GIDALAR

M. Es'ad Efendi hakkında bilgiler, hatıralar, vs.
Post Reply
erhan3471
Posts: 72
Joined: 15 Nov 2007, 13:07
Kan Grubu: A (+)

GIDALAR

Post by erhan3471 »

TEMİZ ve HELAL GIDA İLE BESLENMEK :

Bize göre gıda , her şeyden önce helâl olmalıdır ; çünkü az da olsa haram yiyen bir kişinin kalbi kararır ; mânevî feyzi ve hazzı kesilir, hayrı körelir ; tevbe edip, hatasını telafi eylemezse ahirette de cezaya çarpılır, cehenneme düşer, cayır cayır yanar ; çünkü haramdan hasıl olan bir parça eti bile ancak cehennem ateşi paklar.

Gıdanın ikinci şartı temiz olmasıdır. Ecdadımız , her konuda olduğu gibi yiyeceklerde de temizliğe çok büyük titizlik gösterirlerdi. Her şeyi tekrar tekrar yıkarlar, şartlarlar ; temiz su kabının içine parmak bile sokturmazlardı.
En hâlis malzeme , tertemiz yıkanmış ellerle , kılsız , tozsuz, tortusuz , hilesiz , katkısız , hâlis , temiz , nefis , mis gibi burcu burcu kokulu , şâhâne lezzetli , vücuda çok faydalı , gıda değeri çok yüksek olarak hazırlanırdı.

Kesilecek tavukların , hayvanların gıdalarına bile çok dikkat edilir , pis bir şey yememeleri için günlerce önceden bakıma alınırdı.

Has ve temiz gıda yiyin, temiz hâlis meşrubat için , temiz hava alın... ki ruhen ve bedenen , mânen ve maddeten sıhhatli ve kuvvetli kalasınız !

SAĞLIĞA ZARALI BESİNLERE DİKKAT ! :

Şimdi özellikle şehirlerde yediklerimize içtiklerimize çok dikkat etmemiz gerekiyor.
Bakıyorsunuz kağıtlı bir şeker veya çikolatanın içine likör konulmuş ; lokantadaki biftek şarapla terbiye edilmiş ; filanca pastaya falanca haram madde katılmış ; tavuk eti murdar olmuş ; balık kokmuş , et ithal , müddeti geçmiş ; yağ hileli ve sağlığımıza şiddetle zararlı ; eften püften batıdan gelme , bize yabancı , kolesterolü artıran , damar tıkayan , kalp hastalığı yapan , mideyi bozan vıcık vıcık züppe tatlılar , şaibeli kekler , yapış yapış kremalar , nallı kuzudan ( ! ) ve işkembe parçalarından sucuklar , kokmuş martı yumurtasından pastalar , ucuz , hileli ve zararlı malzemeden yemekler ; kepeği , vitamini , faydalı kısımları alınmış saman gibi ekmekler, bozuk makarnalar , gösterişli , abartmalı , kabartmalı , boyalı ama değersiz ve tehlikeli yiyecekler , haram maddeli , uyuşturucu katkılı , alışkanlık yapıcı , kanser edici gazoz ve meşrubat , bağırsak delici , sarhoş edici , hatta öldürücü içkiler...

Yediğimiz yiyeceklerin sağlığa zararlı olmaması çok önemli .
Mesela süt , balık , et , yumurta , sucuk , mantar v.s. bayat olunca zehirlenmelere sebep oluyor .

Ayrıca , su , meşrubat , sebze , meyve ve sair yiyeceklerdeki kirlilikler , mikrop ve bakteriler , kimyevi maddeler , suni gübre ve ilaçlar, koruyucu ve renklendiriciler hastalıklara , kansere yol açabiliyor.
Onun için mesela sebze ve meyvenin , şeker , çikolata ve pastaların canlı ve cazip renklerine aldanmamak , nasıl yetiştiğini , nereden geldiğini , nasıl yapıldığını ve içinde ne gibi zararlı maddeler olduğunu iyice incelemek gerekiyor.

Tabii bu , uzmanların , laboratuvarların , resmi dairelerin işi ; ama biz de gıdalarımızı ya kendimiz üreterek , ya da temiz ürettiğini bildiğimiz yer ve kuruluşlardan alarak korunabiliriz .

BAZI GIDA MALZEMENİZİ KENDİNİZ ÜRETİN ve BAHÇELİ EVDE OTURUN :

Tavsiye ederim ki : Mümkünse bazı gıda malzemenizi kendiniz üretin .

