Hicri Yılbaşı

Kaçırılmaması gereken fırsatları kaçırmamak dileğiyle...
Post Reply
User avatar
meryem
Posts: 45
Joined: 23 Sep 2007, 11:36
Kan Grubu: B (+)

Hicri Yılbaşı

Post by meryem »

Hicri-Kameri yılın ilk ayı. (10 Ocak 2008- Persembe)

Hicri tarih, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in Mekke'den Medine'ye hicretiyle başlar. Ancak takvim başlangıcı olarak bu tarih, Hz. Ömer devrinde kabul olunmuştur. Ondan önce arapların belli bir tarihi yoktu. Bazı önemli hadiseleri (Hz. İbrahim'in ateşe atılışı, Fil vakası vb.) tarihe başlangıç olarak gösteriyorlardı.

Hicretten on altı yıl sonra (638), dönemin halifesi Hz. Ömer'in emriyle Medine'de bir meclis toplanarak, tarih meselesine bir çözüm bulunması istendi. Hz. Ali'nin teklifi ve mecliste bulunanların kabulü ile Hz. Muhammed (s.a.s)'in hicreti, İslâm tarihine başlangıç ve Muharrem'in de bu yılın ilk ayı olması kararlaştırıldı. Böyle bir uygulamanın konulmasına sebep olarak şu iki husus gösterilmektedir. Hz. Ömer devrinde ibraz edilen bir borç senedinde ödeme için vâde tarihi olarak gösterilen Şaban ayının, geçen yılın mı yoksa gelecek yılın mı olduğu kestirilememişti. Ayrıca aynı dönemde Basra valisi olan Ebu Musa el-Eş'arî'den gelen bir yazıda; Hilâfet makamından gönderilen kâğıtların hangisi önce hangisi sonra olduğu ve hangisinin hükmüyle hareket edilmesi gerektiğinin bilinmediği cihetle, bu sorunun acilen halledilmesi isteniyordu. Bu nedenlerle Hicret İslam tarihine başlangıç teşkil etmişti.

Hicrî-Kamerî yıl, on iki aydır. İlk ayı olan Muharrem ile birlikte Receb, Zilkade ve Zilhicceye Araplar "eşhur'i hurum" adı verir ve bu aylarda savaştan ve anarşiden uzak dururlardı.

Hz. Muhammed (s.a.s), bu ayın dokuz, on ve on birinci günleri oruç tutmayı ashabına tavsiye etmişti. Peygamber Efendimiz buyurur ki: "Ramazan orucundan sonra, tutulan oruçların en faziletlisi Allah'a izafet ile şereflendirilen Muharrem ayındaki oruçtur" (Riyazü's-Sâlihin, II, 504). Diğer hadislerde, Muharrem ayının onuncu gününe rastlayan ve pek çok önemli olayın cereyan ettiği "Aşûra günü'nde tutulan orucun, bir yıl önce işlenen hata ve günahların bağışlanmasına vesile olacağı müjdelenmiştir." (Riyâzü's-Salihin, II, 509).

Emevilerin ikinci hükümdarı Yezid zamanında ve hicri 61/milâdi 680 yılı Muharrem ayının onuncu cuma gününde vuku bulan Hz. Hüseyin'in şehadeti meselesinden dolayı Şiilerce o gün matem günü sayılmış ve bu matem daha sonraları geniş çapta ve resmi bir hüviyete bürünmüştür.

Aşura günü denilen Muharrem ayının onuncu gününde, tarihte pek çok önemli olayın meydana geldiği rivayet edilmektedir. Bunlar arasında şu olayları saymak mümkündür: Nuh (a.s)'un gemisinin tufandan kurtulup Cudi dağının tepesine oturması bu güne rastlar. Bilindiği gibi bu olay, Hz. Nuh'a inananların bir gemi vasıtasıyla kurtulduğu ve inkarcıların da bütünüyle yok olup gittiği bir olay olmuştu. Bunun yanında, Hz. Adem'in tevbesi, Hz. İbrahim'in ateşten kurtulması ve Hz. Yakub'un oğlu Hz. Yusuf'a kavuşması bu güne rastlar. Öte yandan Muharrem ayının onaltıncı günü Kudüs'ün kıble tayin edildiği ve on yedinci günde Fil ashabının geldiği gün olduğu nakledilenler arasındadır.

