahip kurum sayısını bilenlere duyurulur.

http://www.kritik-analitik.com/default.aspx
Post Reply

Return to “Kritik Analitik Düşünce ve Kişisel Gelişim”