Eti , tavuğu kendiniz kesin , kavurmayı , sucuğu , tarhanayı , bulguru... kendiniz yapın ; bahçeli evde oturun , koyun , keçi , tavuk besleyin , taze süt için , taze , temiz yoğurt yiyin , taze yumurta kullanın , bazı sebzeleri kendiniz üretin , dere otu , maydanoz , naneyi saksılarda yetiştirin... v s.

NE KADAR TATLI GELİR !

Evdeki süs bitkisi ve çiçeklerinize nasıl sevgiyle özen gösterirsiniz !

Eğer bahçeniz varsa , orada yetiştirdiğiniz sebze ve meyveler size ne kadar tatlı gelir ! Sabah sabah kopardığınız o kırmızı kırmızı domateslerin , çıtır çıtır biberlerin , yemyeşil ve taptaze salatalıkların tadını , pazardan aldıklarınızda bulmak ne mümkün !
Kendi ellerinizle halis ve temiz malzeme ile yaptığınız ev pastaları , börek, çörek ve tatlılar dışarıdakiler den ne kadar farklıdır !

Tarlaya , bahçeye sizin diktiğiniz fidanlar büyüyüp meyve verdiği zaman nasıl sevinç ve kıvanç duyarsınız !

TABİİ GIDAYA ALIŞTIRIN KENDİNİZİ :

Tabii gıdaya alıştırın kendinizi... Alıştıralım hepimiz , prensip edinelim !
En iyisi her şeyin tabiisi... Pamuklu giyinmek , yünlü giyinmek , deri giyinmek...
Has ekmek , kepekli ekmek yemek... Tabii meyva suyu içmek...

TAZE SEBZE ve MEYVELER YEMELİ :

Diğer tedbir ve tavsiyelere gelince ; tatile gider gelirken trafik kazalarına karşı ihtiyatlı , dikkatli olmayı ; aşırı güneşte kalıp yanmamayı ; Temiz ve taze salata , meyve ve gıdalar yemeyi ; bayat et , süt ve nasıl yapıldığı bilinmeyen yemeklerden kaçınmayı , yemekleri az az yapıp , taze taze bitirmeyi , aşırı soğuk meşrubatlardan , dondurma ve buzdolabından çıkmış soğuk karpuz, kavun gibi meyvelerden , terli terli rüzgarda cereyanda durmaktan , kaçınmayı ; her görülen çeşmeden veya kaptan su içmemeyi , mikroplu olup olmadığını dikkatli araştırmayı , tehlike ihtimali varsa , kaynatılmış su , çay , ıhlamur , adaçayı vs. içmeyi ve Bulaşıcı hastalıklardan korunup sakınmayı da hatırlatalım.
Biraz bahçe olmalı ; bahçede biraz , domates , maydonoz yetiştirmeli insan... Tavuk olmalı...
Tavuk tabii yemle beslenmeli , yumurtasını yemeli... Mümkünse inek filan beslemeli veya keçi hangisi kolaysa -- sütünden istifade etmeli. Gerekli şeyler oraya ekilmeli.

TAZE TAZE SÜT SAĞIP İÇMEK İÇİN :

Biliyor musunuz , Hindistan başbakanı Gandinin bir keçisi varmış... Uçağına bile bindirir götürürmüş , her gittiği yere... Taze taze süt sağıp içmek için...
Orada evin içindeki saksılara bile müdahale edip , süs bitkisi yerine sebze filan ekin diyorlarmış.

Yani , meselâ saksıya maydanoz ekse insan , çarşıdan , pazardan maydanoz almaz .
Daimâ taze taze daima maydonoz , dere otu yetiştirir.

Domates olsa şurada , kırmızı kırmızı ; kopartırsınız , sofrada kullanırsınız.
Yani bu gibi şeylere dikkat etmeli.

