Yusuf ile Zuleyha

Edebiyat adına herşey...

Moderator: VYZ

Post Reply
Leyla Hanne
Posts: 1395
Joined: 22 Nov 2007, 21:24

Yusuf ile Zuleyha

Post by Leyla Hanne »

[align=center]Yûsuf ile Züleyha[/align]

Mülk gibi söz de, ne senin ne benim.

Cümle gibi aşk da ne senin ne benim.

Söz de, aşk da, ne benim ne senin.


Bir yaz sabahına doğan ve su değdiğinde kokusunu salan kırmızı sardunya, ağustos göklerinde başımın üzerinden geçen bulut, mayıs gülü, ışıklı nisan yağmuru ne kadar Allah’tansa, mülk gibi söz de ve aşk da O’ndan.

‘‘Sen’’ tahtına yazıcı kimi oturtsa da, beşerî bir sevgili ya da cismanî bir aşk gibi görünen, hiçbir yol O’ndan özgeye çıkmıyor aslında, ‘‘gönül tahtına O’ndan özge sultan’’ olmuyor.

Değil mi ki her şey O’ndan, gidecek yer yok O’ndan başka. Gelinen yer yok O’ndan başka.

İnsan o ki, O’ndan başkasını sevemez sevginin mahiyeti icabı, O’ndan başkasını bilemez bilginin mahiyeti icabı.

Işık ki tek kaynaktan dağılır, ışığa yakın olan aydınlık, uzakta kalan karanlıktır. Her şeyin O’ndan olması, ve ışığın tek kaynaktan dağılıyor olması O’ndan başkasının bilinme ve sevilme ihtimalini tümden yok eder.

Kimi zaman sevdiğimizin ne olduğunu bilmeden severiz. Ve insan henüz neyi sevdiğini bilmediği böyle zamanlarda O’ndan başkasını sevdiğini zannedebilir.

Bir çiçeği, bir kuşu, denizi, yağmuru, gökyüzünü, yazıyı, yazıyı yazanı, kalemi tutanı, bir yaratılmışı hasılı.

Söz gelimi Leylâ Mecnun’u, Şirin Ferhâd’ı, Züleyha Yûsuf’u sevdiğini zannedebilir.

Oysa sevmek, en fazla, neyi sevdiğini fark etmek demektir ve seven biraz da neyi sevdiğini bilendir.

Çünkü ışığın kaynağı tektir ve aydınlığının kendinden menkul olduğunu iddia edebilir?

Her aşk ona çıkar sonunda, O’ndan başkasını sevmek imkansız gibidir. Seven neyi sevdiğini bilse de bu böyledir, bilmese de bu böyledir.

Bu yüzden değil mi ki kendini kaybetmek gibi görünen aşk, aslında kendini bilmek. İstese de insan O’ndan özgeyi sevme şansı yok. Şans sözcüğü yok lügatlarda bundan böyle, O’ndan özgeyi sevme ihtimali yok. Ve neyi sevdiğini bilenle bilmeyen arasındaki fark sadece bilmenin bilincinden ibaret.

Küçük bir biliş farkı.

Mülk gibi aşk da Allah’tan.

Ruhun da O, kalbinde O, aklın da O.

Tenin de O, canın da O, cismin de O.


Ve aradan perdeleri kaldırarak O’nu bilmek olarak tanımlanan şey, bu seyr ü sefer, sadece O’nu bilmeyi bilmenin sancısından ibaret.

Sevginin yanılgısı yok. Yanlış olan neyi sevdiğini bilmemek ve yolu yanlış çizmek. Hangi kaynaktan geldiğini suyun, hangi dağın üstünden döküldüğünü aydınlığın, bilmemek. Bilmemek yanlış kılar sevgiyi.

Züleyha ki Yûsuf'u sevdi. İbtida, neyi ve kimi sevdiğini bilmedi. Sonra aşkın kaynağını bildi, Yûsuf'u değil, Yûsuf'ta tecellâ eden nuru sevdiğini fark etti. Yûsuf da, ki rüyasında güneş, ay ve on bir yıldız ona secde etmişti, bir kuyuya atılmış ve kendisine zindanda rüya yorumu verilmişti, önce aşkın kaynağını bildi sonra nurun Züleyha sûretinde tecellâ ettiğini fark etti. Biri sûretten nura yükselirken diğeri nurun sûrette tecellâ ettiğini idrak etti.

