Ergenekon'da pazarlık ve GATA'kulli

Post Reply
User avatar
Yusuf Esad
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Posts: 361
Joined: 29 Jun 2007, 17:08
Kan Grubu: B (+)
Location: İmtihan Dünyası

Ergenekon'da pazarlık ve GATA'kulli

Post by Yusuf Esad »

Prof. Dr. Nevzat TARHAN
Kurtlar Vadisi dizisinin kurgusunu ve senaryosunu yazanlardaki vizyona şaşırdım doğrusu.

Olay 1- Em. Orgeneral Hurşit Tolon spor yaparak zayıfladığı halde GATA’da zayıflamasının nedenini anlayamadıkları ve üç ay hastanede tanı için yatması gerektiğine dair rapor verilmesi iddiası. Bu bilgiler şu ana kadar yalanlanmadığı için inanmak durumundayız.

Ancak yargılamayı etkileme ihtimali yüksek olan bu durumun yetkili mahkeme tarafından bilirkişi bir hastaneye sevk edilip yeni bir rapor düzenlenmesi gerekmektedir.

Çünkü GATA maalesef özerk bir kurum değildir, başında sağlıkçı olmayan bir komutan vardır. Emekli generallerin özel hastanesi gibi çalışmaktadır. Hiyerarşi olarak 12 Eylül 1980’den sonra Milli Savunma Bakanlığı’ndan alınarak doğrudan Genelkurmay’a bağlanmıştır.

GATA Genelkurmay’ın taraf olduğu davalarda objektif karar verme kapasitesine sahip değildir. Genelkurmay Başkanlığı ise Ergenekon sanıkları ile ilgili davada taraf olduğunu cezaevinde Veli Küçük hariç iki generali ziyaret ederek belli etmiştir.

Genelkurmay resmen müdahale etmese bile meslektaş ilişkileri nedeniyle yanlış rapor verilme ihtimali yüksektir.

Bu sebeple GATA’nın bu dava ile ilgili raporları başka bir hastane tarafından ‘Hakem muayenesi’negönderilmelidir.

Türk Tabipler Birliği’nin hekim hata ihtimaline karşı gösterdiği genel tavrı bu davada gösterip göstermeyeceği bilinmiyor. Ancak etik ihlal olup almadığını da araştırması gerekmektedir.

Olay 2 - 18 Şubat 1999’da Yargıtay’ca onanan Diyarbakır DGM kararına göre, sahte evraklarla mahkûm edilmek istenen PKK sanıklarının beraatine karar verilmiştir.

Gerekçede “...birbirlerine husumeti olanların aynı yola tevessül edip iftira yoluyla birbirlerini mahkum ettirmeleri gibi tutarsız uygulamalara yol açacaktır” denilmiştir.

Bu dava ile ilgilenen üç hakimin kısa süre sonra tayinleri çıkmıştır. İkisi istifa etmek zorunda kalmışlardır. Yani darbeciler hakimlere gereğini yapmışlardır.

Mafya bile görevini yapan hakime polise kalleşlik yapmadıkça müdahale etmez. Demek ki darbecilerin raconu mafyadan daha acımasız.

Olay 3 - Kurtlar Vadisi dizisinde devletin başı devlet içi terör lobisine barışmayı öneriyor. Kurgulayanların ve senaristlerin öngörüsü ilginç olarak dikkat çekiyor. Konuyu uzlaşarak kapatma iradesinin İskender tarafından gelmesi önemlidir.

Olay 4- Son aylarda emekli orgenerallerle ilgili ses kasetleri yayınlandı. Bu ses kasetlerinin sahte olup olmadığını Adli Tıp Kurumu kesin doğruluk derecesinde saptayabiliyor. Tek şart mağdurun başvurması ve ölçüm yapılması... Bildiğim kadarı ile hiç bir mağdur emekli general adli incelemeye başvurmadı. Bu durumda kasetteki konuşmalar suç delili olarak kıymet kazanmıştır.

Olay 5- Sabah gazetesi yazarı Sayın Mahmut Övür’ün aktardığına göre Sayın Fethullah Gülen Sayın Cengiz Çandar’ın yazısını kaynak göstererek Ergenekon davasında GATAkulli yapılmasından sade bir vatandaş olarak rahatsız olduğunu sohbet esnasında belirtmiş. Fakat Sayın Gülen sade bir vatandaş değildir, mimik ve jestleri bile niyet okuyucular için siyasi anlam ifade edebilir.

İşte Ergenekoncuların istediği tablo oluşmaya başladı. Davayı Veli Küçük seviyesinde kapatmak istiyorlar.

Sayın Cumhurbaşkanının nezdinde siyasi iradeyle ve Sayın Fethullah Gülen nezdinde uzlaşmacı ve diyalogcu kişiliği nedeniyle bir kanaat önderi ile uzlaşarak davayı kapatma arzusu artık teorik olarak mümkün.

Bilindiği gibi hem siyasi iktidar hemde Gülen grubu derin devlet tarafından akredite değiller.

Akrediteyi verme karşılığında güç odakları ile uzlaşmak hiç stratejik değildir. Son derece güven zayıflatıcıdır ve oyuna gelmektir.

Bu pazarlık sadece Kurtlar Vadisi dizisinde mümkün olabilir diye düşündüm. Polat Alemdar’ın kabul etmediğini kim kabul edebilecek ki?

Güç odakları ile pazarlık yapmak kısa vadede kazandırsa da uzun vadede kaybettirir.

Hakimlerin ve hekimlerin üzerinde ciddi baskı oluşturmaya yatkın içi çürümüş mevcut sistemi kamu reformu ile kökten yenilemekten başka çare yoktur.

Sayın Hüseyin Gülerce’nin çok yerinde vurguladığı gibi 30 Mart 2009, 28 Şubat 1997’den daha önemlidir.

Çünkü ilk defa bu toplum sivil anayasa yapabilme şansı yakaladı.

Toplum nezdinde darbeciliğin insanlık suçu olduğunun anlaşılması çok önemliydi. Bu şansı ipotek edenler geleceğimizi çalmış olurlar.

Seçimlerde ideal olana oy vermek yerine ideali gerçekleştirmeye yaklaştıracak olana oy vermek akıllıca bir sorumluluk ve bilinçli bir seçmen davranışı olur.
Kaynak: http://www.haber7.com/haber/20090309/Er ... Akulli.php
"Aşıkların tüm sırları aşîkardır." Rumî
Post Reply

Return to “Köşe Yazıları”