NE GÜZEL EV İŞİ GIDA , YİYECEK ve İÇECEK MALZEMELERİMİZ VARDI ! :

Çocukluğumdan hatırladığım kadarıyla , köyümüzde ne kadar tatlı , güzel ve temiz hazırlanmış yiyecekler vardı ; ki onların dengini şimdinin modern şehirlerinde , bol çeşitli beynelmilel marketlerde bulmak asla mümkün değil .
Ne güzel ev işi gıda , yiyecek ve içecek malzemelerimiz vardı !
Tarhanalar , bulgurlar , erişteler , kuskuslar , şehriyeler , pestiller , kaklar , erik, üzüm , incir , dut , elma kuruları , sele zeytinleri , reçeller , şuruplar , somaklar , kekikler , naneler , kimyonlar , baharatlar , susamlar , çörek otları , meyve suyu tükenmezleri , koruk suları , yufkalar , tulum ve kavanoza tepme peynirler , turşular , süzme yoğurtlar... daha yüzlerce orijinal , bize mahsus , kalorili , vitaminli , şifalı çeşitler...
Ben şahsen Adananın kebaplarına , Antep’in tatlılarına , Malatya’nın kuru yemişlerine , Maraş’ın dondurmasına , Çanak kalemizin höşmelimine , Kayserinin pastırmasına , Edirne’nin beyaz peynirine... vs. eğer bilseler , tüm dünyanın hayran kalacağını düşünüyorum.

YOĞURDU KENDİN MAYALA :

Sütü al , yoğurdu kendin çal... Çünkü , Allah bilir o yoğurdu yapanlar nasıl yapıyorlar ! İçine kireç mi koyuyorlar , salyangoz mu koyuyorlar... Kendin göre göre yap !
Sütü al süt kurumundan , yoğurdu kendin mayala !

YOĞURDU BİZ TANITTIK :

Almanya’da uzun zaman yaşayan bir kardeşimiz bana :
" Almanlar lezzetli yeme – içmeyi , değişik yemek çeşitlerini bizden öğrendiler ; bizden önce çok zayıf ve fakir bir mutfakları vardı . ” dedi .
Batıya , çok değerli bir gıda olan yoğurdu biz tanıttık ; dönerimiz dünyanın dört bucağında Amerika’dan Avusturalya’ya kadar en gözde yemek türlerinden biri.

ZAFERAN :

Zaferan , biliyorsunuz , bu bir çeşit bitkidir.
Tatlının içine konur , hem böyle bir güzel koku verir , hem de sarı renk verir.
Safranbolu civarında filan çok yetişirmiş eskiden. Hatta Safranbolu Zaferanboli demek , zaferan şehri demek , yani bizim oralarda çıkarmış . Şimdi de o zerde dediğimiz yemeğe katıyorlar ya .
Hakikisi katılırsa zerdenin içine o katıldığı için zerde sarı renkli oluyor .
Zerde Farsça " zerd " kelimesinden geliyor , zerd sarı demek , zerde de sarı renkli tatlı demek oluyor .
İçine zaferan katıldığı için hem bir güzel nefis kokuya sahip oluyor , hem de açık sarı bir renk almış oluyor .

YAĞLARIN EN GÜZELİ ZEYTİN YAĞIDIR :

Yağların en güzeli zeytin yağıdır.
Zeytin yağının en güzeli de naturel olanıdır , tabii olanıdır.
Onu bulup , onu kullanmağa çalışın ! Öteki yağlara pek itibar etmeyin !

GELENEKSEL GIDALARIMIZ HAKKINDA ANSİKLOPEDİK ESERLER HAZIRLAMALIYIZ :

Geleneksel gıda maddesi , yemek ; mutfak , yiyecek , içecek ve kuru yemiş kültürümüz göğsümüzü kabartacak kadar güzel , zengin ve üstündür.
Biz bunları her yöreden toplayıp , tesbit etmeli ; büyük , ansiklopedik eserler halinde yayınlamalı , mümkünse günümüzde de kullanıp , yaşatmalıyız .

BESLENME ALIŞKANLIKLARI :
İkinci mühim husus , gıda , mükeyyefat ve beslenme alışkanlıkları...
Bir çok kimse , hangi gıdanın vücuda faydalı , hangilerinin zararlı olduğunu düşünmüyor veya bilmiyor ; keyif ve zevkine göre habire tıkınıyor ; sigara içiyor ; ciğerini , midesini , böbreğini , kalbini , damarlarını tehlikeye sokuyor ; zamanla sıhhatini kaybediyor , çeşitli hastalıklara tutuluyor .
Dengeli beslenmede , çeşitli gıdaları ustaca bir arada almak , kullanmak ; pişirirken gıdaların değerlerini kaybettirmemek ; aşırı şekerli , yağlı , tuzlu , unlu yemekler yememek ; meyve ve sebzeyi çok ve bol yemek ; vücudu çalıştırmak , hareket etmek ve alınan gıdaları böylece yakıp kullanmak ; aşırı kilo alma , yağlanma ve şişmanlamadan şiddetle kaçınmak ; uyku ve istirahatlere dikkat etmek... sıhhati korumak için o kadar önemli ki !
Ah ! kardeşlerimiz bunları bir bilseler ve titizlikle uygulasalar , ne iyi olacak !

