Suyun 25 Hali ve 50'ye Yakın Faydası

Beden ve ruh sağlığı...

Moderator: Leyla Hanne

Post Reply
User avatar
andelib
Posts: 162
Joined: 10 Jan 2008, 19:11
Kan Grubu: B (+)

Suyun 25 Hali ve 50'ye Yakın Faydası

Post by andelib »

Kültür Dergisi'nin Su özel sayısından alınmıştır...

Suya bir haller olmuş!
“Hallarımı böyle yaz, şikayet sanırlar…”

Su, halinden şikayet etmez; her cins mahluka çekinmeden varır. Hani derler ya: Seni toprak almaz, diye. İşte, toprağın almadığını bile, kabul etmediğini de su içerisine alacak kadar geniş ve de engindir.

Sıvı Hali: Su öncelikle sıvı olarak gözümüze, yüzümüze, elimize, tenimizin her zerresine, eşyalarımızın çatlak yerlerine varıncaya kadar çarpar. Temiz olanın saflığıyla temizler ve arı duru kılar tüm çehreleri.

Katı Hali: Sular dünyayı terk ediyor, dediler. Suyun kalbi katı değil ki terk etsin bizi, dedim.Katılaşan bir şeyler var demek ki? Oysa, suyun katı halinin buz olduğunu öğretmişlerdi yüzyıllardır bizlere. hoş, buzların eridiğini de duyduk; penguenler de üşürmüş meğerse!
Bir de Doğu’nun en doğusunda bir küçük gölde gördüm suyun katı halini, üzerinde çocuklar aylarca futbol oynuyorlardı…

Gaz Hali: Kaç şehre gittimse suyun buhar olup uçtuğunu, rahmet olup yağdığını gördüm.Su ağlamak için kendini eriten tek mahluktu sanırım. Gönen kaplıcalarında buhar olan su, Gönen ovasına bereket olarak yağıyor. İnanmıyorsanız, Gönen çok uzakta değil, Ömer Seyfettin kadar yakın, mutfaktaki musluğunuz kadar uzağınızda.

Gözyaşı Hali: Muhammed İkbal. Anadoluda gözyaşından çok kan akan yıllar…uzakların uzağında, mü’min yüreklerse tuzakların tuzağında.Bir şair elini kalbinin üzerine koydu ve geceler boyu ağladı.Ağladığı gülabdanın mantarını da bir damla kanıyla mühürleyip, selam etti suyunu İslam vatanına dökenlere: Gönderecek en kıymetli nesnem budur!Siz savaşırken muzaffer olasınız diye dua ederken akıtığım gözyaşımdan kıymetli nesnem yok!...Diyebildi Doğu’nun sesi.

Kan Hali: Habil...Kardeşim, yapma! derken bile kanının döküldüğüne değil de kardeşinin katil olmak üzere olduğuna üzülüyordu. Kurban kanı ki helaldir; Bağdat'ın, Çanakkale'nin, Peygamber torunlarının kanını dökmek haramdır. Suyun kan haline, suyun kanayan halidir de demek mümkün elbette. Suyun en sık kanadığı yer Mekke'ye, Kudüs'e, İstanbul'a en yakın olan, kalbimizin attığı yerlerdir.

Ter Hali: Bunu en çok babalar bilir, desem yeridir.Emeklerinden süzdükleri ekmeğe karışan terleridir ki evlatların içine işleyen bir geleneğin tohumları saklıdır her damlalarında.

Çay Hali: Suyun en Türk halidir de desem yeridir.Çay bardağıyla uyuyup, çaydanlıkla uyanan bir millet, suyu bir keyf, bir ferahlık, bir hasretin vuslata dönüşü olarak ancak bu kadar güzel demleyebilirlerdi.Bir de sılada içilen çay var ki, doğduğumuz topraklara karışan pınar sularının özünü, anamızın sütünün kokusunu taşırlar.

