Bir Osmanlı Sanatı Ebru

Hat, tezhib, ebru, vs.

Moderator: VYZ

Post Reply
User avatar
hülyanur
Posts: 162
Joined: 29 Jan 2008, 21:12

Bir Osmanlı Sanatı Ebru

Post by hülyanur »

Bir Osmanlı Su Sanatı: Ebru
menekse2small3xt.jpg
menekse2small3xt.jpg (24.53 KiB) Viewed 883 times
ABRU - SU YÜZÜ

Su tabiatta en çok bulunan, canlı yaşamının devamı ve Ebru sanatı için mutlak gerekli olan bir bileşiktir. Kimyasal formülü (H2O) çok sade gibi görünen, bazen asit bazen baz gibi davranabilen bir sıvıdır. Molekül yapısının basit olmasına karşılık fiziksel ve kimyasal çok karmaşık özellikler gösterir. En önemlilerinden biri bir çok maddeyi çözebilmesidir. Ebru sanatı suda çözülebilen kıvamlaştırıcı kitre ile, suda çözülmeyen toprak boyalar (metal oksitler) ile gerçekleştirir.

Kur'an-ı Kerim'e göre yaşam; hiçbir canlı yok iken genel olarak hayatın kaynağı olan ve semadan indirilen sudan yaratıldığından bahseder. Enbiya suresi 30. Ayette "her şeyin sudan yaratıldığını bilmiyorlar mı..."

Furkan suresi ayet 54'te "O sudan bir şeyler yaratıp da onu soy sop yapandır, Rabbin (her şeye) kemali ile kadirdir." Başka bir ayette (Cin suresi 16. ayet) "Eğer onlar o yol üzerinde dosdoğru gitselerdi elbette onlara bol su içirirdik."

Hareket eden su pozitif iyonlar yaydığından insanlar üzerinde çok olumlu tesirler yaparlar. Deniz kıyısında veya akarsu kenarlarında huzur bulup kendimizi dinlenmiş hissederiz. Osmanlı evlerinde bulunan selsebillerin (Cennet'te bulunan bir çeşmenin adı) amacı budur. Hatta suyun çıkardığı ses de çok önemlidir. Terapi özelliği vardır. Eskiden darüşşifalarda mutlaka bir havuz ve fıskiye bulunurdu. Hastalar su ve sesinden tedavi olurlardı.

Ab-ru, Farsça su yüzü anlamına gelir. Ebru sanatının da en kısa tarifi budur. "Su yüzü resmi." Yoğunlaştırılmış su üzerinde yüzdürülen sığır ödül ile hazırlanmış boyalar, desenlendirildikten sonra, kağıda veya başka yüzeylere aktarılır. Ancak burada aktarılan, sadece boyarmaddeler değildir. Ebruzenin gönlünden gelen yansımadır. Çünkü amaç; boyalı veya renkli kağıt yapmak değil, ilahi güzelliğe yaklaşmaktır.

Tefekkür edebilenler için suyun üzerinde neler olur neler… Fizik, kimya, matematik, kozmos, kaos teorisi, big bang, fraktail geometrisi, daha neler neler… Ama olup biten her şey ebruzene Allah'ı hatırlatır. Yapılan eserlerin tekliği, Vahdet'i, hiçbir eserin birbirine benzememesi, yaradılışta tekrarın olmadığını hatırlatır. Kitreli su, sanki Cenab-ı Hakkın zatı gibidir. Yüzeyde oluşan türlü türlü renkler, desenlerde sanki Hakk'ın sıfatları gibidir. Su hep vardır ve aynıdır, ama yüzeyde sonsuz renk ve biçimde görüntüler elde edilir. Su olup bitenden sorumlu da değildir. Ancak "O" olmadan da hiçbir şey olmaz… Sonunda ebruzen anlar ki ebruyu yapan ebruzen değil… Yapan yine "O".
rozet2small19md.jpg
rozet2small19md.jpg (2.44 KiB) Viewed 879 times
TARİHİMİZDE EBRU

Tarihimizde bilinen en eski ebru 1519 yılına aittir. Türk ebrusunun tarihî gelişimini göz önüne alırsak, 8. ve 9. yy.lardan başlanarak yapıldığı tahmin edilmektedir. Tarih boyunca ebru sanatı ile ilgilenenler, kendilerine göre metotlar geliştirmişlerdir.
Ebrular genelde kitap ciltlerinde, yazı pervazlarının süslemesinde, hat sanatında yazı zemini olarak kullanılmıştır.