PERHİZE RİAYET :

Sağlıklı yaşamak için en önemli noktalardan , korucuyu hekimlik için en başta gelen esaslardan biri de , yeterli , dengeli , fakat az yemek ve perhize riayet etmektir.
Abur cubur yemenin ve oburluğun çok büyük zararları kısa zamanla ortaya çıkıveriyor .
Hasta olduktan sonra tedavi çok zor ve pahalı , halbuki perhize dikkat etmek çok kolay ve ucuz !

DERVİŞLİĞİN BİR YÖNÜ :
Dervişliğin bir yönü de yeme - içme konusunda ortaya çıkıyor işte !
Her istediğini , keyfince yemeyecek ; bazı şeyleri aşırı severse bile sabredecek ; perhiz yapacak , iştihasını frenleyecek ; zaman zaman oruç tutacak ; tembel oturmayacak , İslâmî hizmetlere koşturacak , yorulacak , terleyecek ; boş , faydasız ve anlamsız spor hareketleri yerine , enerjisini işe yarar , faydalı faaliyetlere harcayacak , sevap kazanacak , ortaya eser koyacak , hayır dua alacak , ardında sadaka-i cariye bırakacak...

İÇKİ İÇİNCE İNSAN NE OLUR ?

İçki içince insan ne olur ?
Okullarda okutulan Kişi zamanla alkolik olur , mide parçalanır , kara ciğer siroza tutulur , akıl durur , dumura uğrar , sıhhat elden gider , nesil bozulur , doğan çocuklar sakat olur , cinayetler , trafik kazaları , aile faciaları , hastalıkların faturaları da devlet ve millete çıkarılır. İçen , dünyada da ahirette de zarar görür mahvolur , pişman , perişan olur .

GIDALARLA İLGİLİ SORULAR :

Soru : Katı yağlarda domuz yağı olduğu söyleniyor ; acaba hepsinde var mı ?
Hayır , hepsinde olduğunu söyleyemeyiz.
Ay çiçek yağını veya pamuk yağını hidrojenize ediyorlar , margarin oluyor.
Bazılarında domuz yağı da olabiliyor. Avrupa'da bunların formüllerini kâğıtlarına yazmak mecburiyeti var... " Hayvânî yağ vardır içinde..." dediler mi , domuz yağı oluyor.
" Hayvânî yağ yoktur , sadece nebâtî yağ vardır." Dedi mi , domuz yağı olmuyor .

Türkiye'de bunlar garantili değil... Ben bu bakımdan değil de , sıhhatiniz bakımından kat'iyyen kullanmamanızı tavsiye ederim.

Bunlar sıhhate zararlı ve insanın kanında kolesterolü arttırıp damar sertliği yapıyor diye bildiriyor doktorlar... Onun için , likid yağları , akıcı yağları kullanın !

Soru : Bazı kolalarda alkol olduğu söyleniyor ; doğru mu ?

Alkol olduğunu bilmiyorum. Yalnız bazı markalarda uyuşturucu ve alışkanlık yapıcı maddeler olduğu söyleniyor .

Sorunun tam cevabı olmaz da , bu konuda umûmî bir şey söylemek istiyorum kardeşlerime...
Bakkaldan gidip iki tane limon alın , bir tencere limonata olur. Şu kadarcık bir şey alıyorsunuz , dünyanın parasını veriyorsunuz. Yazık , günah...

Limonları alın , şişeye sıkın ; şekerle iyice karıştırın ! Ondan sonra gittiğiniz yerde , plastik bir bardağın içine biraz su koyup , ondan karıştırıp içtiniz mi , otuz kişiye yetecek limonata olur. Biz hacca giderken filân böyle yapıyoruz , bozulmuyor da...

Bunun dut şurubu böyle oluyor , vişne şurubu böyle oluyor. Tabii olarak sıkıyorsunuz , hiç kaynatma filân yok... Kevgirden geçiriyorsunuz. Üstüne boca ediyorsunuz toz şekeri...
Böyle kıvamlı koyu bir şey oluyor. Koy şişeye... Gittiğin yerde , bardağın dibine bir parmak dök ondan... Üstüne su koy , içine bir buz at... Kaç kişi istifade ediyor .