Kahve Hali: emen, acı kahve, kahvehane…ve tabi ki muhabbeti yıllarca sürdürmek için suya kahve katılır.Su adeta telve telve mührünü basar yüreklere, unutulmasın kelamların en güzelleri diye.Suya mührünü vuramasa da kahve, dost yüreklere suyun azizliğiyle işlerler hatır bilmenin ne zorlu bir zenaat olduğunu.Tıpkı kahve her elde aynı tadı vermediği gibi, suyunu bulduğunda içindeki sırrı akıttığı gibi, bizlerde dost yüreği bulduğumuzda açarız sırrımızı.

Zemzem Hali: Ebemin sandığındaki zemzem. Sanırım 1960 senesinde üç ay gidiş üç ay geliş, iki ay da konaklama sonunda gelmişti Ninem Kadının sandığına bir gazyağ şişesi içerisinde, kokusu içime bir sermestlik veren Zemzem.Suyun en masum olduğu anda doğmuş Zemzem.Çocuğun en susuz zamanında yetişmiş rahmet; ıpkı Meryem Anamızın sırtını yasladığı kuru hurma dalının dibinden parlayıp çıkan su gibi.Ve hürmetin, azizliğin en üst noktasında durupta içilen zemzem, Çanakkale harbinde, Bedir Muharebesinde gazilerin dudaklarına dokunan suyun mesutluğunu taşır daima.

Tuzlu hali: Tuzlu sular nedense pek muteber bilinmez. Oysa çorak topraklara sebep tuzlu sular ki hala Anadolunun bir çok yerinde çatılara serpilen çorak topraklara sebeptir ki, yine hayırlı iş yapmıştır su. İnsanların ve hayvanların barınaklarını bir yorgan gibi örtmelerine yardımcı olur bu toprak.
Deniz suyu tuzlu da zarar mı gördü cümle mahlûkat. Kokmasın diye dünya, Allah tarafından 2/3 ‘si tuzlanmıştır. O dahi yetmemiş, derya kuzularının canlanmalarına vesile olmuştur tuzlu su.

Şekerli Hali: Tüm meyve aromalarını ıslatan , tüm limonataları, gazozları ve de meyve sularını mündemiç eden su ki çocuklara ağız dolusu gülücükler verirken, ben en çok şerbet adlı bir içeceğin suyla eylediği halvete hayran kaldım. Ağzı yok dili var bir şekerpare gibi dile dokunan, dokunmasıyla alemi bir pamuk şekerine çeviren o mai ki insanoğlunun diline de dünyasına da tad getirip, hele de az biraz soğuksa, çok şükür dedirten bir ulaktır.

Zehirli Hali; Meşhurdur; savaşlarda düşman güzergahındaki sulara zehir katılır. Terör zamanlarında şebeke suları bir zanlıya dönüşüp toprağın altına gömülür, utancından yüzünü saklar, hatta o kadar klonlar ki kendini, yüzü bembeyaz olur utancından…
Lakin mesele başka! Ağuyu altın tas içre sunarlar / Bal da onun suç ortağı… diye meşhur bir darb- mesel vardır. Hz. Hasan… Ali Efendimizin ciğerparesi, Fatıma Anamızın yüreğinin yarısı, Kainatın Efendisi, huyu yılanı zehrinden caydıracak kadar selim olan Güzeller Güzeli’nin gözünün nûru, kardeşinin hem yoldaşı, hem kaderdaşı, hem de refik’i olan Hz. Hasan!İşte su, Hz. Hasan içine cam zehri katıldığında farkına varmayan suyun gafleti sonunda şehit olur. Ve suyun bu gafleti sonunda Hz.Hasan kardeşini, Hz,. Hüseyni, suyla sınanan, suyun ona varmak için deli divane olduğu dünyanın en güzel torununu çağırtır: Kardeşim, beni zehirlediler! Der. Sanırım bu sözü duyan su utancından Arap yarımadasını terk etmiş, tüm vahalar çöle kesmiş, toprağın altını içilmeyen, nebatatı ve hayvanatı sulamayan bir mai kaplamıştır ki ademler o mavi sıvı için kırmızı kanlarını akıtır olmuşlardır.