EBRU YAPIMINDA KULLANILAN MALZEMELER

KÂĞIT: Genellikle birinci hamur kâğıt kullanılır.
TEKNE: Ebru yapımında tekne dediğimiz içine kitre konan kaplar kullanılır.
FIRÇA: Fırçanın sapı için, esnek olduğundan dolayı gül dalı kullanılır. Kıllar ise, at kuyruğundan elde edilir.
KİTRE: Kitre, Anadolu’da yetişen, geven türü dikenli bitkilerden elde edilen, yapışma özelliği az olan bir zamk çeşididir. Suyla birlikte karıştırılarak uygun kıvam elde edilir. İpek kitresi ise, toz halinde hazır olarak satılmaktadır.
ÖD: Renklerin kitre üzerinde kalmasını sağlar. Boyanın içine atılarak kullanılır. İpek boyalar için kullanılmaz.
BİZ: Büyük, kalınca iğne olup, ebruya şekil vermekte kullanılır.
BOYALAR: Ebru yapımında genellikle oksit kırmızı, oksit sarı, oksit siyah, lahur çiviti kullanılır. Diğer renkler de bunların karışımından elde edilir. Güzel bir ebru için renkleri uyumlu kullanmak önemlidir. Bu nedenle koyu renklerden başlanarak renkler kullanılır. Tabandaki siyah boya, üzerindeki boyaları canlı ve aktif gösterir. Aralardaki beyazlar da renklere hareket getirir.
ebru3pk.jpg
ebru3pk.jpg (11.3 KiB) Viewed 879 times
BİRBİRİNİZİ CAN KARDEŞLER GİBİ,KAN KARDEŞLER GİBİ,ANA BABA BİR KARDEŞLER GİBİ,HATTA ONDAN DA İLERİ SEVMELİSİNİZ...[marq=right][/marq]
User avatar
hülyanur
Posts: 162
Joined: 29 Jan 2008, 21:12

Re: Bir Osmanlı Sanatı Ebru

Post by hülyanur »

EBRU
Önce "aşk" suya düştü,
sonra su aşka yenik düştü

Aşka düşecek gibi boya,
damla, damla düşüyor suya
son verip sudaki uykuya,
İner yusuf ile kuyuya

Su suskundur kuyuda
Aşk züleyhada uykuda
Kervan suda, aşkı bulduya
Suda gül, gülde aşktır Ebruda
***************************B.Tırnakçı
BİRBİRİNİZİ CAN KARDEŞLER GİBİ,KAN KARDEŞLER GİBİ,ANA BABA BİR KARDEŞLER GİBİ,HATTA ONDAN DA İLERİ SEVMELİSİNİZ...[marq=right][/marq]
User avatar
hülyanur
Posts: 162
Joined: 29 Jan 2008, 21:12

Re: Bir Osmanlı Sanatı Ebru

Post by hülyanur »

087vdgv8.jpg
087vdgv8.jpg (49.37 KiB) Viewed 867 times
43ggwp0.jpg
43ggwp0.jpg (150.05 KiB) Viewed 884 times
95xwij6.jpg
95xwij6.jpg (113.19 KiB) Viewed 881 times
gelincik15igjy3.jpg
gelincik15igjy3.jpg (28.53 KiB) Viewed 865 times
solust203bv0.jpg
solust203bv0.jpg (4.4 KiB) Viewed 865 times
BİRBİRİNİZİ CAN KARDEŞLER GİBİ,KAN KARDEŞLER GİBİ,ANA BABA BİR KARDEŞLER GİBİ,HATTA ONDAN DA İLERİ SEVMELİSİNİZ...[marq=right][/marq]
User avatar
hülyanur
Posts: 162
Joined: 29 Jan 2008, 21:12

suya aşk düştü

Post by hülyanur »

ebrujf7.jpg
ebrujf7.jpg (175.84 KiB) Viewed 876 times
Suya aşk yazan adamlar gördüm. Suya aşk yazan kadınlar. Kitre dolu kaba narin parmaklarını daldırıp suya şiir okuyan kızlar. Topraktan renk devşirip, renkleri suya dokuyup daha sonra onu kâğıtlarda okuyorlardı.
Önce “Aşk” suya düştü,
Sonra da “Su” aşka yenik düştü.

