başörtüsü üzerine

Türkiye gündemi, önemli haberler, duyurular, siyasi ve dini gelişmeler...
Post Reply
bende
Posts: 33
Joined: 17 Sep 2007, 20:06

başörtüsü üzerine

Post by bende »

Selamünaleyküm.
Son günlerde gündemdeki anayasa hazırlığı ile ilgili haberleri merakla takip etmekteyiz.Özellikle başörtüsü yasağının kalkmasını umutla bekler olduk. Bununla ilgili olaraka şunu söylemek istiyorum. Bu tür konularda umudumuzu kaybetmemekle beraber olaylara daha temkinli bakmamızda hayır var. Kaldı ki kızlarımız üniversitede büluğa ermiyor. Kızlarımızın çoğu ortaokul çağlarında başını örtmekle yükümlü oluyor. Çoğumuz yine de bu değişikliğe hiç yoktan iyidir felsefesiyle baksa da ben yine de bu konuda taviz vermememiz gerketiğini düşünüyorum. Zaten taviz vere vere bu hallere geldik. Belki yasağın uygulamaya geçtiği ilk günlered birtakım tavizler verilmeseydi bugün bu hallerde olmazdık. Unutmayalım ki haramda taviz olmaz. Hocalarımızın bu konudaki kesin görüşleri aşikar.Hizmet faktörünü ortaya atmak bahnemiz asla olamaz.Üniversitelerde başını açarak okuyan onlarca kızın vebalini sadece devlete yüklemek yersiz. Bunu bazı insanlar yapsa bile tasavvuf yoluna girmiş bizlerin yapması asla affedilemez.Çünkü tasavvuf yolu takva yoludur , fetva değil. Selam ve dua ile...
Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım başım göğe ererdi. (İmam-ı Azam)
Abdüllatif
Posts: 1556
Joined: 28 Jul 2007, 15:32
Kan Grubu: AB (+)

Re: başörtüsü üzerine

Post by Abdüllatif »

Ve aleyküm selam!

Klavyenize kuvvet, ne güzel yazmışsınız!

Yalnız şu var, böyle bir şeye fetva verilemez ki fetva değil takva seçilsin... Böyle bir şey şeriate uygun değilken, buna fetva vermek...
Vay, yüz bin vay kim dildardan ayrılmışam
Fitne–çeşm ü sahir u hunhardan ayrılmışam
Bülbül-i şûride em gülzârdan ayrılmışam
Kimse bilmez kim ne nisbet yârdan ayrılmışam!
bende
Posts: 33
Joined: 17 Sep 2007, 20:06

Re: başörtüsü üzerine

Post by bende »

Abdüllatif bey , öncelikle uyarınız için teşekkür ederim.Gerçekten haklısınız. Böyle bir konuda fetva olamaz.Yanlış bir ifade kullandığımı üzüntüyle gözlemlemiş bulunmaktayım. Fakat şu da var ki bazı kesimlerin ya da bazılarımızın bu konuda sanki bir fetva varmış gibi hareket ettikleri ve de bazı faktörleri de buna dayanak gösterdikleri bir gerçek. Oysa ki belirttiğiniz üzere bu konuda bir fetva ya da dayanak gösterme söz konusu bile olamaz.
Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım başım göğe ererdi. (İmam-ı Azam)
Abdüllatif
Posts: 1556
Joined: 28 Jul 2007, 15:32
Kan Grubu: AB (+)

Re: başörtüsü üzerine

Post by Abdüllatif »

Estağfirullah!

Siz yanlış ifade kullanmamışsınız, haklısınız buna fetva verenler var! Ancak nasıl olur da, kendilerini ne sanırlar da buna fetva verirler! Tepkimiz buna...
Vay, yüz bin vay kim dildardan ayrılmışam
Fitne–çeşm ü sahir u hunhardan ayrılmışam
Bülbül-i şûride em gülzârdan ayrılmışam
Kimse bilmez kim ne nisbet yârdan ayrılmışam!
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: başörtüsü üzerine

Post by asım »

s.a.

Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde mü'minlerin ancak kardeşler olduğu bize haber verilmiş (bunun lüzumuna göre hareket etmemiz de herhalde ihtar edilmiş) olmasına rağmen maalesef (vah bize ki) kardeşlik vazifelerimizi yerine getirmemizin önünde birçok perde, duvar ve manialar inşa etmişiz/ediyoruz. hiçbir zorluğa, eziyete, mahrumiyete uğramaksızın nimetlere ermeyi düşünmüşüz/düşünüyoruz. dünyalıklarımızı kaybetmeyelim ancak dini gerektiği gibi yaşayalım demişiz/diyoruz.
"O (mü'min) kimseler (onlardır) ki kendilerine yeryüzünde iktidar, mevki (ve servet) versek (şımarıp sapmazlar,) namazlarını dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, (islami ölçülerde) iyiliği emrederler ve kötülükten men ederler. (Çünkü bilirler ki, bütün) işlerin sonu ancak Allah'a aitt(tir ve bütün işler O'na dönecek)tir."
kazandığımız ünvanlar, makamlar, mallar, mülkler, eşlerimiz, çocuklarımız, tahsil hayatımız hemen hepsi imtihanı kazanmamız önünde aşılması gereken engeller olarak görülüyor. ashabın da işleri, evleri, eşleri, çocukları, malları, mülkleri vardı. allahın rızasını kazanma uğruna terketiler. mücadele ve mücahedelerinde ben ölürsem eşim, çocuğum ne olur endişesine kapılmadılar. mü'minlere katılırsam ekonomik, psikolojik ambargolara muhatap olurum iş düzenim bozulur demediler. allah'a güvendiler, çalıştılar ve hikmete ram oldular.
biliyorlardı ki, allah ve resulünü herşeyden çok sevmedikçe (kamil) imana sahip olamayacaklardı.
biliyorlardı ki, allah c.c. geride kalanların vekildir.
ve o (kamil) mü'minler de geride kalan, (maddi-manevi) yardıma muhtaç olacakların yardımcısıdır.
ve bugün,
imanımız zayıflamış, kemale erdirmede azim ve gayretimiz kalmamış, ibadetler "aradan çıkartılması" gereken, alel usul/acele yapılan örfler haline gelmiş.