Öfke Hali: Musa as. Kızıldenizi geçip gittikten sonra, Firavun ve askerlerinin hali ki, tam da öfkeye, gazaba gelmiş suyun hışmında boğulmaları olarak nitelenebilir.O sudan ancak Allah’a ihanet etmeyenlerin kazasız , belasız geçebileceklerini anlayamamıştı Firavun ve Firavun imanında olanlar.Yüreğinin suyu kurumuştu belki de Mısır’ın hükümdarının.
Öfke bir de Dünya’yı istila etti, cümle alem Nuh’a inanmadığında. Ve hatta Nuh’a gemi resimleri yapan çocuklardan başka inananın olmadığı bir zamanda, su, öfke elbisesini geçirdiğinde üzerine dünyanın yüzeyinde ıslanacak yer kalmamıştı. Derler ki o gün ördeklerin günahı alındı ve ‘ dünyayı su bassa, ördek, bana ne! Der,’ dediler. Oysa ördekler de diğer canlılar kadar suya yakın, diğer canlılar kadar suya uzaktılar.

Damlada deniz hali; Hz. İbrahim’in ateşine bir damla su götüren karınca. Yükü ağırdı karıncanın. Derdi büyüktü o minicik zenci yaratığın. Zira dünyaya sükun ve huzuru getirmek isteyen insanı ateşe atmışlardı…O gün dünyanın tüm nehirleri rotalarını Babil şehrine çevirip beklerlerken Mikail’in bir işmar’ını; karınca, kararınca bir damla suyla anlaşıp düşer yollara…

Pırlanta Hali: Hz Ebu Bekr’in gözyaşının pırlanta olması. Rivayet ya; Malını mülkünü feda etmekte Hz. Ebu Bekr’i geçemez hiçbir sahabe. Öyle ki evinde hiçbir şey kalmadığı vakit, kızı ağlar; fakir kalmalarına. Mekke’nin en zengini Mekke’nin en fakiri olur…Lakin Rahmet-i Rahman gecikmez.Kızının üzündüşü karşısında kederlenip ağlar Hz. Ebu Bekr…Gözünden düşen yaşlar pırlanta olur! Al kızım, bunu bozdurup, ihtiyacınızı görün! Der, Peygamberin hesapsız yoldaşı.

Düşmana Benzeme Hali: Ve bir komutan gelipte denizi düşmana benzettiğinde denizin içi kan ağlasa da sevindi! Suyun iki yanında da ferah abdestler alınacak, varsın beni düşmana benzetsinler, dedi.Tarık bin Ziyad denizin gönlünü de dünyanın en güzel ülkesini de alıp gusl ettirdi Katalanların dağlarına.

Kevser Hali: Bilmek ve hissetmek isterim! Nasip kelimesi ve bir tatlı sure gelir dokunur dudaklara suyun Kevser halinde…Ne denilebilir ki..içinden ırmaklar akan dört bir yanından pınarlar peydah olan kelamı kadîm’e? Vesairelere dokunmayan ayaklar Kevser adlı suyun başında kasvetin dağlarca uzağında serinleyecekler belki de…

Dicle Hali: Mansur’un dara gerilişindeki halidir ki anlatmak için de ağlamak için de yürek gerek. Zira, Mansur’u dâra gerilmiş gören Dicle ki dayanamamış kanı helaldir, diye fetva çıkan ermişin kan kokusu Bağdat şehrini terk edene kadar yatağından taşmıştır.

Müjdeli hali: Musa’nın Nil nehrinden gelmesi sırasında acaba Nil’deki dalgalar yedi sekiz yaşındaki bir kız çocuğunun elleri gibi salladılar mı Musa bebeği? Acaba Nil farkında mıydı o an bir kundak, bir anne, bir koyuyucu, bir yol olduğunun? Nil suyu sanırım farkındaydı Yahudilerce 10 kez ihanete uğrayacak, Firavun tarafından defalarca ideaya tutuşacak olan arz-ı mevdudun rehberini taşıdığının ve yıkacağı sarayın açıklarına taşırken prensi.

