Tasavvufî Aşk... (İskender Pala)

Edebiyat adına herşey...

Moderator: VYZ

Post Reply
User avatar
muhteremnur
Posts: 289
Joined: 19 Oct 2007, 03:48
Kan Grubu: B (+)
Contact:

Tasavvufî Aşk... (İskender Pala)

Post by muhteremnur »

Hakkında her çağda pek çok yazılar yazılmış, pek çeşitli yorumlar yapılmıştır. Bunlardan birçoğu aşkı, mecazî ve hakîkî aşk olarak ikiye ayırırken Muhiddin-i Arabî aşkı, tabiî, ruhanî ve ilâhî aşk diye üçe ayırır.

Mecazî aşk, hakikî (ilâhî) aşka giden yolda bir deneyiş, belki bir duraktır. Hakikî aşka erişmek için mecazî aşk şart değildir. Ama olursa da kötü karşılanmaz. İşte divan edebiyatı bu ince noktadan hareketle mecazî ve ilâhî aşkı aynı şiir potasına koyar. Anlayış ve yorum farklılıklarıyla birlikte tasavvuf çeşmesinden su içmiş her divan şairi bunu terennüm eder. Yine de Mevlânâ'nın, ''Sen canlı bir resimsin ve dünya, insan, yerdeki ve gökteki her şey kendi mahsulü olan bir Ressam'ın eserisin. Yaratıcını bırakıp cansız ve manasız bir resme âşık olman doğru mudur? O habersiz şekillerden ne elde edebilirsin?'' sorusuna kendi iç dünyasında cevap arayan şair ide'ler dünyasının gölgeler dolu mağarasından taşmayı gaye edinerek sanatına yönelir.

Kur'anı kerim'de sevgi sözüne sıkça rastlanması ona geniş imkânlar tanımıştır. ''Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler'' (Maide, 54) veya ''Müminlerin Allah'a karşı pek şiddetli bir sevgisi vardır'' (Bakara, 165) gibi ayetler bu yolda rehberdir. Keza Hz. Peygamber'in de Allah ve peygamberi her şeyden çok sevmek gerektiğine dair çeşitli hadisleri mevcuttur. Bizzat o, ''Allah güzeldir, güzel(lik)i sever'' (Muslim, iman, 147) buyurmuştur.

O hâlde aşkta dînen bir beis yoktur. Bilâkis, bir teşvik söz konusudur. Tasavvufa göre, ilâhî aşkı gaye edinmek, yeryüzündeki en yüce idealdir ve insan bunun için vardır. Ama bu ne müşkil bir hâldir, bir bilinebilse!..
Post Reply

Return to “Edebiyat”