bu uzun girişten sonra: bugün okumak isteyen kız kardeşlerimiz (erkeklerin tuzu kuru: sakal sünneti olmak üzere islami şiarlardan birkaçını ihmal ederlerse farzı terk ve ihmal etmemiş oluyoruz!) evet kız kardeşlerimiz ne zorluklarla karşılaşıyorlar.
evden ana-babalardan "kızım senin gayen allah'ın rızası olmalıdır, bunun dışında bir gayen olmamalıdır. allah'ın emrine isyan olan hususta kula itaat olmaz" diyenler kaç tanedir. "kızım, seni okutmak için yemedik, yedirdik, giymedik, giydirdik, bağı-bostanı-sarı öküzü sattık. şimdi bunları bir çırpıda yok edip de kendini ve bizi mahvetme. kurala uy (bunu benim temel hakkımdır deme) okulunu bitir. yoksa hakkımı helal etmem ve evede almam" diyen kaç tanedir.
arkadaşlarından "ona sımsıkı sarılıp birlikte zorluklara gögüs germe azminde olanlar" kaç tanedir. "başörtüsünün kıymet ve önemini idrak edememiş, farzı terk veya ihmal etmiş ve kendisine de böyle yapılmasını tavsiye eden" kaç tanedir."
bir çıkış yolu için başvurduklarından yeterli yardım ve desteği göremeyen kız kardeşlerimiz tabiatiyle (aslında gayri tabi) buldukları fetvalara sarılıyorlar. bu fetvayı (zarureten) verenlerin, verdiklerini söyleyenlerin kötü niyetli olduklarını söylememiz (belki) mümkün olmayabilir. belki de onlar, bundan bir hayır ve fayda umuyorlar. ancak allah'ın yolundan başka bir yolda hayır ve fayda aramanın yanlışlığını göremiyorlar.
cennetmekan hocamız (rahimehullah) başörtüsü için fetva isteyenlere bu fetvanın ancak bu yasağı koyan tarafından verilebileceğini söylemişti.
kendisine bu hususta fetva için başvuranlara cevaben bir hocaefendi:
1- başörtüsü kesinlikle farzdır. emri tutmamak haramdır.
2- zaruret bazen haramları işlemeye belli zaman ve miktarda ruhsata bağlamış ise de :
a- o okulda ve o branşta tahsilin, tahsil yapacak için farz-ı ayn olması gerekir. o branşta yeterince yetişmiş erkek/kadın var ise hala o branş ve okulda okumak farz-ı kifayedir. bunun için ise haram işlenmez. erkek ve kadınların bakmaması gereken (haram) yerleri varken; erkek doktorun kadına, kadın doktorun erkeğe bakmasına zaruret miktarınca izin verilmiş ise de, sırf erkek doktor kadına bakmasın diye kadın doktor yetiştirmek için harama tevessül edilemez. (diğer branşlara da uygulanabilir.)
b- bu okulda ve bu şartlarda okumanın amacı: bu branşta yetenek ve maharet kazanıp/diploma alıp mü'minlere yardım etmek olduğu söylenebilir. ancak ne zaman ömrümüzün sona ereceği bilinmez. daha okulu bitirmeden ömrümüz sona ererse haram bir amel işlerken ölmüş oluruz.
c- ömrümüzün okul sonuna kadar sürse bile, daha sonra kesinlikle mü'minlere yardımcı olacaksınız anlamına gelmez. "kişi nasıl inanırsa öyle yaşar, nasıl yaşarsa öyle inanır" sözü meşhurdur. dolayısıyla tahsil hayatı boyunca 4-5 sene süresince inanç ve yaşayışınızda nasıl değişiklikler olacağını da bilemezsiniz.
d- netice de kesin olan şey tesettürün farz terkinin haram oluşudur. şüpheli (belki gerçekleşecek olan) da: belki tahsilin tamamlanıp ümmete/insanlığa faydalı olunacağıdır.
e- kesin olan bir şey karşısında muhtemel olan tercih olunmaz.
demişti. (aklımda kaldığı kadarı ile)
bu böyle...
peki biz mü'minler başörtüsü farzıyetine muhatap olan ve olmayan mü'mine ve mü'minler; bizler ne yapıyoruz/yapacağız. alternatif çözümler için ne gibi gayretler içinde oluyoruz/olacağız. temel insanlık hakkı olan ve dünyanın hemen heryerinde mahrum kaldığımız haklarımız için ne çaba gösteriyoruz/göstereceğiz. iyiliği emretmek ve kötülükten nehyetmek namaz, oruç gibi bir ibadetken hayatımızda ne kadar yer veriyoruz/vereceğiz.
unutmayalım ki; yaptıklarımızdan ve yapmadıklarımızdan dolayı hesaba çekileceğiz.
"O halde Allah'a saygı duyup, emrine uygun yaşayalım/aykırı davranmaktan sakınalım!"
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
Post Reply

Return to “Türkiye”