Ağlayan Hali: Ağlayan Kayalar, Salih peygamber ve bir de kurak topraklara yağmur taneleri düşerken ortalığı kaplatan o toprak kokusunda saklıdır suyun gözyaşları.

Hapis Hali: Van denizi! Barajlar, önüne set çekilen ırmaklar, Hazar Denizi… Ama en güzel su hapsi, Babil’in Asma Bahçelerinde, binlerce yıl önce evlerin ve binaların tepelerine kurulan asma bahçelerine günümüze göre ilkel, o devre göre çok ileri bir teknolojiyle pompalanan ve kanallarda muhafaza edilen suyla; İshak Paşa sarayının üçyüz yıl önceki ısınma biçiminde kullanılan sarayiçi kanallarıdır ki hala şaşırtıcı bir zihinle su odaların içindeki kanallarda akmakta ve bir akıp gidene ancak bakmaktan öte geçmemekteyiz.

Çocukluk Hali: Suyun bebeklik hali, yağmur damlasıysa, çocukluk hali de sanırım serin bir pınardır.

Gençlik Hali: Çok şükür o devirleri geride bıraktık, lakin Hesap Günü, gençliğini nerede kullandın diye sorulacak olan soru, bendenizi kara kara düşündürürken, kimi beldelerde sular seller olup akarken, gençlik hallerini sel şeklinde vermeye devam etmektedirler.

Olgunluk Hali: Denizler veya ırmaklar olduğunu düşünüyorsanız yanılırsınız! Sulama kanalları ve çeşmelerdir suyun olgunluk yaşı. Verirken hesap etmemenin en güzel biçimi çeşmedir. Tabi gölleri de olgunluk yaşlarıyla yaşlılık yaşları arasına alabilirsiniz.

Yaşlılık hali: Yağmurlar ve kuyular. Her ne kadar Yusuf kuyuya küçükken düşse de, kuyu yaşlı olduğu için bir çocuk peygamberi saklayabilecek kadar metanetlidir. Kör taklidi yapar. Kurnazdır. Suyu varken bile yokmuş gibi yapar.
Su Yusuf’tur! Su kuyudan gelendir.
İçerisinde inciyi saklayan midye gibidir kuyu. İçinde Yusuf vardır. İçinde rüyamız vardır. İçinde hayatın temelindeki su vardır.

Yağmurlar… Rahmet, bereket, sevgili, meleklerin dudaklarındaki ıslaklık, bebeklerin kokusuyla gelen bilgelik. Toprağı gebe bırakan hayatın diriliği. Yağmurlar için ne söylense azdır!
Su ölür mü? Hayır! Bir devir daim içerisindedir, insana benzer. Bir farkla ayrılırlar birbirlerinden: İnsan ölür, su ise kıyamete kadar yaşayacaktır. Halden hale girer her ikisi de. Belki de buna sebep insanoğlunun vücudunun yarısından fazlasının su olmasının da buna etkisi vardır.
Süt Hali: Anne!
Hallarını dilim döndüğünce yazdım. Lakin senden bana gelen bir damlanın dahi hakkını verecek kadar ter dökmedim ey aziz olan. Lakin, sen rahmetin kardeşi olan ab, ma, su! Allah senden razı olsun.

Yazan: Zeki Bulduk
“Engin deniz, taş atmakla bulanmaz. Gücenen bir arif, henüz sığ sudur...”
–Sadi-i Şirâzî
User avatar
andelib
Posts: 162
Joined: 10 Jan 2008, 19:11
Kan Grubu: B (+)

Re: Suyun 25 Hali ve 50'ye Yakın Faydası

Post by andelib »

Hasta olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Belki de sadece su içmeniz gerekiyordur.

Yerküremizin %71′ini vücudumuzun ise neredeyse dörtte üçünü oluşturan su, yaşamımız için çok gerekli gerekli.

Yer küremizin yüzeyinin %71 ini denizler, %29 unu karalar oluşturur. İnsan bedeni, %25 katı maddeden, %75 sudan oluşmaktadır. Beyin dokusunun ise %85′i sudur.

