[/align]Prensib olarak genelde bu tür konuları yazmıyorum. Gerek görmüyorum. Anlamlı bulmuyorum. Yüce Yaratıcı’nın varlığını ve esmasının tecellisini her yerde temaşa etmek ve derinden hissetmek zaten mümkündür.
Ben çocukken üzerinde Allah ismi yazılı olan karpuz çekirdeği kartpostalları vardı. Çocukluk işte, uzun zaman karpuz yerken çekirdeklerine baktığımı hatırlıyorum. Her ne kadar böylesine denk gelmemiş olsam da, yediğim karpuzların da Allah’ın nimetlerinden olduğuna dair inancım hiç sarsılmadı.
Daha sonraki yıllarda petek üzerinde Allah yazısı olan posterler çıktı. Bu tür bir petek resmini ilk gördüğümde heyecanlandığımı hatırlamıyorum. Çünkü her türlü canlı- cansız varlığın olduğu gibi, balın yapımı ve arının anatomik yapısı da zaten başlı başına bir mucizedir. Arı (Nahl) ismine atfen Kur’an’da sure bile bulunmaktadır.
Sonradan öğrendim ki, istendiğinde iyi bir uygulama ile arıların petek üzerinde arzu edilen görüntüyü oluşturmalarını sağlamak mümkünmüş. O öyleymiştir demiyorum, gerekirse yapılabilirmiş diyorum. Yani, farzımuhal petek üzerinde açık seçik şeytan yazdığı görülseydi ya da şeytani bir uygulama ile başka bir tezgâh işletselerdi inancımızın sarsılması mı gerekirdi. Ya da gökte yıldızların duruşundan Lenin kelimesi okunabilse veya onu andıran bir görüntü çıksa komünist mi olmamız gerekirdi. İnancı sağlam bir Müslüman bu tür şeylere ihtiyaç duymaz. İnanç bu tür basit unsurlar üzerine bina edilirse ilk sadmede sarsılır gider. Gerek yok bunlara…
Madem öyle neden bu konuyu yazdın diyenler için iki satır açıklama sanırım şart oldu.
Bu yazıyı sadece gazetecilik refleksi ile 2 nedenle kaleme alıyorum.
İlki; şahit olduğum resme herhangi bir yerde değil, tam da yerinde, parmak izi laboratuarında denk gelmiş olmam.
İkincisi de; parmak izi sahibinin ilginizi çekeceğini düşündüğüm çok çarpıcı bir özelliğinin bulunması… Aslında bu yazı daha çok bu ikinci nedenle yazıldı. Aşağıda izah edeceğim.
Doğrusu bu yazıyı kaleme alırken şöyle bir endişem de var… Dilerim sözünü edeceğim resimden dolayı irticaseverler kamuda irtica yaygarasına bunu alet etmezler. Bu nedenle sözünü ettiğim parmak izi resmine nerede ve hangi kurumda denk geldiğime dair bilgi vermeyeceğim. Aşağıda medyanın bu konulardaki yaklaşımına dair yorumsuz aktaracağım çarpıcı bir okuyucu e-maili zaten göreceksiniz.
Gelelim sadede…
Yeni uygulama ile her türlü pasaport işleminde parmak izi alınıyormuş. Bir yakınımı bu amaçla dün ilgili birime götürdüğümde o parmak izi verirken, duvara asılı çerçeve içinde bir resim dikkatimi çekti. İlk bakışta, Kâbe etrafında saf tutup secdeye kapanmış insanlarla ilgili kuru kalem çalışması bir resim intibaı edindim. Bakışlarımı resme odakladığımda fark ettim ki, ortasında Arapça harflerle Allah yazdığı seçilebiliyor. Daha doğrusu orada Allah kelimesi yazılı olduğuyla ilgili bir düşünceyi zihinden geçirmemek mümkün değil.
Yanımdaki görevliye duvardaki resmin özelliğini sorduğumda, “resim altındaki yazıda küçük harflerle konu hakkında bilgi veriliyor, yakından inceleyebilirsiniz” dedi. İzin istedim, fotoğraf çekmeme de müsaade ettiler.
Baktım ki, bulunduğum parmak izi laboratuarında yapılan çalışmalar sırasında el edilen parmak izlerinden birinde Allah kelimesi görüldüğüne dair not düşülmüş.
İnsanlık halinden olsa gerek, ister istemez zihinden, “acaba mübarek bir insana mı aitti” diye düşünce geçiyor.J
Baştan dedik ya, gazetecilik refleksi işte. O sırada işini yapmakta olan parmak izi uzmanına, ‘duvardaki parmak izinin kime ait olduğuna dair bilgi var mı?’ diye soru yönelttiğimde hafiften tebessüm ederek, “var tabi, kendisi oldukça sabıkalı bir hırsız” dedi.
Burada önemli olan resme bakarken bizim benzetip benzetmememiz değildir. İşleri gereği binlerce parmak izi inceleyen uzmanların hissiyatı ve onlarda oluşturduğu heyecandır.
Şimdi tüm yukarıda yazdıklarımı unutun. Demek istediğim o ki, insanın yaradılışı başlı başına bir mucizedir. Nereye bakılsa tüm varlıkta Allah’ın yaratıcı sıfatını görmek mümkündür. Parmak izindeki inceliğe Kur’an’da da işaret edilmekte ve Kıyamet Suresi 4. ayette "Evet, onun parmak uçlarını bile en ince çizgisine kadar yeniden düzenlemeye kadiriz" buyrulmaktadır.
Uzmanlar bir hırsızın parmak izinde Allah kelimesine denk geldiklerine göre, demek ki önemli olan bedene veya zihne nakşedilmiş yazılar değil, kalplerdeki etkileri ve yaşama yansıyan uygulamalarıdır. İnsanı değerli ve mübarek kılan da budur.
Bu haber neden şimdi yayınlandı…
Yazıya son verirken bir okuyucumun dün gönderdiği bir e-maile yer vermek istiyorum. Dilerim Hürriyet gazetesinin okuyucularını tatmin edecek bir açıklaması vardır.
İsmi bizde mahfuz bir okuyucumuz şöyle yazmış;
“Sayın Özsoy, bildiğiniz gibi iki gündür Hürriyet ve aynı gruba ait gazeteler Yemen'den haberler servis ediyor. Dün Yemen'den bir mezuniyet haberi vardı. Bugün ise bir boşanma haberi yer aldı. Haber 8 yaşında bir çocuğun boşanma davasını anlatıyor. Olay ne kadar doğru bilemiyorum ama zamanlama ilginç… Zira yabancı kaynaklar bu haberi aylar önce geçmişler. 15 Nisan 2008, yani bundan üç buçuk ay önce. Size internetten aldığım o haberlerin kaynak ve tarihlerini gönderiyorum. Sizde rahatlıkla o kaynaklara ulaşırsınız. Bilginize sunuyorum, selamlar…
Daily Telegraph: Eight-year-old wife wins divorce (April 16, 2008)
FOXNews.com: Eight-Year-Old Girl Divorces Husband From Arranged Marriage (April 15, 2008)
Agence France-Presse: Yemeni girl, 8, gets divorce after forced marriage (April 15, 2008)”
Okuyucumuzun e-mailini okudunuz. Acaba son günlerde tırmanan irtica haberlerinin AKP kapatma davasıyla ilgisi var mıydı? Ya da o kadar zor sormayalım. 3.5 ay öncesine ait haber neden sanki yeni olmuş gibi bugün servis edildi? Ben sormuyorum, okuyucu merakı işte… Hani ilk defa olsa bir şey demeyeceğim de… Neden yani?
http://www.osmanozsoy.com