Muharrem ayının Osmanlılar devrinde de ayrı bir yeri vardı. Bu ay dolayısıyla şairlerin yazdığı ve "Muharremiye" adı verilen manzum şiirlerin sayısı oldukça kabarıktır. Ayrıca yeni sene başı olması hasebiyle bu ayda, devlet erkanı, padişahın huzuruna çıkarak yeni yılı tebrik eder ve padişahın "Muharremiye" denilen hediyelerini alırlardı.

Muharrem ayı Osmanlı arşivlerinde "Muharremü'l-Haram" şekliyle geçmekte ve kısaca "mim" rumuzuyla gösterilmektedir.



Zilhiccenin son günü ve Muharremin birinci günü oruç tutan,
o yılın tamamını oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
*Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur.
*Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut. Çünkü o, Allahü teâlânın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, O günde Allahü teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün tevbe edenlerin günahlarını da affeder. [Tirmizi]
*Kim Zilhicce'nin son günü ve Muharrem'in ilk günü oruç tutarsa, geçen seneyi oruçla kapatmış, gelen seneyi de oruçla başlatmış olur ve çok Aziz ve çok Celil olan Allah böyle hareket etmesini onun elli yılına keffaret eyler.

Nafile ibadetlerin sevabına kavuşabilmek için, ehl-i sünnet itikadında olmak, haramlardan kaçıp günahlara tevbe etmek, farzları kusursuz yapmaya çalışmak, o ameli ibadet olarak yapmaya niyet etmek şarttır.
Last edited by Nakşibendî on 03 Jan 2008, 19:53, edited 1 time in total.
Reason: Lütfen kopyala/yapıştır sonucu oluşan ">" karakterlerini silmeden mesaj göndermeyiniz. (İpucu: www.turkcekarakter.com)
"Ol dost için ağuları şeker gibi yutmak gerek.." RÛMÎ
mnctosman

Re: Hicri Yılbaşı

Post by mnctosman »

bize de yakışan miladi yılbaşılarda noel baba beklemek veya çam ağacı alıp da kutlamak değil,hicri yılbaşılarımızı edep ve huşu içinde kutlamaktır.
Eylül

Re: Hicri Yılbaşı

Post by Eylül »

Geçen Yılın Muhasebesi / M.Es'ad Coşan (rh.a.) Hocamız

...Yenilik insana yeni bir şevk verir. "İnşaallah bu sene, Allah'ın rızasına uygun güzel işler yapayım!" diye bir arzu içinde olmalıyız. Geçtiğimiz senenin de tabii, hesabını yapmalıyız.

Biliyorsunuz hesap güzel bir şey... Her şeyin hesaplı olması, düzenli olması, ölçülü olması, önceden tasarlanması, tasarlandığı şekilde ölçülü yapılması ilmin gereği, çağın gereği, başarının gereği... Onun için müslümanların da her şeyi tasarlaması, ölçmesi, hesaplaması lâzım!
Biliyorsunuz, duymuşsunuzdur, Hazret-i Ömer Efendimiz RA buyurmuş ki:
(Hàsibû enfüseküm kable en tühàsebû!) "Siz öldükten sonra ahirette, mahkeme-i kübrâda hesaba çekilmezden önce; amelleriniz ortaya dökülüp hesaplanmazdan önce, dünyada iken siz kendiniz kendinizi bir hesaba çekin!" buyurmuş. Güzel bir tavsiye, çok mühim bir tavsiye...

Biz de yeni bir yılın başındayken iki şey düşüneceğiz:
1. Geçen geçmiştir, önümüzdeki yılı iyi geçirmeliyiz diye iyi niyetimizi, azmimizi ortaya koymalıyız. "Bu sene iyi işler yapacağım!" diye kendi kendimize söz vermeliyiz, karar vermeliyiz. Bu bir...
2. Bir de, "Geçen sene ne yaptım, geçen senin kârı zararı nedir?" diye düşünmek lâzım, onun hesabını çıkartmak lâzım, insanın kendisini hesaba çekmesi lâzım!..