Dünya oluşumundan önce de su vardı ve oluşum tamamlandıktan sonra da ilk hayat suda başladı.

Suyun hayatın olmazsa olmaz temel unsurlarından biri olduğunu biliyoruz. Gerçek anlamda faydalarının tespiti konusunda yapılan bazı çalışmaların aslında bir şans eseri ortaya çıktığını ve bu yöndeki çalışmaların o günden sonra hız kazandığını biliyor muydunuz?

İranlı hekim DR. FERİDUN Batmanghelidj, suyun hastalıklara iyi geldiğini, insanı iyileştirdiğini hapishanede bir şans eseri öğrenmiş.

"1979 da İran devrimi patladığında Ben siyasi bir tutuklu olarak hapiste bulunuyordum. Bir gün koğuşta, mahkumlardan birinin, koridorda, iki büklüm olmuş vaziyette, inanılmaz mide sancılarıyla kıvrandığını gördüm. Beni görünce ızdıraplı bir sesle "Ülserim beni öldürüyor" diye seslendi. Onun için ne yaptın diye sordum. "Üç adet Tagamet ve bir şişe dolusu antiasit aldım ama banamısın demedi" diye cevap verdi" şeklinde vakayı özetleyen Dr. Feridun Batmanghelidj, 10 saatten beri bu şekilde ızdırap içinde sancı çeken hasta mahkuma gayri ihtiyarı müdahale eder ve ölmek üzere olduğunu düşündüğü adama iki bardak su içirir. Fakat ne görsün, adam çok geçmeden kıvranmaktan kurtulur. O günden sonra Dr. Batmanghelidj, suyun şifa verici etkisi üzerine çalışmalarını yoğunlaştırma kararı alır. Cezaevinde kaldığı 2,5 yıl içerisinde yaklaşık 3 bin peptik ülser hastası tutuklu ve hükümlüyü iyileştirir. Tabi ki ilaç olarak yalnızca su kullanarak.

2,5 yıl kadar sonra tahliye vakti geldiğinde, hapishane müdürüne ricada bulunur ve "lütfen ben bir müddet daha burada tutuklu kalmak istiyorum, zira araştırmalarımın en önemli evresine girmiş bulunmaktayım ve bu kadar çok hastayı dünyanın hiçbir yerinde, bu koşullarda bulamam" der.

Böylece Batmanghelidj, bir müddet daha "gönüllü hapis" yatar ve çalışmalarını sürdürür. Hapiste iken keşfinin ilk duyursunu Iranian Medical Association'da yayınlatır. Tebliğinin bir tercümesini de “The Journal of Clinical Gastroenterology” Haziran 1983 sayısında misafir editör olarak yayınlar. Bugün bütün dünyaya sesin duyurabilmiş ve ekol oluşturmuştur.

Dr. Batmanghelidj "Hasta Değil Susuzsunuz" kitabında vucudumuzun tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyduğunu anlatmaktadır.