İşte bütün hikâye: Kim düştü kuyuya, Yûsuf mu, Yakub mu, Züleyha mı? Zindan kimin kaderi, Yûsuf'un mu, Yakub'un mu, yoksa Züleyha'nın mı? Yûsuf, Yakub ve Züleyha yok aslında. Hepsi bir, hepsi O bir, hepsi tek bir.

Yûsuf ile Züleyha/Nazan Bekiroğlu
User avatar
andelib
Posts: 162
Joined: 10 Jan 2008, 19:11
Kan Grubu: B (+)

Re: Yusuf ile Zuleyha

Post by andelib »

Harika bir kitap, seneler oldu okuyalı, bir tekrar edeyim bu aralar..

Kitaptan benim en sevdiğim pasajlardan biri:
''Nasıl herkese duyuruyum da sesimi diyeyim: Bu anlattığınız ben değilim, ben bu anlattığınız değilim. Yusuf'u ben nasıl yerim? Ben Yusuf'u nasıl yerim?
Sözünün bu kısmına gelince kurt, nemli gözlerinden boncuk gibi yaşlar dökülmeye başladı. Gri tüylerle kaplı göğsü, ön ayakları ıslandı. Bir ah çekti derinden derine. Islak burnu daha ıslandı. Ve devam etti:
Ben şimdi adımı nasıl temize çıkarayım, alnıma sürülen bu kapkara lekeyi neyle, nasıl yıkayayım? Öyle bir leke ki değil bana, yeter kıyametin kopacağı güne değin gelip geçecek tüm torunlarıma.
Tek muradım, bütün yaratılmışların sahibi olan Tanrım, bu ayıpla yaşatmasın beni. Ya alsın yeni doğmuş bütün kurt yavrularıyla birlikte canımı, kurt neslinin dalı yaprağı burada kesilsin, ya da adım temize çıksın.
“Engin deniz, taş atmakla bulanmaz. Gücenen bir arif, henüz sığ sudur...”
–Sadi-i Şirâzî
güLâLe

Re: Yusuf ile Zuleyha

Post by güLâLe »

"Sana" dedi, en uygun armağan bir ayna olabilir yine de.
Bir ayna ki baktığında kendi güzelliğini görebilesin.
ve nasıl yansıyorsa senin güzelliğin şu aynaya,
nasıl sen olmasan bir büyük boşluktan
başka bir şey düşmeyecekse şu aynaya.
İşte öylece bilesin ki o en parlak ışığın
yansımasından başka birşey değildir senin de güzelliğin.

Sen suretsin O asıl. Sen fersin O mana.
Sen bedensin O ruh. Sen gurbetsin O yurt.
Sen parçasın O bütün. Sen gölgesin O ışık..”


Böyle söyleyip de geldiği uzun yolları aşmak üzere geri dönerken bedevi,
Yusuf baktı elindeki aynaya ve “bildim” dedi.

"Her şey O’ndan, Sen de O’ndan, Ben de O’ndan!
Bunu söylemek istiyorsun ve ben bunu biliyorum."

…Yusuf ile Züleyha / Nazan Bekiroğlu…
Zeyneb Büşra
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Posts: 872
Joined: 28 Jul 2007, 18:09

Re: Yusuf ile Zuleyha

Post by Zeyneb Büşra »

Evet okuduğum harika kitaplardan biriydi. Yıllar oldu ve yıllar sonra hatırlattığın için sağolasın Leylacım.
elif-i
Posts: 3
Joined: 07 Jun 2008, 20:44
Kan Grubu: B (+)

Re: Yusuf ile Zuleyha

Post by elif-i »

"Bu kez birkaç kitap
Yine aynı ayna
Ve birkaç ruh
Hepsinin içinde mevcut
Züleyhanın acısı
Acının Züleyhası..."


Kitabın başında bir hanımdan alıntılamıştır Bekiroğlu.Ne de güzel anlatır kısacık bir şiirde olanı,biteni,bitmeyeni...
Post Reply

Return to “Edebiyat”