...Toplum olarak birileri bir hesap yapmalı! Kim yapacak?.. Tabii herkes kişisel düşünür de, İslâm toplumunu düşünenler olmasa, olmaz. İslâm toplumunu birisinin düşünmesi lâzım! İslâm'ın kârını, zararını hesaplaması lâzım!..

...Müslümanların evsâfı ne? Güzel vasıflı mı, kötü vasıflı mı; bu da önemli... Müslümanların bazı aklı eren alimlerinin, faziletli, kâmil, tahsilli, bilgili görgülü olanlarının oturup bunların hesabını yapması lâzım!.. "Şu sayıda müslüman var, evsâfı şöyle... Şunlara ihtiyaç var, şunların şöyle düzeltilmesi, şunların şöyle geliştirilmesi lâzım!" diye bunların hesabını yapmak lâzım!

Herkes yapmalı, Türkiye'de de yapılmalı, Türkiye'de İslâm nereye gidiyor...Muhasebe ve gelecek zamandaki faaliyetlerin tasarımı; bu çok önemli... Bir müslümanları sayısal olarak ölçmeli, sayı bakımından artıyor mu diye; bir de evsafını ölçmeli!..

Hepimiz de kendimizin müslümanlığımızın derecesini yükseltmeğe çalışmalıyız. Yâni geçen sene .... de on üzerinden yedi olmışsak, bu sene on üzerinden on almağa çalışmalıyız. Veya sınıfta kalmışsak, üç almışsak, iki almışsak, sıfır almışsak, o zayıf durumdan kurtulmağa çalışmalıyız.

Kadın ve Aile, Haziran 1995
Eylül

Re: Hicri Yılbaşı

Post by Eylül »

Hicret

Hicret veya göç etmek, insanların, hayvanların ve hatta bitkilerin yaşamlarıyla çok yakından ilgili bir olay. Onun içindir ki, bu üç canlı nev’inin yaşamı üzerinde büyük rol oynar.
Bir kaya sarmaşığının yaşayabilmesi için kayaya tırmanması; toprak altına ekilen bir tohumun yaşamak için toprağı yarıp yukarıya fışkırması, ayçiçeğinin gıdasını almak için güneşin etrafında pervane olması, bitkisel hayat için zorunlu olan birer hicret yani göç örneğidir.
Hayvanlar içinde durum bundan farklı değildir. Onlarda kışı rahat geçirebilecekleri memleketlere göç ederler. Onları böyle soğuk memleketlerden sıcak memleketlere sevk eden sebep, yaşam ve bu yaşam için zorunlu olan hicrettir.
Bitki için olsun, hayvan için olsun hicret yaşam kavgası uğruna verilen mücadeledir.

İnsan içinse durum daha başkadır. İnsanoğlunun yaptığı göç veya hicretleri, keyfiyet itibariyle dört ana bölümde mütalaâ etmemiz mümkündür:
1)Tıpkı bitki ve hayvanlarda olduğu gibi, yaşam için yapılan göçler.
2)Yaşamakta olduğu hayat standartlarını az bularak, daha lüks hayat standartlarına kavuşmak için başka ülkelere yapılan göçler.
3)Yerel iktidarların zulüm rejimlerinden kurtulmak için yapılan göçler.
4)Bir davanın gerçekleşmesi için yapılan göçler ki bu sonuncusuna Peygamberlerin ve özellikle Hz.Peygamber (s.a.v.) ve ashabının yaptığı göçü, yani hicreti gösterebiliriz.

Hicret edilmeseydi ne olurdu?
Bunun iki ihtimali vardır:

1)Ya mevcut şartlara teslim olunacak ki bu inançların kurban edilmesi demektir.
2)Ya da, toplumdan çekilip inzivâya çekinilecek ki, bu da zillet olurdu ve bu davaya ters düşerdi.

Bu her iki halde de davanın ölmesi kaçınılmazdır. İnanç kaybolur, insan kaybolur, insan vicdanı asimile, kalbi kör olur. Ve bu hallerde inanç, menfaate feda edilmiş olur. Bir davanın lider veya ideologları davaları uğruna işlerinden ve yaşamlarından vazgeçmemişlerse, bunlar ya davalarıyla beraber çürüyüp gitmişler veya sonunda teslim olmuşlardır.