Bunlar şunlardır:
1- Hiçbir canlı susuz yaşayamaz.
2- Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını önce bastırır, sonra öldürür.
3- Su temel enerji kaynağıdır.
4- Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üretir, bize yaşam gücü verir.
5- Hücre yapısındaki maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır.
6- DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen anormal DNA sayısı azalır.
7- Bağışıklık sisteminin (bütün mekanizmalarının) merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi kanser de dahil olmak üzere, çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir.
8- Bütün besinlerin, vitamin ve minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metobolik aşamalarında görev yapar.
9- Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır. Susuz yenen yemeğin vücut için hiçbir enerji değeri yoktur.
10- Su, besinlerdeki gerekli ögelerin emilimini artırır.
11- Bütün ögelerin vücuda taşınmasına yardımcı olur.
12- Akciğerlerde oksijen toplayan kırmızı kan hücrelerinin çalışma verimini artırır.
13- Hücreye ulaşan su, o hücreye oksijen verir ve atık gazları vücuttan atılmaları için akciğerlere taşır.
14- Vücudun çeşitli bölgelerinden zehirli atıkları toplar ve atılmaları için karaciğer ya da böbreklere taşır.
15- Eklem boşluklarındaki temel yağlayıcı maddedir, artrit ve sırt ağrılarının oluşumunun önlenmesinde yardımcı olur.
16- Omurgadaki diskleri "şok emici su yastıkları" na dönüştürür.
17- Bağırsakları en iyi çalıştıran yağlayıcı maddedir, kabızlığı önler.
18- Kalp krizi ve felce karşı koruyucudur.
19- Kalp ve beyin damarlarında pıhtılaşmayı önler.
20- Vücudun soğutma (terleme) ve ısıtma (elektrik) sistemleri için vazgeçilmezdir.
21- Düşünme başta olmak üzere, bütün beyin fonksiyonları için bize güç ve elektriksel enerji verir.
22- Serotonin ve diğer nörotransmitterlerin (sinir ileticileri) üretimi için vazgeçilmezdir.
23- Melatonin de dahil olmak üzere, beyinde üretilen bütün hormonların yapımı için gereklidir.
24- Çocuklarda ve yetişkinlerde dikkat yetersizliği sorununa çözüm getirir.
25- Çalışma verimini artırır ve dikkat aralığını büyütür.
26- Su dünyadaki diğer bütün içeceklerden daha kolay bulunabilir ve hiçbir yan etkisi yoktur.
27- Stres, gerginlik ve depresyonun hafiflemesine yardımcı olur.
28- Uykuyu düzenler.
29- Yorgunluğun giderilmesine yardımcı olur ve bize gençliğin enerjisini verir.
30- Cildi yumuşatır ve yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur.
31- Gözlere canlılık ve parlaklık verir.
32- Glokomdan korunmamıza yardım eder.
33- Kemik iliğinde kan üretim sistemlerini düzenler, lösemi ve lenfoma oluşumunun önlenmesine yardımcı olur.
34- Vücutta enfeksiyon ve kanser hücrelerinin geliştiği bölgelerde bağışıklık sistemini güçlendirmek için çok gereklidir.
35- Kanı sulandırır ve dolaşım sırasında pıhtılaşmasını önler.
36- Kadınlarda, adet öncesi ağrıyı ve ateş başmasını hafifletir.
37- Kalp atışıyla birlikte kanı sulandırıp dalgalandırarak dolaşımdaki katı maddelerin dibe çökmesini engeller.
38- İnsan vücudunda dehidrasyon sırasında kullanılabilecek bir su deposu yoktur. Bu nedenle gün boyunca düzenli olarak su içmemiz gerekir.
39- Dehidrasyon cinsellik hormonunun üretimine engel olur, bu iktidarsızlık ve libido kaybının başlıca nedenlerinden biridir.
40- Su içtiğiniz zaman susuzluk ve açlık duygularını ayırt edebilirsiniz.
41- Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli aralıklarla su için ve sıkı bir rejim yapmadan zayıflayın. Acıktığınız zaman aşırı yememeli, ama susadığınızda suyunuzu içmelisiniz.
42- Dehidrasyon doku boşlukları, eklemler, böbrekler, karaciğer, beyin ve deride zehirli çökeltilerin birikmesine yol açar. Su bunları temizler.
43- Su, gebelikte sabah bulantılarını azaltır.
44- Zihin ve vücut fonksiyonlarını bütünleştirir. Karar verme ve hedefleri belirleme yeteneğini artırır.
45- Yaşlılıkta bellek kaybının önlenmesine yardımcı olur. Alzheimer, multipl skleroz, Parkinson ve Lou Gehring hastalıklarının riskini azaltır.
46- Kafein, alkol ve bazı ilaçlara duyulan bağımlılığın giderilmesine yardımcı olur.

Yazan: Dr. Cevat ŞİMŞEK
Kaynak: drtus.com
“Engin deniz, taş atmakla bulanmaz. Gücenen bir arif, henüz sığ sudur...”
–Sadi-i Şirâzî
Post Reply

Return to “Afiyet Olsun”