Benim şu anda midemde gastrit var , on iki parmak bağırsağında ülser var... Bizim gibi insanların stresli hayatından , telâşımızın çokluğundan oluyormuş. Hacca filân gittiğimiz zaman , oradaki kolalı içecekleri içince hasta oluyorum. İçindeki malzemeler zararlı malzemeler oluyor , asidi fazla geliyor.
Veyahut içinde bir başka boya malzemesi oluyor , kanserojen bir şey olabiliyor .

SORU : Tavuklar kesileceği zaman , beş voltluk cereyan verilmiş suya daldırılarak uyuşturuluyor.

Bu şekilde kesilen tavukları yemekte bir sakınca var mı ?

Uyuşturulan hayvanın kesilmesinde sakınca yoktur. Hayvan ölmüşse , o zaman murdar olur. Ölmeden kesildiği zaman , bir mahzur olmaz ! Uyuşur, bayılır... Canlı ise , kalbi tık tık atıyorsa , kestiğin zaman kanı çıkıyorsa ; bir şey değil , yenilir .

SORU : " Çay dervişin mazotudur. " sözü doğru mu ?

İlk defa duyuyorum böyle bir sözü...

Enteresan bir benzetme... Mazot değildir , enerji vermiyor ; sadece birazcık insanın içini ısıtıyor.
Meselâ pekmez içse , " Pekmez dervişin mazotudur." Dese , doğrudur.

Hakîkaten kamyonu itecek hale gelir insan , pekmez içtiği zaman... Güçlenir , kuvvetlenir.
Ama , çay da öyle büyük bir kalori vs. yok... İçine konulan şeker kadar biraz kalorisi var , biraz da sıcaklığı kadar bir şeyi var... Daha ziyade içi ısıtmak için içiliyor.
Münebbih madde , uyarıcı madde tein var içinde...
O madde sinirleri uyarıyor ; uykusu gelmişse , uykusunu kaçırıyor insanın...

YAHUDİLER KURUYOR :

Dünyanın her yerinde uçaklarda yahudi yemeği vardır.
" Ben yahudiyim , yahudi yemeği istiyorum ! " deyince , hahamın kestiği etten yapılmış yemek gelir ona...

Ama , dünyanın her yerinde Müslüman vardır. " Ben Müslümanın etini istiyorum, bana Müslüman yemeği getirin ! " diye diretmiyorlar.

Domuzu yiyorlar. Veyahut adam , " Bu et domuz eti değildir." diyor.
Olsun , isterse domuz eti olmasın. Ama , kafası kesilmemişse hayvanın , yine murdardır.
O da haramdır. Sen kafasına indiriyorsun bir tokmağı ; hayvanı murdar ediyorsun.
Ondan sonra , " Tamam bu sığır etidir." diyorsun.

Sığır etidir ama murdar... Koyunun bile boynuna ip dolansa , boğulsa , eti yenmez !
Kesilecek , kanı çıkacak...

Şimdi yirminci yüz yılda yeni yeni anlaşılmış , kan çıkmadığı zaman , damarlarda kaldığı zaman , orda mikroplanıyormuş ve et bozuluyormuş.

Haa , uyandınız maşaallah bin dört yüz yıl sonra ! İslâm bunu bin dört yüz yıl önceden , kan akacak diye söylemiş. Eti yenilecekse kesilecek , kanı şorlatılacak , akıtılacak ve işte et o zaman dayanacak.
Kafasına bir tokmak vuruyorlar, bir elektrik şoku... Hayvan küt bayılıyor, ondan sonra murdar oluyor.

Bu müsseseleri kuramamışız. Neden ?

Müslümanlar gevşek olduğundan , dikkatsiz olduğundan...

SEN MÜESSESENİ KURMAĞA ÇALIŞSAN NE OLUR ?

-- E canım , ne olur yerse ?

-- Elinin körü olur. Sen müesseseni kurmağa çalışsan ne olur ?

Sen müesseseni kurma , kendi inancına uygun olan şeyi kurma ; ondan sonra , " Acaba çişli şeyi yesek olur mu , içsek olur mu ? " bilmem ne... E adam içmemeğe çalış , temizini bulmağa çalış ! Ne diye murdarı ille yiyeceğim diye haramı ille içeceğim diye çalışıyorsun ?
Post Reply

Return to “Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Rh.A”