Ruhun dinginliğini anlamak için ebru yapılan suya bakmak yetecektir. Duru, sessiz, sukut gibi fırtınayı bekleyen bir su. Kabaracak, coşacak, dalgalanacak sevinçlerin yada hüzünlerin habercisi olacak.

Biraz sonra üzerine damlalar düşüveriyor, değişik renklerde ve tonlarda.
Daha birkaç gün öncesinde yollarda ciddiye alınmadan üzerine basılan çiğnenen topraklar şimdi suyun yüzeyinde başlayacak bir fırtınanın hebercisidir.

Düşen her damla daireler çizer. Gücünün yettiğince. Ardından gelen damlaya yer açar daralır sonra. Edebin anlatıldığı mekandır bir bakıma suya düşen her damla. Açılır aşkla ve kapanır utanarak. Hesapsızdır düşen damlalar atanın attığıyla kalır ve genişleyebildiği kadardır dünyadaki yeri. Fırça darbeleri Ebrucunun haleti ruhiyesini bir nebze olsun yansıtır, tedirgin,
sakin, çılgın, dingin. Her bir kelime bir tarzı yada Ebrunun ruh halini yansıtır aslında. Ve bu hareketler sona giden yolda atılan birer başlangıç adımıdır.

Ardından renk renk çeşit çeşit ebrular geliyor, akın akın yürek yürek. Her çeşidin bir hikayesi bir ad vereni var ömürlerini vererek adlarını bırakmışlar.

Hatip ebrularıyla ölürken, bugün onun mirası yeni nesillerin ellerinde ölümsüzlüğe koşuyor. Suyun saçlarını tarıyor ebrucular, suyun rüyasını görüyorlar suyla birlikte. Gidip gelirken tekne boyu, aşka adıyorlar çizdikleri suyu.

Ve laleler; bahçelerden önce teknelerde açan laleler. Ardından kağıtlarda yaşayan laleler. Boy boy renk renk boyun bükmüş divana durmuş laleler.

Ellerin mahareti yüreklerin genişliğince güzel, yapanın titizliğince hassas laleler. Her ne kadar öğretilmiş hareketler olsa da her sanatkarın kendine has bir lalesi ve ruhunun aynası var. Çünki her Ebrudan dünyada bir tane var. Çünki İnsanların ruh hallerinden de bir tane var. Hangi mutluluğumuz yada hangi hüznümüzün tekrarı varki. Her şey aynı bile olsa ya mekan yada gün değişmiştir. Ve her hüzün yada her sevinç bir defalıktır aslında.
Tekneye yazılan her ebru gibi.

Ve güller bütün güzelliğiyle sözü susturan güller.
Ve saygıyla birlikte biraz sukut…
Suda açarken suya ah ettiren güller. Aşk dedirten yar dedirten. Sevgiliye verilirken başka söze luzum bırakmayan güller. Sevgiliye göz atan, sevgiyi en güzel anlatan güller. Ve onu çağıran ve O’na çağıran güller.

Ve Ebrucu Gül işliyor suya Muhammed'i (s.a.v.) çağrıştırsın diye ve Lale Allah (c.c.)' a yakarsın diye eğilen dallarıyla. Bu suyun renklerle oynadığı bir aşk oyunu. Bu oyunun senaristi Ebrucu. Ebrucu daha çok yüreğini yansıtıyor suya. Renkleri serpişiyle, renklere hayat katışıyla ve sonunda aşkını gülle, laleyle ifade edişiyle önce dokunan, sonra okunan bir aşk oyunu bu.
Önce “Aşk suya düştü,”
Sonra “Su aşka yenik düştü”…
BİRBİRİNİZİ CAN KARDEŞLER GİBİ,KAN KARDEŞLER GİBİ,ANA BABA BİR KARDEŞLER GİBİ,HATTA ONDAN DA İLERİ SEVMELİSİNİZ...[marq=right][/marq]
User avatar
nisanur
Posts: 518
Joined: 13 Nov 2007, 18:10

Re: Bir Osmanlı Sanatı Ebru

Post by nisanur »

Hülya hanım acaba ebrular kendinizin mi ? Bende kursa gidiyorum çok uzun soluklu olmasda kursumuz ben eve malzeme alıp devam ettirmeyi düşünuyorum, eğer yaptığınız ebrularınız varsa görmeyi çok isterim ..
Dinle neyden duy neler söyler sana
Sızlanır hep ayrılıklardan yana
Kestiler sazlık içinden der beni
Dinler ağlar hem kadın hem er beni...
Post Reply

Return to “Çeşitli Sanatlar”