İşte Müslümanlar, böyle olmamak için hicret ettiler. Küfür düzeninde azınlık durumunda yaşayıp ezilmemek veya asimile edilmemek için.

Bu hicret, bir avdet için, bu çekilme bir fetih içindir. Bu hicret kaçmak için değil, mücadeleydi, kamp değiştirmeydi, fedakârlık tatbikatıydı.

İhsan Süreyya SIRMA
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Hicri Yılbaşı

Post by mehmetemin »

son günlerde arkadaşlar bazı televizyon programlarında ve konuşmalarda sanki hicretin ay ve gün olarak yıldönümüymüş gibi bir konuşmalar yapılıyor ama bir ayrıntı kaçırılıyormuş ,etrafımdada görünce şaşırdım hicretin bu ay vuku bulduğuna dair görüş beyan edenler var.

hicri takvim ,hicretin vuku bulduğu sene ,tarih başlangıcı olarak kabul edilmiş .hicretin vuku bulduğu tarih ise peygamber efendimizin kuba köyünü şereflendirmesi rebiulevvel ayının 11 veya 12 .günü. yani muharrem ayı değil.

muharrem ayı ise arapların ay sıralamasında geçmişten beride gelen 1. ay kabul edilmesi.hicretin bu ay olmuş olması hasebiyle birinci ay falan kabul edilmiş değil.
Eylül

Re: Hicri Yılbaşı

Post by Eylül »

Evet, doğrudur. Peygamber (a.s.v.) Efendimiz Rebiulevvel ayında hicret etmiştir. Fakat hicret Sahabe Efendilerimizin Muharrem ayında hicret etmeleriyle başlamıştır. Yani bu ayda anılmasının çok da bir mahsuru olmasa gerek. Ama Efendimiz (s.a.v.) bu ayda hicret etmiştir deniliyorsa, o tabi ki de yanlış.

Ek bir bilgi olsun: İlk hicret eden Benî Mahzûm'dan Abdülesed oğlu Seleme (r.a.), en son hicret eden de Peygamberimiz (a.s.v.)'ın amcası Abbas (r.a.). :)
Serid Ömer
Posts: 991
Joined: 06 Jan 2008, 19:26
Kan Grubu: A (+)

Re: Hicri Yılbaşı

Post by Serid Ömer »

Euzübillahimineşşeytanirracim/Bismillahirrahmanirrahim
Allahümme salli ve sellim ala seyyidina Muhammed
-Yüce Rabbim!Yine bizleri(1430) yeni bir hicri yıla sağlık afiyet içersinde eriştirdiği için sonsuz hamd-ü sena ederiz.Siz Müslüman kardeşlerime,ihvanlarımıza ve bütün İslâm alemine hayırlar,güzellikler,birlik ,beraberlik,kardeşlik ve dirlik versin.Düşmanların zülmünden koruyup hıfzı muhafaza eylesin.Hakkımızda da,samimi,sıcak,sevgi dolu bir anlayış içersinde bol sevaplar kazanmayı,dosluklar kazanmayı,başarılar kazanmayı…cümlemizi iki cihanda saadetinde ermeyi nasip ve müesser eylesin.Am
Allah'ım!Günahlarımızı ört,affet,bağışla.Bize lütuf ve ilim ver!Hatâlarımızı önemseme.Yardım et!Kanaat ver!Afiyet ver!Basiret ver!Akıl ver!(El-Gaffaru-El-Gafuru-El-Ganiyyu-El-Hafızu-El-Hafıdu)cellecelaluhu ile bize muamele eyle!İslâm'dan ayırma!Amin.
User avatar
deniz
Posts: 449
Joined: 06 Dec 2007, 13:33
Kan Grubu: A (+)

Re: Hicri Yılbaşı

Post by deniz »

Tarih boyu bir çok mukaddes olay ve sevinçli kurtuluşun vuku bulduğu bu aşûre ayının, sizler için de tatlı ve hayırlı geçmesini, iki cihan saadetine erme vesilesi olmasını bütün kalbimle dilerim.
Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN (Rh.A)


(iskenderpasa.com'dan alınmıştır.)
...Eğer bir mü'minin kalbin kırdıysan,
Hâkk'a eylediğin secde değildir.
Post Reply

Return to “Önemli Gün ve Geceler”